İnegöl'de 29 Mayıs 2025’te meydana gelen ve Ağabey Tahtacı’nın hayatını kaybettiği trafik kazasına ilişkin adli sürece yeni iddialar eklendi. Aile tarafından hazırlanan dilekçeler ve dosyaya giren belgelerde, kaza tespit tutanağındaki hız sınırı, kamera kayıtları ve soruşturma aşamasındaki işlemlere dair ciddi soru işaretleri bulunduğu öne sürüldü.
İnegöl Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma dosyasına göre, Ağabey Tahtacı, seyir halindeki bir yolcu otobüsünün karıştığı kazada olay yerinde yaşamını yitiriyor. Kaza tespit tutanağında, yol kesimine ilişkin azami hız sınırının 100 km/s olarak yazıldığı, ancak aynı güzergâhta yer alan trafik levhalarında otomobiller için 82 km/s, otobüsler için ise 70 km/s sınırının bulunduğu iddia ediliyor. Aile, bu durumun “tutanakta hız sınırının yanlış yazıldığı” şüphesini güçlendirdiğini savunuyor.

Takograf verisi, fren izi ve hız sınırı tartışması
Mağdur yakınları tarafından verilen suç duyurusu dilekçesinde, kazaya karışan otobüsün takograf kayıtlarına göre kaza anında 90 km/s hızla seyrettiği belirtiliyor. Dilekçede, olay yerinde yapılan incelemede belirgin bir fren izine rastlanmadığı, bunun da çarpışma öncesinde etkili bir yavaşlama yapılmadığını gösterdiği ifade ediliyor.
Aile, yol kesiminde otobüsler için hız sınırı 70 km/s iken, kaza tespit tutanağında 100 km/s olarak yer almasının, “hız ihlalinin hafifletildiği” izlenimi doğurduğunu ileri sürüyor. Dilekçede, “Yol üzerinde yer alan tabelalarda hız limiti otomobiller için 82 km/s iken, tutanağa 100 km/s yazılması hata mıdır, yoksa kazadan sonra otobüs firması mı kayırılmaktadır?” sorusunu yöneltildi.
Başvuruda, hız sınırına uyulmuş olması halinde çarpmanın şiddetinin ve kazanın seyrinin farklı olabileceği, bu nedenle hız limitinin tespiti ve doğru şekilde uygulanmasının hayati önem taşıdığı vurgulanıyor.

Kamera kayıtları ve tutanaklara girmediği iddia edilen deliller
Aile, başvurularında kaza noktasına ait kamera görüntüleri ve otobüs içi kayıtların da eksik incelendiğini savunuyor. Sevda Tahtacı, babasının ölümünün ardından adliyeye giderek görüntülere ulaşmak istediklerini, ilk aşamada kendilerine kazaya ilişkin görüntülerin mevcut olduğunun söylendiğini ifade ediyor.
Tahtacı, daha sonra dosyayla ilgilenen görevlinin, kazanın yalnızca olay anında yoldan geçen bir aracın kamerasına yansıdığını, otobüsün kendi kamerasının ise “o gün arızalı” olduğunu belirttiğini aktarıyor. Aile, bu çelişkili beyanların, kaza anının tüm ayrıntılarıyla aydınlatılmasını güçleştirdiğini dile getiriyor.

