Bu yazımızda; kalp, niyet, kader, evren ve çekim yasası gibi hem İslamî hem de kişisel gelişim ve felsefi alanlarda sıkça tartışılan konuları paylaşacağız.
Kalbimizden geçen niyetlerin, kader ve evrenle bağlantısı hakkında merak edilenleri, İslamî görüşler, diğer dinlerin bakışı, kişisel gelişim öğretileri ve felsefi yaklaşımlar çerçevesinde detaylandırarak cevaplıyoruz.
İnsan Kalbinden Geçeni Hisseder mi?
İslam'a Göre Kalbimiz
İslam'a göre, insan kalbinden geçenleri hisseder. Kalp, sadece bir organ olmanın ötesinde, duyguların, niyetlerin ve düşüncelerin merkezidir.
Kalp, sadece kan pompalayan bir organ değil, aynı zamanda duyguların ve niyetlerin merkezidir. Kur'an’da:
“Onların kalpleri vardır, onunla anlamazlar.” (Araf 179)
Kalpten geçen şeyleri hissetmek mümkündür; ancak bu bilgi kesinlik değil, sezgi düzeyindedir.
Peygamber Efendimiz (sav) "Kalpler ancak Allah'ın zikriyle huzur bulur" buyurmuştur. Bu, kalbin hem manevi hem de duygusal olarak duyarlı olduğunu gösterir.
İç sesimiz, vicdanımız ve hislerimiz aracılığıyla kalbimizden geçenleri fark ederiz.
Diğer dinlere göre Kalbimiz
Birçok dinde kalp, manevi ve duygusal yaşamın merkezi olarak kabul edilir.
Hristiyanlıkta kalp, Tanrı ile ilişkinin kurulduğu yer olarak görülür ve kişinin içsel durumunu yansıtır. Kalp, Tanrı’nın insanla iletişim kurduğu yerdir (Matta 5:8)
Hristiyanlıkta da kalp, Tanrı’yla iletişim noktasıdır. “Tanrı kalbinizi bilir” (Luka 16:15).
Budizm'de kalp, şefkat ve bilgeliğin kaynağıdır. Hinduizm'de ise kalp, ruhun (Atman) oturduğu yerdir ve kişinin içsel gerçekliğini temsil eder.
Kişisel gelişim ve felsefeye göre Kalbimiz
Kişisel gelişim alanında, insanın kalbinden geçenleri "içgüdü," “Altıncı his” "sezgi" veya "içsel rehberlik" olarak adlandırırız.
Felsefi olarak ise bu, kişinin kendi bilincine ve öznel deneyimlerine dikkat etmesiyle ilgilidir. Stoacılar kalbin değil aklın önceliğini savunur. Ancak bazı mistik filozoflar (örneğin Plotinus) kalbi ruhsal sezginin kaynağı olarak görür.
Psikolojide, duyguların ve düşüncelerin kişinin algılarını ve davranışlarını nasıl etkilediği incelenir.
Kalpten Geçen Niyetin Evrene Etkisi Var mı?
İslam'a Göre Niyet
İslam'da niyetin gücü çok önemlidir. Peygamber Efendimiz (sav) "Ameller niyetlere göredir" buyurmuştur. Bu, yaptığımız işlerin değerinin ve sonucunun niyetimize bağlı olduğunu gösterir.
Kalpten geçen iyi niyetlerin bereketi getirdiğine, kötü niyetlerin ise olumsuz sonuçlar doğurabileceğine inanılır.
Ancak bu, evrene doğrudan bir enerji gönderme şeklinde değil, kişinin kendi eylemleri ve Allah'ın takdiriyle gerçekleşen bir etkileşim olarak algılanır.
Niyetin evrene değil, Allah’ın takdirine etkisi olur. Evren üzerinde bir “enerji yayma” değil, Allah’a yöneliş ve dua etkisi kabul edilir.
Evrenin kendisi, Allah'ın yarattığı bir sistemdir ve her şey Allah'ın iradesiyle işler. Evren de Allah'ın bir kuludur. Niyet ve amellerimizle çevremizi etkilediğimiz gibi evrenin de bundan etkilenmesi mümkündür.
Diğer dinlere Göre Niyet
Birçok dinde niyetin ve düşüncenin dış dünyaya etkisi olduğuna inanılır.
Hristiyanlık’ta niyet samimi olduğunda dua daha güçlü kabul edilir.
