BAŞÖRTÜSÜ VE ÖRTÜNÜN EMRİ ALLAH YASASIDIR (1)

Allah kadını en özel kılmıştır. Allah kadını en güzel yaratmıştır. Allah, kadını masum ve saf, Değerli ve kıymetli, Naif ve kırılgan, En hassas kadife ve gül bahçesinde Gonca, Kar tanesi beyazlığında, Yağmur damlası duruluğunda, Nehirler coşkunluğunda, Topraklar doğurganlığında ve bereketinde, Prensesler gibi pamuklarla, ipeklerle bezeli örtüler içinde korunmuş Meryem, başörtüsü başında mağrur ve vakarlı Elif yaratmıştır.

Başörtüsü Nisa'ların Allah'la olan bağlılıklarının sembolüdür. Tesettüre giren her kadın aslında Allah'a "Rabbim ben kafamın estiğine, nefsimin istediğine, batılı taklide göre değil senin Azhab ve Nur surelerinde, ayetinde yazan örtünme emrine göre giyiniyorum, çünkü özgürlüğümün sınırlarını ben belirleyemem, benim özgürlüğümün sınırını çizen, kıyafetimin ölçüsünü belirleyen sensin." demektedir

Müslüman bir kadın dini sınırlar içinde yaşar. Namahremi bellidir, mahremi bellidir. Sınırları ve çizgileri vardır, kafasının estiğine göre herkesle konuşamaz. Örtüsünün, tesettürünün yani cilbabının nasıl olacağının hükmü bellidir.
Müslüman bir kadın kıyafet seçerken ve giyerken, modayı değil Rabbinin giymesini buyurduğunu takip eder. Ve tesettürü inancının gereği olarak tercih eden bir bayana kıyafet tercihinden, örtüsünden dolayı hiç kimse müdahale etmeye, karışmaya, dışlamaya, horlamaya, yok saymaya, alaya almaya, üstten üstten bakıp cahil ve yobaz, gerici ve çağdışı görmeye kalkışamaz.

Velev ki bu kişi eşi olsun. Ya da annesi babası, Ya da devletinden birileri olsun, ya da milletinden ve toplumundan birileri olsun, örtülü bir hanıma saygı ve hürmet. beslemesi dinin gereğidir. Kadının taşıdığı örtüsünden dolayı kutsiyeti vardır. Ve dini bir tercih olan tesettür çağdışılık değil bilakis çağlar ötesinden gelen ilahi bir emrin zamanları aşan, zamanlara sığmayan, ömrü öncesizlik ve sonrasızlık, sınırları sonsuzluk ve ebedilik olan bir emrin adıdır.

Çağdaşlık dedikleri arşın en yücesinde yücelen bir dağ olan İslam Dini karşısında bir tepe dahi, tepe değil zerre adetindeki bir çakıl tanesi dahi olamaz. Kadın başörtüsü ve tesettürüyle özgür ve bağımsızdır. Çünkü kadının özgürlüğünün sınırlarını çizen sonsuzluğun sahibi Allah'tır. Dünya insanları "Biz özgürüz ve dilediğimizi giyme hakkına sahibiz" diye yaygaralar koparadursun; Özgürlük hakkını onlara verenin ve ilahi emire tabii tutanın Allah olduğunu unutanlardan,
Kafasına ve keyfinin estiğine göre giyinenlerden, inanca saygı ve hoşgörü beslemezlerden bir güruhun başörtülü olan bayanlara baskı ve tahakküm uygulamaya kalkışması gafilliktir.

Bu güruh müslüman kadının başörtüsünden dolayı rahatsızlık duymakta ve kadınların inanç hakkına müdahalede bulunmaya cüret etmektedir. Cumhuriyet döneminde başörtüsü yasağı olduğu yıllarda uzun süre baskılar ve zulümler altında inleyen, örtünme haklarını zor güç elde eden başörtülü kadın bugün bu haklarını Allah'a şükürler olsun ki özgürce kullanabilmekte ve inandıkları gibi Allah'ın emrine uygun giyinebilmektedir.

Kıyafetini dilediği gibi seçmek ve içinden geldiği gibi giyinmek bir haksa bu hakka en layık olması beklenen ve bu konuda hesap vermesi en kolay olan insan tesettürlü kadındır. Çünkü biri "Neden böyle giyiniyorsun hesap ver" diye sorgu ve suale kalkışacak olsa kul "Allah emretti" dediğinde akan sular durduğundan, Yanıtı karşısında söyleyecek söz bulamayacağımız tek varlık Allah olduğundan, Allah söz deyince akan sulan durur. Allah deyince ya hayr konuşulur ya da susulur.

Sokağa çıkılsa ve rastgele kadınlar çevrilip "Neden bu kıyafeti giyiyorsun?" diye sorulsa, tesettürlü her bayanın vereceği yanıt aynıdır: "Rabbim Kur'an'ında Azhab ve Nur surelerinde böyle buyurduğu için, Allah emrettiği için bu kıyafeti giyiyorum. İnancımın gereği bunu emrettiği için, örtünün içinde korunur ve sakınır kaldığım için" yanıtı alınır. (DEVAM EDECEK)