Makber’in güçlü sesi: Hamiyet Yüceses

Bugün Türk sanat müziği sanatçısı Hamiyet Yüceses’in vefat günü. 1996 yılında 81 yaşında iken Marmaris’te sevenlerine veda etti.

10-37

AKŞAM OLDU HÜZÜNLENDİM BEN YİNE

"Makber", "Akşam Oldu Hüzünlendim Ben Yine", "Ben Küskünüm Feleğe" ve "Bakmıyor Çeşm-i Siyah" gibi Türk sanat müziği eserlerini yorumlayan Yüceses, şarkıcılık hayatı boyunca yaklaşık 500 taş plak, 37 adet 45'lik ve 8 long play çıkardı.

Hamiyet Yüceses ile ilgili ayrıntılar haber grafiğimizde;

2-551

HAMİYET YÜCESES

Doğum tarihi : 20.Haziran.1915

Ölüm tarihi : 10.Temmuz.1996

Kaç yaşında öldü : 81

 Burcu : İkizler

 Doğum yeri : İstanbul

Ölüm yeri : Marmaris, Muğla

5-154

Yüceses, Kadriye Hanım ile marpuç ustası Halil Efendi'nin kızı olarak İstanbul'da 20 Haziran 1915'te dünyaya geldi.

İstanbul'da Hacı Kadın İlkokulunda eğitim gören Yüceses, sesinin güzelliğiyle çocuk yaşlarda dikkati üzerine çekti.

11 YAŞINDA ŞARKI SÖYLEMEYE BAŞLADI

7-89

Sanatçı, 1926'da henüz 11 yaşındayken, ailesinin yaşadığı maddi sıkıntılar nedeniyle sahnelere çıkıp şarkı söylemeye başladı.

İlk konserini Burhaniye'de veren ve ardından Anadolu'nun birçok şehrinde sahneye çıkan Yüceses, uzun süre Gaziantep'te kaldı.

Beyoğlu'nda 1931'de Safiye Ayla ile sahneye çıkmaya başlayan yorumcu, aynı yıl Kadıköy'de düzenlenen bir yarışmada Türkiye Ses Kraliçesi seçildi.

Halit Kıvanç ile 1978'de yaptığı bir röportajda, İstanbul'da ilk sahneye çıktığı yıllarda mikrofon olmadığını söyleyen Yüceses, bir yandan da Selahattin Pınar, Sadettin Kaynak, Yesari Asım Arsoy, Mısırlı İbrahim ve Bimen Şen'den özel dersler aldı.

İstanbul Radyosunda çeşitli programlara da çıkan sanatçı, Sahibinin Sesi, Columbia ve Odeon firmalarıyla plaklar yaptı.

YÜCESES SOYADINI ALDI

8-70

Besteci Sadettin Kaynak'ın sesine uygun bazı besteler yaptığı şarkıcı, soyadı kanunu çıkınca Sadettin Kaynak ve Selahattin Pınar'ın ısrarıyla Yüceses soyadını aldı.

GİTTİ DE GELMEYİVERDİ

8-71

Sanatçının 1940'ta evlendiği deniz astsubayı Fethi Yüceses, Atılay faciası olarak anılan, Atılay adlı denizaltının batmasıyla 14 Temmuz 1942'de hayatını kaybetti.

Bu üzüntünün ardından söylediği "Gitti de Gelmeyiverdi" şarkısıyla beğeni toplayan şarkıcı, asıl şöhreti sözleri Abdülhak Hamit Tarhan'a, bestesi Mehmet Baha'ya ait olan "Makber" şarkısıyla kazandı.

Yüceses, 1944'ten 1955'e kadar Kemal Mollaoğlu ile evli kaldı ardından 1956'da sahnede şarkı söylerken tanıştığı tıp fakültesi öğrencisi Osman Sabuncu ile vefatına kadar süren 40 yıllık evliliğe imza attı.

ASSOLİST OLARAK SAHNEYE ÇIKTI

9-53

İstanbul'da dönemin ünlü gazinolarında assolist olarak sahneye çıkan sanatçı, 1944'te İstanbul Belediye Konservatuarı Türk Müziği İcra Heyetinde görev aldı.

