Bir hükümdar askerleriyle gezintiye çıkar. Çok yaşlı bir adamın tarlasına fidan dikmekle meşgul olduğunu görür. İhtiyara seslenir:

-Baba, sen ne diye fidan dikmeye uğraşıyorsun? Diktiğin fidanların meyvesinden yiyemeyebilirsin.

İhtiyar:

-Evlat! Bu diktiğim fidanların meyvesini bizim yememiz şart değil. Biz nasıl bizden öncekilerin diktiği fidanların meyvesinden yediysek, bizim diktiğimiz fidanların meyvesini de bizden sonrakiler yiyebilir.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin 3 milyar 345 milyon TL borcu olduğu açıklandı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin 3 milyar 345 milyon TL borcu olduğu açıklandı

Aldığı cevaptan hoşnut olan hükümdar, ihtiyara bir kese altın verilmesini emreder. İhtiyar bu ihsanı karşılıksız bırakmaz ve şöyle der:

-Gördün mü evlat, bizim diktiğimiz fidanlar şimdiden meyve verdi.

Bu cevap da hükümdarın hoşuna gider, bir kese daha altın verilmesini emreder. Yaşlı köylü sıradan biri değil, çarıklı erkânı harp diye nitelenen kişilerden biridir.

-Evlat, herkesin diktiği fidan yılda bir defa meyve verir; bizim diktiğimiz fidan yılda iki defa meyve verdi.

Bu cevap karşısında hükümdar bir kese daha altın verilmesini söyler. Bu defa vezir araya girer ve hükümdarı uyarır:

-Aman hükümdarım! Bir an önce buradan gidelim. İhtiyar bu gidişle tarlasına fidan dikmek yerine, devletin hazinesine darı ekecek.

Editör: Ramazan Yavuz