Budizm'de karma felsefesi, kişinin düşüncelerinin, sözlerinin ve eylemlerinin gelecekteki yaşamını etkilediğini vurgular. Hinduizm'de de benzer şekilde karma inancı mevcuttur.
Kişisel gelişim ve felsefeye Göre Niyet
Özellikle Çekim Yasası gibi kişisel gelişim teorileri, niyetin evrene bir tür enerji yaydığını ve benzer enerjileri çektiğini öne sürer.
Bu teorilere göre:Niyetin titreşim yaydığı, pozitif düşüncenin pozitif sonuçlar getirdiği savunulur. Bu yaklaşıma göre, olumlu düşünceler ve niyetler olumlu olayları, olumsuz düşünceler ise olumsuz olayları çeker.
Felsefi olarak, bu konu genellikle zihin-beden problemi ve bilincin gerçeklik üzerindeki potansiyel etkisi bağlamında tartışılır. Spinoza’ya göre her şey Tanrı’nın doğası gereği olur, niyetler belirleyici değildir. Fakat Kant, niyeti ahlaki eylemin temeli sayar.
Kalpten Geçen Niyetin Kadere Etkisi Var mı?
İslam'a Göre Niyet ve Kader
İslam’a göre: Kader, Allah’ın ezelî ilmiyle belirlediği sistemdir. İslam'da Kader, Allah'ın her şeyi önceden bilmesi ve takdir etmesi; kaza ise bu takdirin gerçekleşmesidir. Ancak kaderi dua ve sadaka değiştirilebilir:
“Dua, kaderi değiştirir.” (Tirmizi, Kader 6)
Niyetin kadere etkisi konusunda farklı görüşler vardır. Bazı alimler, niyetin kişinin seçimlerini ve çabasını etkilediğini, bu seçimlerin de kaderin bir parçası olduğunu belirtir.
Yani, Allah kişinin niyetine göre bir takım olayları kolaylaştırır veya zorlaştırır. Ancak her şey nihayetinde Allah'ın takdirindedir.
Kötü niyetler, kişinin kötü bir sonuca ulaşmasına katkıda bulunabilirken, iyi niyetler ve çabalar hayırlı sonuçlar doğurabilir. Özetle, niyetler kaderi değiştirmez, ancak kaderin nasıl tecelli edeceğinde önemli bir rol oynar.
Diğer dinlere Göre Niyet ve Kader
Birçok dinde kader veya alınyazısı kavramları mevcuttur ve niyetin bu kader üzerindeki rolü tartışılır.
Budizm'deki karma, kişinin mevcut niyet ve eylemlerinin gelecekteki kaderini şekillendirdiğini söyler.
Hinduizm'de de karma, kişinin yeniden doğuşlarını ve kaderini etkileyen bir faktördür.
Kişisel gelişim ve felsefeye Göre Niyet
Çekim Yasası gibi teorilerde, kişi niyetleriyle kaderini kendi elleriyle yarattığı fikri güçlüdür. Felsefi olarak, bu konu özgür irade ve determinizm tartışmalarıyla iç içedir.
Kişisel gelişimde, Niyetin evrenin enerjisini şekillendirdiği ve kişinin geleceğini etkilediği savunulur.
Niyetin kader üzerindeki etkisi, kişinin kendi yaşamının sorumluluğunu ne kadar üstlenebileceği sorusunu gündeme getirir.
Felsefi yaklaşımlar: Determinizme göre kader değişmez. Egzistansiyalistler (Sartre) ise kişinin kendi kaderini yaratabileceğini savunur.
Kalbimizden Geçen Kötü Niyet ve Düşüncelerin Günahı Var mı?
İslam'a Göre Kötü Niyet ve Düşünceler
İslam’a göre: Kalpten geçen kötü düşünceler ısrar edilmez ve eyleme dökülmezse günah yazılmaz:
Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimden, içlerinden geçen kötü şeyler bağışlandı.” (Buhari, Müslim)
İslam'da, fiiliyata dönüşmedikçe kalpten geçen kötü niyet ve düşüncelerin günah olmadığına dair genel bir kabul vardır.
Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin kalplerinden geçen kötü düşünceler, bunları fiile dökmedikçe veya konuşmadıkça günah sayılmaz."
Ancak, bu kötü düşüncelerde ısrar etmek, onları beslemek ve fiiliyata geçirme eğilimi göstermek kalbi karartabilir ve kişinin manevi durumunu olumsuz etkileyebilir.
