B) MÜSTE'MEN (PASAPORTLU YABANCI)

Bir ülkeye belli bir süre giriş için yetkililerce kendisine izin verilen kimseye müste'men denir. Günümüzde pasaportlara vurulan vize, bir çeşit vize alınan ülkenin bu kimseye verdiği "eman-güvence" niteliğindedir. Bu yüzden müste'meni "vizesi yapılmış pasaport sahibi yabancı" diye tarif edebiliriz. Günümüzde bir ülkedeki bütün elçilik personeli, geçici pasaportla gelen tüm turistler, ziyaretçiler, ticaret amacıyla gelen iş adamları bu niteliktedir.

Müste'men'le ilgili düzenleme şu ayete dayanır: "Ey Muhammed!. Müşriklerden birisi sana sığınırsa onu güvene al, ta ki Allah'ın sözünü dinleme fırsatı, bulsun, sonra onu güven içinde olacağı yere ulaştır. Çünkü onlar bilgisiz bir topluluktur''(14) Nitekim Hudeybiye anlaşmasından sonra Medine'ye gelen Ebü Süfyan'a eman verilmiş ve ona dokunulmamıştır.

Bir İslam ülkesinden, izinli olarak gayri müslim ülkeye giden müslümanlar da orada müste'men hükmündedir. Bunların elçilik mensubu, işçi, memur, tüccar, turist vb olması sonucu değiştirmez. Bunlar, gittiği gayrimüslim ülke halkının malına, canına veya ırzına karşı saldırıda bulunamaz. Ancak Ebü Hanife ve İmam Muhammed'e göre Müslüman daru'1-harp sayılan bu ülkede onların malını faiz veya İslam'a göre fasit sayılan alış-veriş yoluyla alabilir. Çoğunluk müctehitlere göre ise müslüman, daru'l-harp'te de belirtilen konularda İslam'ın ilkeleri dışına çıkamaz.

Bir İslam ülkesinde vizeli pasaportla bulunan gayrimüslimler de mal, can, ırz koruması yanında dini inanç ve ibadet hürriyetine sahip olurlar. Bunlar bir yıldan fazla ikamet ettikleri takdirde zimmet ehli olmayı kabul etmiş olurlar ve kendilerinden cizye vergisi alınmaya başlanır. Diğer yandan müste'men, İslam ülkesinden bir miktar öşür veya haraç arazisi satın alırsa, zimmi statüsünde kabul edilir ve buna göre vergi yükümlüsü olur.

Ehli kitaptan vizeli pasaportlu bir kadın, İslam ülkesinde müslüman veya zimmi bir erkekle evlense, kendisi de kocasına tabi olarak zimmet ehli olur. Ancak vizeli pasaportlu bir erkek İslam ülkesinde zimmi bir kadınla evlense kendisi zimmet ehli statüsünü kazanamaz"(15).

C) HARBÎ VE DARU'1-HARP SAYILAN ÜLKELERLE İLİŞKİLER

Bir İslam ülkesine göre zimmi, anlaşmalı müste'men statüsü dışında kalan gayri müslimelere "harbi", bunların ülkesine de daru'1-harp denilmiştir. Bir İslam ülkesinin darul harp sayılan gayrı müslim ülkelerle askeri, mali kültürel vb çeşitli alanlarda anlaşmalar yapması mümkündür. Karşı taraf anlaşma hükümlerine uyduğu sürece İslam ülkesinin de uyması gerekir.

Allahu Teala şöyle buyurur: "Andlaşma yaptığınız zaman Allah'ın ahdini tam olarak yerine getirin. Pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın. Çünkü Allah'ı üzerinize kefil (şahid) yaptınız Allah yaptıklarınızı bilir. Bir topluluk, diğer bir topluluktan (sayı ve malca) daha çok olduğu için, yeminlerinizi aranızda bozucu bir araç yaparak, ipliğini kuvvetli büktükten sonra çözen kadın gibi olmayın. Çünkü Allah sizi bununla dener. Hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri kıyamet günü size açıklayacaktır"(16).

Diğer yandan gayrimüslim ülkenin andlaşmayı bozma emare ve işaretleri olursa, müslümanların da bozma hakları doğar. Ayette şöyle buyurulur: "Eğer bir kavmin andlaşmaya hıyanet etmesinden korkarsan, sen de onlara karşı ahdini boz, Çünkü Allah hıyanet edenleri sevmez"(17).

Müslüman ülke ile gayri müslim ülke arasında ticaret alanında çeşitli andlaşmaların yapılması da mümkündür Bunların başında gümrük andlaşmaları gelir. (DEVAM EDECEK) DİPNOT: 14. et-Tevbe, 9/6 15. Bilmen, a.g.e, III, 432 vd. 16. en-Nahl, 16/91,92, bk. 93-95., 17. el-Enfal, 8/58. 18. Ebu Ubeyd, el-Emval, No: 16