Sevda Tahtacı’nın yaşadıklarını anlattı
Kazada yaşamını yitiren Ağabey Tahtacı’nın kızı Sevda Tahtacı, süreci şu sözlerle anlattı:
“Adım Sevda Tahtacı. 29 Mayıs saat ilk çıkış altı sularında babamın trafik kazası geçirdiğini öğreniyoruz; aslında öğrenmiyoruz. Komşularımızdan haber geliyor: 'Babanız kaza geçirmiş, haberiniz var mı diye şaşkınlık içerisindeyiz. Telaşla hepimiz hastaneye gittik ve de oradaki danışmanın babamı getirmişler. Yeşil alanda mı, sarı alanda mı diye soru sorduk. Doktorum bize çıkıp çok kötü halde geldi; kalbi durmuştu. Kalp masajı yaptık. Elimizden gelecek hiçbir şey yoktu. 'Babanız morta' dedi. Kalakaldık, morga gittik. Babamı gördük; çok kötü haldeydi. Bütün vücudu kırılmıştı. Kırılmadık kemik kalmamış. Aile yakınlarımız geldi, dostlarımız geldi. Olayın nasıl olduğunu sordular bize. Hiçbir şekilde olayın nasıl olduğundan haberdar değiliz. Bilmiyoruz. Haber verilmedi. Oraya gelen sağlık ekibi, polis, herhangi bir yetkili bizi arayıp haber vermedi. Mağdurluğumuz bu.”
Tahtacı, kaza yerindeki hız sınırı ve dosyaya yansıyan bilgilerle ilgili iddialarını da şöyle dile getirdi:
“En önemlisi de babama çarpan Nilüfer şirketi. Evet, babam yanlış yoldan geçiyor. Kabul ediyoruz. Ama o yolun hızı yetmişken dosyalara orada bir görevli yüz yazmış. Sebebi, yolun hızını yüz yazarken ama otobüsün hızı 90'mış. Mağduruz; neden, niçin, sebep, gerekçe, neden yani değiştirdiniz? Nilüfer şirketini mi kayırıyorsunuz? Savcılıktan red cevabı geliyor. Kabul etmiyor, incelemiyor. Sebep, babamın kanı belediyenin suyu yıkadığıyla kalsın, istemiyoruz. Babamın kanı yerde kalmayacak. Hiçbir zamanda peşini bırakmayacağız.”
Sevda Tahtacı, kamera kayıtlarıyla ilgili yaşadıkları süreci de şu ifadelerle anlattı:
“O gün tabii biz bu olayın peşini bırakmadık. Savcılığa gittim, adliyeye gittim. Babamın o kaza yaptığı yerin görüntülerini istedik. Oradaki bir görevli bana, babanızın kaza yaptığı yerin görüntüleri var bende. Ondan sonra özellikle sorduğum şey, o tüfüsün içinde kamera var mı? Bize o lazım. Bizim avukatımız onu istiyor dediğimde, tabii var, dedi, o da var dedi. Siz bir soluklanın, ben gidip geliyorum bana dediler. Aradan, yanlış hatırlamıyorsam, 5 ve 15 dakika falan geçti. Kusura bakmayın hanımefendi, sizi yanlış anlamışım. Sadece oradan geçen bir arabanın kamera görüntüsüne yansımış babanızın görüntüsü. O gün Nilüfer şirketinin kamerası çalışmıyormuş. Bozukmuş, dediler. Böyle bir şey var mı? Şu an bile İnegöl'de yaşıyoruz. Otobüs, bildiğimiz belediye otobüsünün içinde yani. Kamera varken, 7-24 saat çalışırken bir koca Nilüfer şirketinin nasıl kamerası o gün için bozuktu. Sebep? Neden? Birçok soruyla, cevapsız sorularla karşı karşıyayız. Mağdurluğumuz giderilsin istiyoruz. Hiçbir şey istemiyoruz. Gerçekten hiçbir şey istemiyoruz. Babamın kanı yerde kalmayacak.”

Adli Tıp raporu, savcılık kararı ve itiraz süreci
Dosyada yer alan bilgilere göre, Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporda otobüs şoförüne kusur atfedilmedi. Raporda, kazanın oluşumunda asıl kusurun yaya konumundaki Tahtacı’da olduğu yönünde değerlendirme yapıldığı, aile adına yapılan başvurularda ise bu sonuca itiraz edildiği belirtildi.
Aile, hız sınırının fiilen 70 km/s olduğu ileri sürülen bir kesimde, otobüsün 90 km/s hızla seyrettiğini, buna rağmen sürücü hakkında kusur tespiti yapılmamasının “eksik ve hatalı inceleme” anlamına geldiğini savundu. Başvurularda, hız levhalarının, kamera kayıtlarının ve olay yeri inceleme raporlarının bütünlüklü şekilde değerlendirilmediği iddiaları da yer aldı.
Bu süreç sonunda İnegöl Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “kovuşturmaya yer olmadığına” dair karar verildiği, aile avukatlarının ise karara itiraz ettiği öğrenildi. Suç duyurusu dilekçesinde, kazaya ilişkin soruşturma yürüten bazı kamu görevlilerinin “görevi kötüye kullanma” iddiasıyla incelenmesi ve gerekli görülmesi halinde haklarında işlem yapılması talep edildi.

Ailenin talebi: Dosya yeniden ve eksiksiz incelensin
Ağabey Tahtacı’nın yakınları, kazanın tüm yönleriyle yeniden ele alınmasını, hız sınırı, kamera kayıtları ve kaza tespit tutanağı başta olmak üzere dosyada eksik olduğu ileri sürülen tüm bilgi ve belgelerin tamamlanmasını istiyor. Aile, özellikle tutanaktaki hız sınırı kaydının tabelalarla uyumlu olup olmadığının netleştirilmesini ve takograf verilerinin bağımsız uzmanlarca yeniden analiz edilmesini talep ediyor.
Dosyaya ilişkin hukuki süreç sürerken, Tahtacı ailesi “kazanın eksiksiz aydınlatılması ve sorumluların ortaya çıkarılması” talebini yinelemeye devam ediyor.