Özellikle bir başkasına zarar verme niyeti, fiile dökülmese bile kul hakkı kapsamında değerlendirilebilir.
Diğer dinlere Göre Kötü Niyet ve Düşünceler
Hristiyanlıkta İsa, "kim bir kadına şehvetle bakarsa kalbinde zaten zina etmiştir" diyerek düşüncenin önemine vurgu yapmıştır.
Budizm'de de kötü düşünceler, karmanın olumsuz etkilerine yol açabilir, çünkü bunlar kişinin zihnini kirletir.
Kişisel gelişim ve felsefeye Göre Kötü Niyet ve Düşünceler
Kişisel gelişimde, kötü düşüncelerin kişinin kendi içsel durumunu ve dışarıya yansıttığı enerjiyi olumsuz etkilediği vurgulanır.
Felsefi olarak, bu konu ahlak felsefesi ve niyetin ahlaki değeri çerçevesinde tartışılır. Epiktetos gibi Stoacılar, düşüncenin yönetilebilir olduğunu savunur. Düşünceyi değil, eylemi ölçü alırlar.
Evrene Mesaj Göndermek Mümkün mü, Bunu Yapmak Günah mı?
İslam'a Göre Evrene Mesaj Göndermek
İslam’a göre: Müslüman Allah’a yönelir, evrene değil. Evrene "mesaj" göndermek niyetiyle dua etmek tevhid inancıyla bağdaşmaz ve şirk tehlikesi taşır.
İslam'da "evrene mesaj göndermek" veya "evrenle konuşmak" gibi kavramlar, Kur'an ve Sünnette yer almaz. Evren de bizim gibi bir mahluktur. İnanan kişi evrenin sahibi olan Allah'a mesaj gönderir. Bu da dua ve iyi ibadetlerle olur.
İslam inancına göre, dualar ve yakarışlar doğrudan Allah'a yöneliktir. Allah'tan başkasına dua edip yardım dileğinde bulunmak şirk kabul edilir. Bu da en büyük günahlardandır.
Evren, Allah'ın yarattığı ve O'nun iradesine tabi olan bir varlıktır. Bu nedenle, bir şey dileyeceksek veya bir beklentimiz varsa, bunu Allah'tan istemeliyiz.
Evrene mesaj gönderme eylemi, eğer Allah'tan bağımsız bir güce inanma veya şirke (Allah'a ortak koşma) yol açarsa günah olabilir. Ancak bu, kişinin niyetiyle ilgilidir.
Eğer kişi bunu bir tür meditasyon veya pozitif düşünce pratiği olarak görüyor ve nihai gücün Allah olduğunu biliyorsa, bu durum farklı değerlendirilebilir.
Diğer Dinlere Göre Evrene Mesaj Göndermek:
Bazı Pagan inançlarında veya New Age hareketlerinde evrenle iletişim kurma veya ona enerji gönderme gibi pratikler yaygındır.
Budizm'de "metta" (sevgi dolu iyilik) meditasyonu ile tüm canlılara iyi dilekler gönderilir, bu bir tür evrene pozitif enerji yayma olarak görülebilir.
Kişisel gelişim ve felsefeye Göre Evrene Mesaj Göndermek:
Kişisel gelişimde: “Evrene mesaj göndermek” sık kullanılan bir metafordur; isteklerin düşünce yoluyla maddeleşeceği savunulur.
Çekim Yasası ve benzeri teoriler, evrene pozitif veya negatif mesajlar göndermenin mümkün olduğunu ve bu mesajların karşılık bulduğunu savunur.
Felsefi olarak bu, holizm (bütüncülük) ve evrenin bir tür bilinç veya enerji ağı olduğu fikriyle bağlantılıdır. Panteist düşünceler (örn. Bruno, Spinoza) “evren = Tanrı” der; burada evrene yönelmek kutsal sayılır.
İnanç ve Niyet Açısından Çekim Yasası Nedir, Nasıl Çalışır?
Çekim Yasası Nedir?
Tanım: Benzer enerji benzeri çeker. Düşünce ve niyetle istediğin şeyleri "çekebilirsin" inancı.
Çekim Yasası, benzer enerjilerin birbirini çektiği ilkesine dayanan, kişisel gelişim alanında popüler bir felsefedir.
Temel olarak, neye odaklanırsanız (düşünce, duygu, niyet), onu hayatınıza çektiğinizi savunur. Olumlu düşünceler olumlu sonuçları, olumsuz düşünceler ise olumsuz sonuçları çeker.