Gazele olan sevgisini her fırsatta dile getiren şarkıcının 1946'da Hacı Arif Bey'in "Bakmıyor Çeşm-i Siyah" eserini, bir gazelle birlikte okuması ilgi gördü.

Hamiyet Yüceses, 1949'da Yeni İstanbul Radyosu'nda çalışmaya başladı. Üniversite Talebe Birliğinde her yıl düzenledikleri Edebiyat Yarışmasında "Hamiyet Mükafatı" ödüllerini dağıttı.

"Efsuncu Baba", "Affet Beni Allahım", "Kanun Namına", "Soygun", "İncili Çavuş" gibi sinema filmlerinde şarkı söylerken görünen Yüceses, 1981'de sahneleri bıraktı.

1988'DE SON KEZ SAHNEYE ÇIKTI

10-39

Yüceses, Pera Palas Oteli'nde 1987'de adına düzenlenen gecede, 1988'de ise Hürriyet Gazetesi'nin Altın Kelebek Ödül Töreni'nde son kez sahneye çıktı.

"Makber" (Her Yer Karanlık), "Akşam Oldu Hüzünlendim Ben Yine", "Ben Küskünüm Feleğe" ve "Bakmıyor Çeşm-i Siyah"ın arasında bulunduğu Türk sanat müziği eserlerini yorumlayan Yüceses, şarkıcılık hayatı boyunca yaklaşık 500 taş plak, 37 adet 45'lik ve 8 long play çıkardı.

TATİLDE VEFAT ETTİ

11-326

Tatil için gittiği Muğla'nın Marmaris ilçesinde kaldırıldığı hastanede, 10 Temmuz 1996'da, 81 yaşındayken hayata veda etti.

Cenazesi İstanbul'a getirilen Yüceses, Üsküdar'daki Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.

6-112

YEDİ GÜZEL ADAMDAN BİRİ ERDEM BAYAZIT

 "Yedi Güzel Adam"dan biri olarak anılan şair, mütefekkir ve yazar Adil Erdem Bayazıt'ın vefatının üzerinden 15. yıl geçti.

3-229

TÜRK EDEBİYATININ USTA İSMİ

Ev hanımı Şerife Hanım ile devlet memuru Ökkeş Tahsin Bey'in 8 çocuğundan biri olan Bayazıt, 18 Aralık 1939'da Kahramanmaraş'ta dünyaya geldi.

Türk edebiyatının usta ismi, İstiklal Ortaokulu ve Kahramanmaraş Lisesi'nde okudu, öğrencilik yıllarından itibaren şiirle ilgilendi.

Bayazıt'ın çocukluk ve gençlik yılları kışın Kahramanmaraş Yörükselim mahallesindeki büyük konakta, yazları ise Güzlek ve Çağsak'taki yaylalarda geçti.

erdem-beyazit-8Uf8_cover.jpg

İlkokuldayken dönemin popüler tarihi romanlarını okuyan yazar, lisede öğrencilerine edebiyat zevki aşılayan Yusuf Ziya Beyzadeoğlu ve Mustafa Atatanır'ın öğrencisi oldu. Okul arkadaşları Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Alaeddin Özdenören ve Mehmet Akif İnan ile oluşturdukları zengin edebiyat ortamı içinde yetişti.

LİSEDE İKEN HAMLE YAPTI

4-160

Erdem Bayazıt, Kahramanmaraş Lisesindeyken Cahit Zarifoğlu, Nuri Pakdil, Rasim ve Alaeddin Özdenören ile birkaç sayı "Hamle" dergisini yayınladı.

Nuri Pakdil'in yayına hazırladığı "Hizmet" gazetesinde de sanat ve edebiyat sayfası hazırladı, ayrıca çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yaptı.

Usta edebiyatçının ilk şiirleri 1958'de "Hamle" dergisi ve "Gençlik" gazetesinin sanat ekinde, sonraki şiir ve yazıları ise "Büyük Doğu", "Edebiyat", "Mavera" ve "Yedi İklim" dergilerinde okuyucuyla buluştu.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde 1959'da başladığı eğitimine Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde devam etti.

