9) İktisadi kuruluşlarda yapı değişikliğinin izlenmesi: Günümüzde başlangıçta çalışmasına meşru gibi başlayan çeşitli şirket, finans sektörü veya iktisadi kuruluş, kısa sure içinde faizli muamelelerin içine çekilmektedir. Temelde meşru üretim ve ticaret yapan bir şirketin hisse senedini alıp-satmak caizdir. İMKB da bu senetlerin pazarlandığı bir yerdir. Ancak burada hisse senedi fiyatlarının oluşmasındaki hileler bir yana, aracı kuruluşların banka kredileri kullanarak büyük ölçüde "kredili hisse senedi satışı" yoluna gitmeleri, bu borsayı bankaların ve sigorta şirketlerinin faizli finansman kullandırma alanı haline getirmiştir.Altın borsası da faaliyete geçmeden faizli muameleye elverişli hale getirilmiştir. "Veresiye" veya "kiralık altın" işlemi hem nesie, hem de fazlalık ribasını bünyesinde taşır.

10) İslam'ın bazı finans kaynaklarının kullanımı: İslam'ın "emek-sermaye (mudarebe)", "kar-zarar (muşarake)" ve "kredi (vücuh)" ortaklığı modelleri yasal uyuşma noktaları da belirlenerek uygulanabilir. (4). Özellikle Mudarabenin daha önceki yüzyıllarda önce Avrupa'ya oradan da ABD, Kanada ve Japonya gibi ülkelere geçtiği ve "Risk Sermayesi (Venture Capital)" adı ile uygulandığı bilinmektedir. Bu uygulama sonucunda ABD'de faizli kredi kullanımının % 10'lara kadar düştüğü görülmektedir. (5).Ülkemizde ise ABD'nin aksine yatırımlarda kullanılan faizli kredi hacmi % 90 dolaylarındadır.

11) Emanetin gözetilmesi: Bütün devlet emlaki, özel idare ve belediyelere ait mallar, vakıf ve yetim malı niteliğindedir. Bu mülkleri idare edenler "emanete hıyanet" etmemelidir. Bunların usulüne göre satışı veya kiraya verilmesi rayiç bedelle olabilir. Bu konuda fahiş gabin (%20'den ucuza verme) ölçüsündeki fark akdi fasit kılar. (6).

12) Gerektiğinde piyasaya müdahale edilmesi: İslam da Devletin piyasaya müdahale etmemesi asıldır. Ancak bu durum karaborsacılık, faiz, hile ve aldatma bulunmayan, İslami ahlak ve faziletin hakim olduğu piyasalar içindir. Eğer ekonomik dengeler bozulur, karaborsacılık, faiz ve hile yayılır, toplum bundan zarar görürse Devlet piyasaya müdahale edebilir. Nitekim Hz. Peygamber ve dört halife döneminde piyasa fiyatlarına müdahale edilmemişken tabiiler devrinde Said b. el-Müseyyeb, Rabia b. Abdirrahman ve Yahya b. Said el-Ensanri ticaret ahlakının bozulması üzerine piyasa fiyatlarına müdahale edilebileceğine fetva vermişlerdir. (7).

13) İnsan unsurunun iman, ilim ve amelle teçhiz edilmesi:Bütün iktisadi tedbirleri uygulayacak olan insan unsurudur. Bu yüzden herşeyden önce yüce Allah'tan korkan ve birgün herşeyin uhrevi hesabını vereceğine inanan mü'minlerin önemli hizmetlerde sorumluluk üstlenmesi gerekir. Osmanlı imparatorluğu döneminde belediye başkanlarına "Şehir Emini (Şehremini)" adı verilmiştir. Yani şehrin en güvenilen, kendisine beldenin her çeşit mal, mülk, eşya ve paralarının emanet edilebileceği kimse anlamında bu ad verilmiştir.

Sonuç olarak bereketli kazancın haram ve şüphelerden arınmış olan kazanç olduğunda şüphe yoktur.

Dipnotlar: 1) Hakyol ve Türk Dünyası'nda Demokrasiyi Geliştirme Vakıflarınca düzenlenen, "İslam Ekonomisi, Finans Kurumları ve Muhtemel Gelişmeler" konulu sempozyum, 15-16 Ocak 1994 Ankara. 2) Fatih'in "Tababetle ilgili vasiyetnamesi" 3) en-Nisa, 4/58 4) bk. Hamdi Döndüren, Ticaret ve İktisat İlmihali, İstanbul 1993, s. 414-436 5) bk. Tansu Çiller-Murat Çizakça, Türk Finans Kesiminde Sorunlar ve Reform Önerileri, Nşr. İSO, İst. 1989, s. 152 vd. , Döndüren, a.g.e, s. 436 vd. 6) Döndüren, a g e, s 276-279 7) el-Baci, el-münteka, Mısır 1331, V, 18.

Prof. Dr. Hamdi Döndüren-1994 - Mayis, Sayı: 099, Sayfa: 040