Çekim Yasası Nasıl Çalışır?
Çekim Yasası'na göre, zihnimiz bir manyetik alan gibi çalışır. Bir şeyi arzuladığımızda ve buna güçlü bir şekilde inandığımızda (niyet), evrene o şeye dair bir frekans yayarız.
Evren de bu frekansa uygun olayları, insanları ve fırsatları bize getirir. Çalışma prensibi genellikle şu adımlarla açıklanır:
- İste (Ask): Evrenden ne istediğinizi net bir şekilde belirleyin.
- İnan (Believe): İstediğiniz şeyin gerçekleşeceğine dair tam bir inanç geliştirin ve şüphe duymayın. Sanki zaten gerçekleşmiş gibi hissedin.
- Al (Receive): İstediğiniz şeyin size geldiğini hayal edin ve ona uygun eylemlerde bulunun.
İslam'a Göre Çekim Yasası
İslam’a göre: İstek ve dilekler dua ile Allah’a arz edilir. Allah dilerse verir. Çekim yasası, "her şeyin kontrolü Allah’tadır" inancıyla çelişmektedir.
İslam'da Çekim Yasasının doğrudan bir karşılığı yoktur. Ancak bazı benzerlikler bulunabilir:
- İnanç ve Tevekkül: İslam'da Allah'a olan inanç (iman) ve O'na tevekkül etmek, kişinin iç huzurunu ve başarıya olan inancını artırır. Bu, Çekim Yasası'ndaki "inanma" ilkesine benzer bir etki yaratabilir.
- Niyetin Gücü: İslam'da niyetin önemi büyüktür. İyi niyetler, hayırlı sonuçları beraberinde getirebilir. Bu, Çekim Yasası'ndaki niyetin gücüyle paralellik gösterir.
- Dua: İslam'da dua, Allah'tan bir şey dileme ve O'na yönelme eylemidir. Bu da bir tür "isteme" olarak yorumlanabilir.
- Çaba ve Çalışma: Çekim Yasası'nın aksine, İslam sadece istemekle yetinmez; kişi üzerine düşeni yapmalı, yani çabalamalı ve çalışmalıdır. Tevekkül, çaba göstermeden boş bir bekleyiş değildir.
Diğer dinlere Göre Çekim Yasası
Çekim Yasası'nın temel prensipleri, bazı dinlerdeki karma, düşünce gücü ve pozitif düşünce kavramlarıyla örtüşebilir. Örneğin, Budizm'de doğru niyet ve düşünce, olumlu karma yaratır.
Kişisel gelişim ve felsefeye Göre Çekim Yasası
Kişisel gelişim: "Secret" gibi kitaplarda bu yasa popülerleştirilmiştir. Görselleştirme, olumlama ve şükür yöntemleri önerilir.
Çekim Yasası, kişisel gelişim ve pozitif psikoloji alanında geniş kabul görmüştür.
Felsefi olarak, zihin-beden etkileşimi, öznel gerçeklik ve bilincin yaratıcı gücü gibi konularla ilişkilidir. Eleştirenler ise bilimsel dayanağının zayıf olduğunu ve sadece pozitif düşünmeye odaklanmanın sorumluluktan kaçış olabileceğini savunur.
Pragmatist düşünür William James, inanç ve beklentinin davranışlarımızı şekillendirdiğini savunur.
Evrene Nasıl Mesaj Gönderebilirim? Evrenle Nasıl Konuşabilirim?
İslam perspektifi
İslam’a göre: Kul dua eder, Allah dilerse kabul eder. "Evren" ile konuşmak yerine Allah’a yönelmek gerekir.
"Bana dua edin, size cevap vereyim." (Mümin 60)
İslam'da evrenle doğrudan bir "mesajlaşma" kavramı yoktur. Bunun yerine, Allah ile iletişim kurulur. Evrene bir dilek veya niyet göndermek yerine, Allah'a dua edilir.
Dua, kişinin tüm samimiyetiyle Rabbine yönelmesi, dileklerini, şükürlerini ve pişmanlıklarını dile getirmesidir. Bu, en etkili ve doğru iletişim yoludur. Kuran ve Sünnet'e göre evrenin kendisi değil, evrenin yaratıcısı olan Allah tüm güç ve kudretin sahibidir.