AA-20230704-31588013-31588012-INSANIN_MANEVI_KURTULUSUNU_ARAYAN_USTA_KALEM_ERDEM_BAYAZIT

Bayazıt, vatani görevini 1963'te Burdur'da yaptıktan sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu.

Kahramanmaraş'ta edebiyat öğretmeni olarak göreve başlayan şair, 1967-1972 arasında Kahramanmaraş İl Halk Kütüphanesi'nde müdürlük yaptı.

İLK ŞİİR KİTABI 1972'DE OKUYUCUYLA BULUŞTU

4-159

Erdem Bayazıt'ın "Sebeb Ey" isimli ilk şiir kitabı, 1972'de edebiyatseverlerin beğenisine sunuldu.

İstanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Genel Sekreterliği yapan şair, bir süre Milli Eğitim Bakanlığı basın bürosu memurluğu ve Milli Kütüphane Süreli Yayınlar Şube Müdür Yardımcılığı görevlerini de yürüttü.

Usta yazar, daha sonra çalıştığı Sanayi Bakanlığı İnsan Gücü Eğitim Daire Başkan Yardımcılığından istifa ederek, Akabe Yayınları ile Mavera dergisinin yönetimini üstlendi.

BELGESEL FİLMLER DE HAZIRLADI

5-127

Arkadaşlarıyla 1981'de Ajans 1400'ü kuran şair Bayazıt, Şenol Demiröz, Yücel Çakmaklı, Ahmet Bayazıt, Çetin Tunca, Halil İbrahim Sarıoğlu ve Necdet Taşçıoğlu'ndan oluşan ekiple, Pakistan, İran, Hindistan ve Afganistan'a yolculuk yaptı, belgesel filmler hazırladı.

Yurt dışı seyahatlerindeki izlenimlerini önce Mavera dergisinde yayımlayan, daha sonra bu yazıları "İpek Yolundan Afganistan"a adlı eserinde toplayan usta yazar, bu eseriyle 1983'te Türkiye Yazarlar Birliği Basın Ödülü'ne layık görüldü.

Akabe yayınlarının İstanbul'a taşınmasıyla 1984'te yeniden memurluğa dönen şair, Devlet Planlama Teşkilatında bir süre görev aldı.

KAHRAMANMARAŞ MİLLETVEKİLİ OLDU

6-96

Bayazıt, 1987'de Kahramanmaraş milletvekili olarak girdiği TBMM'nin 18. Dönem çalışmaları süresince Milli Eğitim ve Çevre Komisyonlarında görev yaptı.

Edebiyat çevrelerince "Yedi Güzel Adam"dan biri olarak anılan Bayazıt'ın, Müslümanların emperyalizme başkaldırışını yansıtan şiirleri büyük ilgi gördü.

ŞİİRLERİYLE "İNSANIN MANEVİ KURTULUŞUNU" ARADI

8-55

Nuri Pakdil, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç ve Fethi Gemuhluoğlu'ndan etkilenen yazar, şiirde tarihi bir boyutun, fizik ötesine bir açılımın ve günlük hayatın yansımalarının görülmesi gerektiğini savundu.

Bayazıt, başlangıçta yüksek perdeli bir ses tonuyla konuşan, güneş, dağ, deniz gibi iri cüsseli imgelere yaslanan, kitleler önünde seslendirilmeye yatkın şiirler kaleme aldı. Şiir anlayışını öncelikle "Büyük Doğu" ve Sezai Karakoç ile biçimlendiren şairin kaleme aldığı son şiirleri ise "Risaleler" adıyla Akabe Yayınları tarafından kitaplaştırıldı.

"Risaleler" kitabıyla 1988'de Türkiye Yazarlar Birliğinden (TYB) ödül alan şair, TYB tarafından gerçekleştirilen "Türkçe'nin 5. Uluslararası Şiir Şöleni" kapsamında Yahya Kemal adına düzenlenen büyük ödülün de sahibi oldu.

