Atilla Taş'ın köşe yazısı şu şekilde;
İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaşa Tweet atıp, bu ölümleri kınadım. Anında beni engelledi. Ben de, bu tarz işleri ancak cahil ve vasıfsız insanların yapacağını söyledim. Beni hakaret etti diye mahkemeye vermiş. Kalktık avukatımla İnegöle mahkemeye gittik, o da avukatıyla geldi. Mahkemede hâkime hanıma dedim ki bunlar AKPli, değil ceza aldırmak, ellerinden gelse beni asarlar! Gönlümüz olsun diye sorulan birkaç sorudan sonra başkan efendi köpek ölümlerinin suçunu iki çalışanın üzerine atıp, ihmal dedi. O da tipik AKPli yöneticiler gibi 84 canın kendi sorumluluğunu yine üzerine almadı. E tabii ki şaşırmadım! Bir ara paraleller yaptı diyecek sandım ama hayret ki, demedi!."
Bu sıralar zerre kadar güvenmediğim adalet yerini bularak, beni 1 yıla mahkum etti. Bu zoruma gitmedi ama o başkan denen adamın 32 dişiyle hani şu Türk filmlerinin ünlü kötü adamı Erol Taş gibi sırıtması çok koydu. Nasıl da mutluydu ceza aldım diye anlatamam, sanki sünnetinde altın takılmış çocuklar gibi şendi. Sinir oldum diye bana mı öyle geldi bilmem. Sevinsin garip dedim sonra, nasıl hasret kalmışsa artık sevinmeye, zor bulur bir daha böyle eğlenceyi. Beni destekleyen, takdir edenler kadar, yahu birkaç köpek için değer mi, diyenler de oldu. Onlara şunu söylemek isterim ki benim için değer! Senin benim nasıl yaşam hakkımız varsa o hayvanların da var. 84 insan büyük bir ihmalle öldürülse nasıl susmazsam, hayvanlar için de susmadım! Bu cezayı boynuma bir başka şeref madalyası olarak takarım. Hayvanların hakkını savunurken ceza yedim, şimdi bir tane de Cumhurbaşkanının bana açtığı dava var, açıkçası mahkemelere hiç güvenim yok, hakimlerin, savcıların insafına bıraktım artık. Malum düzende artık adalet benim için yoktur, zerre kadar da güvenmiyorum! Bizler artık her mahkemeye çıktığımızda adalet değil otobüs bekliyoruz, çünkü bu sıralar onun mahkeme salonlarına uğrama ihtimali artık çok daha fazla geliyor"
