Alemlerin Rabbi olan yüce Allah'a sonsuz hamdu senalar, O'nun kutlu nebisine verdiği nimetler ve faziletler adedince salat-u selam olsun.

Bazen ders kitaplarında görürüz bunu arkadaşlarınız arasında tartışınız. Tartışmayı fikir alış-verişi diye anlarsak pek sorun yok. Ancak iki tarafın kendi düşüncelerini birbirlerine kabul ettirme olarak anlarsak büyük sıkıntı vardır.

Ders kitabında böyle zora başvurucu ifade kastedilmez. Değerlendiriniz, kendi düşüncelerinizi ifade ediniz kabilinden bir bölüm olarak anlarız.

Bu tür ifadeler kişisel gelişimle literatüre girdi galiba. Hayatta başarınızı arttırmak, insanları ikna etmek, özgüveninizi, saygınlığınızı karşı tarafa kabul ettirmeniz için şöyle cevap verin, tartışmada galibiyetinizin kaçınılmaz olmasını istiyorsanız şöyle şöyle konuşun... vs.

Tartışma bir eğitim yöntemi olarak kullanılabilir mi?

Hangi ilim olursa olsun insanın nefsini, ruhunu hesap etmeden kural-kanun koyarsa o ilim nakıstır. Zira Cenabı Hakk her şeyi zahiri ve batınıyla, evveli ve ahiriyle yaratmıştır. İşin sadece görünen (zahir) kısmıyla ilgilenirseniz materyalist kafayla çözümleme yaparsınız.

Sadece maddi bakış açısı sizi iş hayatınızda belli bir yere getirir ama ruhunuzu doyuracak lezzetleri tattırmaz.

Tartışmadan maksat hakikati öğrenme olursa fayda görülebilir. Hakikati arayan talebeyse öğretmenine tabi olmalıdır. Ben daha iyisini biliyorum bakışı, kibir kapısının anahtarıdır. O kişiyi hezeyana sürükler. Çırak ustasına tabi olmadıkça ustadan istifade edemez. İlim yolcusu hocasına tabi olarak kendini geliştirir.

Tartışmayı yürüten taraflar birbirlerine denk makamlarda olmalı. Talebe hocasıyla tartışmaya girmemeli. Yukarıda geçtiği üzere "çırak ustalığa geçinceye kadar ustaya biat etmeli, bağlanmalıdır."(Dil Risalesi, M. Ruhi)

Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarabiliyor yani düşmanın bile tatlı sözden etkileniyor. O halde tartışma yerine tatlı, gönül alıcı sözler muhatabımızı kazanmaya çalışsak daha iyi olur.

Tartışmayı bir kültür olarak tanımlamak doğru değildir.

Kalp kırma muhakkak surette gerçekleşecek ve bu kültürel bir unsur olacak(!)

Bir gün Hz. Ebubekir'in karşısına bir adam gelir ve ona sataşır. Efendimiz (sav) de bu olaya şahit olur. Hz. Ebubekir muhatabına başlangıçta hiç cevap vermez. Efendimiz (sav) de hafif bir tebessümle olayı izlemektedir.

Adam konuşmasını bitirince bu sefer Hz. Ebubekir başlar sesini yükselterek karşılık vermeye. Peygamberimiz (sav) oradan uzaklaşır. Bunu gören Hz. Ebubekir, tartışmayı bırakır ve Efendimizin yanına gelir. Neden gittiğini sorar.

Efendimiz de şöyle buyurur:

"Ebubekir! Adam sana hakaret edip sataşmaya başladığında sen sustun. O esnada Yüce Allah'ın görevlendirdiği bir melek senin adına o adama cevap veriyor, sana da dua ediyordu. Sen sustukça melek seni savunuyor adama karşılık veriyordu. Ne zaman ki, sen de cevap vermeye başladın işte o anda o melek orayı terk etti ve şeytan oraya girdi. Ben şeytanın bulunduğu ortamda durmam. Benim orayı terk etmemin sebebi budur işte."

Nefsimizin şeytanın hoşuna gidecek tartışma bir kültür olamaz.

Muhabbetle kalın..