YENİ ŞAFAK’TA YAZDI

9-40

Kaleme aldığı köşe yazıları 1997'den itibaren Yeni Şafak gazetesinde okuyucuyla buluşan Bayazıt, Ak Radyo'da "Şiir, Yalnızca Şiir" adlı programı hazırlayıp sundu. Bayazıt'ın bazı şiirleri İngilizceye de tercüme edildi.

Evli ve dört çocuk babası olan Erdem Bayazıt, akciğer kanseri sebebiyle 69 yaşındayken 5 Temmuz 2008'de İstanbul'da vefat etti.

Ölümünden sonra Kahramanmaraş, Ankara ve İstanbul'daki bazı okullara ismi verilen usta şair, TRT 1'de yayınlanan "Yedi Güzel Adam" dizisi sayesinde yeniden genç edebiyatçıların gündemine girdi.

10-28

KİTAPLARI

"Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair", "Bulmak", "Diriliş Saati", "Birazdan Gün Doğacak", "Aşk Risalesi", "Sebep Ey", "Ölüm Risalesi", "Kar Altında Hüzün Denemesi", "Veda", "Aramak", "Önden Gidenler İçin", "Güvercinler", "Sevmek", "Karanlıkta Korkan İdamlıklar" ve "Hicret Burcundan" adlı şiirleri kaleme alan şair, "Sebeb Ey", "Risaleler", "Şiirler", "Kelimenin Dirilişi", "Vahyin Diriltici Soluğu", "Müslüman Yürekler Bilirim" ve "İpek Yolundan Afganistan'a" isimli kitaplara da imza attı.

11-316

2-514

EYÜP SULTAN KİMDİR?

1-528

Doğum tarihi : 580

Vefat yılı : 670

Yaşı: 90

Doğum yeri : Medine

Vefat  yeri : İstanbul

2-463

HÂLİD B. ZEYD

Türkiye’de Eyüp Sultan olarak bilinen mübarek zat, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) ashabından, yakın dostu ve akrabasıdır.

Gerçek adı; Ebû Eyyûb Hâlid b. Zeyd b. Küleyb el-Ensârî

8-40

Medine’de doğmuştur. Medine’de Hazrec kabilesinin Neccâroğulları kolundandır.

Medine’de ilk Müslüman olanlardan biridir. Hicretten iki yıl kadar önce hanımı Ümmü Eyyûb ile birlikte müslüman olnuştur. 622 yılında gerçekleşen İkinci Akabe Biatı’nda bulunmuştur.

KUTLU MİSAFİR

9-29

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) 622 yılında, Mekke'den Medine'ye hicret ettiği zaman evinde ilk misafir eden sahabidir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Medine’ye hicret edince Medineli müslümanların her biri onu evinde misafir etmek istedi.

9-30

Ancak Hz. Peygamber, devesinin çökeceği yere, en yakın eve misafir olacağını söyledi. Ve dedesi Abdülmuttalib’in annesi tarafından kendisine yakınlığı da bulunan Ebû Eyyûb’un evine yerleşerek burada yedi ay misafir kaldı.

Hicretten sonra Peygamberimiz, O’nunla, meşhur sahabilerden Mus‘ab b. Umeyr’i kardeş ilan etmiştir.

İSLAM ORDULARININ ASKERİ

10-18

Eyüp Sultan,hem Peygamber Efendimiz döneminde hem de Halifeler döneminde İslâm ordularında görev aldı ve birçok savaşta bulundu.

Hz. Peygamber’le birlikte Bedir, Uhud, Hendek, Hayber, Mekke’nin fethi ve Huneyn başta olmak üzere bütün savaşlara katıldı.

Vahiy kâtiplerinden biri idi. Hz. Peygamber zamanında Kur’ân-ı Kerîm âyetlerinin bir araya getirilmesine hizmet etti.

7-52

Hz. Ebû Bekir devrindeki savaşlarla, Hz. Ömer devrinde yapılan Suriye, Filistin ve Mısır seferlerine katıldı. Kıbrıs seferinde de bulundu. Hz. Osman döneminde, isyancılar Medine’yi işgal ettiğinde Hz.Osman yerine imamlık yaptı.