Diğer dinler
Bazı inanç sistemlerinde, meditasyon, görselleştirme, mantra tekrarları veya ritüeller aracılığıyla evrene enerji veya niyet gönderildiği düşünülür.
Kişisel gelişim ve felsefe (Çekim Yasası'na göre)
Eğer Çekim Yasası'na göre evrene mesaj göndermek istiyorsanız, genel olarak şu adımlar önerilir:
- Netleştirin: Tam olarak ne istediğinizi belirleyin.
- Görselleştirin: İstediğiniz şeyin zaten gerçekleştiğini tüm detaylarıyla hayal edin. Sanki onu yaşıyormuş gibi hissedin.
- Olumlamalar Kullanın: İstediğiniz şeyi olumlu cümlelerle (örneğin, "Ben sağlıklıyım," "Param var") tekrar edin.
- Minnettar Olun: Sahip olduğunuz şeyler için şükran duyun. Minnettarlık, pozitif enerjiyi artırır.
- Harekete Geçin: Sadece hayal etmekle kalmayın, istediğiniz şeye ulaşmak için somut adımlar atın.
Önemli Not: Bu yöntemler, eğer nihai gücün Allah olduğunu bilerek ve şirke düşmeden yapılırsa, kişisel motivasyon ve pozitif düşünce açısından faydalı olabilir. Ancak bunları bir ibadet veya dini bir ritüel olarak görmek İslam'a göre yanlıştır.
Evrenin Gücüne İnanmak Ne Anlama Gelir?
İslam perspektifi
İslam’a göre: Evren Allah’ın yarattığı ve yönettiği bir sistemdir. Evrenin gücüne değil, onu yaratana inanılır.
“Şüphesiz O, her şeyi yaratandır ve her şeyi bilendir.” (Yasin 79)
İslam'da, "evrenin gücüne inanmak" ifadesi, evrenin kendisinin bir bilinç veya bağımsız bir güç olduğu anlamına gelmez. İslam'a göre, tüm güç ve kudret Allah'a (C.C.) aittir.
Evren, Allah'ın yaratması ve O'nun yasalarına göre işleyen bir düzenektir. Evrenin mükemmel işleyişine ve kudretine inanmak, aslında bu mükemmel işleyişi var eden Allah'ın gücüne inanmaktır.
Allah'ın her şeye Kadir olduğuna, her şeyi yarattığına ve her şeyi kontrol ettiğine iman edilir. Bu nedenle, evrenin gücüne inanmak, Allah'ın yaratma gücüne ve her şeyi kapsayan kudretine inanmakla eşdeğerdir.
Diğer dinler:
Tanrı evrenden ayrıdır. (Yahudilik, Hristiyanlık).
Panteist dinlerde (Hinduizm, bazı Budist yaklaşımlar) evren kutsaldır.
Bazı dinlerde veya felsefi akımlarda, evrenin kendisinin ilahi bir bilinç taşıdığı veya Tanrı'nın evrenle özdeş olduğu (panteizm) gibi inançlar mevcuttur.
Örneğin, bazı Doğu felsefelerinde evrenin bir canlı organizma olduğu veya her şeyin birleşik bir enerji olduğu düşünülür.
Kişisel gelişim ve felsefe:
Kişisel gelişimde: Evren bir bilinç olarak görülür. İnsan, bu evrensel bilinçle uyum sağladığında hayatı “akışa girer”.
Kişisel gelişimde, "evrenin gücü" genellikle doğa yasaları, enerji akışı, kozmik düzen veya kolektif bilinç gibi kavramlarla ilişkilendirilir.
Felsefi olarak, bu, kozmoloji ve metafizik gibi alanlarda tartışılan, evrenin doğası ve içindeki yerimiz hakkındaki soruları kapsar.
Spinoza’ya göre doğa/tanrı birdir. Evrende her şey zorunlulukla olur.
"Evrenin gücüne inanmak," bu bağlamda, kendi potansiyelimize, yaşamın döngüselliğine ve her şeyin birbirine bağlı olduğuna dair bir inanç anlamına gelebilir.
Sonuç: Evrenin Rabbi Allah'tır. Ancak Allah'a ibadet eder ve Ancak Allah'tan yardım dileriz.
İnanç haberleri için TIKLAYINIZ!
Astroloji ve Rüya haberleri için TIKLAYINIZ!
Kadın Aile haberleri için TIKLAYINIZ!
Kültür Sanat haberleri için TIKLAYINIZ!