Hz. Ali'nin hilâfeti döneminde onunla birlikte Hâricilere karşı savaşmıştır. Hz. Ali'nin Medine'deki kaymakamı idi.

KENDİNİ TEHLİKEYE ATMAK

3-184

Sağlıklı olan herkesin Allah yolunda savaşıp çalışması gerektiğine inanırdı.

“Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayınız” (el-Bakara 2/195) meâlindeki âyette sözü edilen tehlikeyi Allah yolunda çalışmayıp, dünyalık işiyle gücüyle meşgul olmak şeklinde açıklardı.

Bu sebeple ihtiyarlık döneminde bile her yıl bir savaşta bulunmaya çalıştı.

İSTANBUL KUŞATMASI

4-124

Katıldığı seferlerin sonuncusu müslümanların ilk İstanbul kuşatması oldu. Yaşlı ve hasta haline rağmen Medine’den kalkıp İstanbul surları önüne geldi. Niyeti İstanbul’un fethiyle ilgili Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) müjdesine ulaşmaktı.

Eyüp Sultan, 80’li yaşlarda, Hicri 49, Miladi 669 yılında yapılan İstanbul kuşatması sırasında vefat etti. Vasiyeti üzerine İstanbul surlarının dibine defnedilmiştir.

EYÜP SULTAN TÜRBESİ

6-71

1453 yılında Sultan Mehmed, İstanbul’u fethettiği zamanında; Hocası Akşemseddin’in manevi keşfi ile kabri bulunur.

Türbesi, kendi adı ile anılan Eyüp semtinde ve kendi adı verilen Eyüp Sultan Camii'si de bulunmaktadır.

Osmanlı padişahlarının tahta çıkışlarında; kılıç kuşanma merasimleri, şeyhülislâm ve devlet erkanının bulunduğu  bir törenle Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin türbesi önünde yapılırdı.

6-72

RECEP TAYYİP ERDOĞAN HAKKINDA

NE BİLİYORSUNUZ?

1-488

Doğum tarihi : 26 Şubat 1954

Yaşı : 69

Burcu : Balık

Doğum yeri : Kasımpaşa, İstanbul

1a-5

ASLEN RİZELİ

Aslen Rizeli. 26 Şubat 1954'te İstanbul'da doğdu. Recep ayında doğduğu için Recep ismi verildi. Tayyip de dedesinin ismidir.

Ailesinin üçüncü çocuğu olarak doğdu. Babası Ahmet Erdoğan, annesi ise Tenzile Erdoğan'dır. Babası, deniz yollarında kıyı kaptanı olarak çalışırdı.

2-434

Babası Ahmet Erdoğan ailesiyle birlikte 13 yaşında Rize’nin Güneysu ilçesinden İstanbul’a göç ettiğinde Kasımpaşa semtine yerleşmişlerdir. 1965 yılında Kasımpaşa Piyale İlkokulu'ndan, 1973 yılında ise İstanbul İmam Hatip Lisesi'nden mezun oldu. Fark dersleri sınavını vererek Eyüp Lisesi'nden de diploma aldı.

7-34

 Okuldaki şiir okuma yarışmalarında, liseler arası münazaralarda dikkat çekti. Yatılı okudu. Hafta sonlarında top sahalarına gider, su satardı. Yol parası olmadığı için Kasımpaşa’dan Eminönü’ne yürüyerek gider, nane, limon ve şekerlemeler alıp satardı.

1-487

İYİ FUTBOLCU İDİ

Erdoğan 1969 yılında, 15 yaşındayken Camialtı Spor Kulübünden transfer teklifi alarak bu kulupte spor etkinliklerine devam etti. Futbolla 1969-1982 yılları arasında amatör olarak ilgilendi.

3-161

Camialtı Spor Kulübünden, İ.E.T.T'ye transfer oldu. 1976 yılında İ.E.T.T

futbol takımı İstanbul şampiyonu oldu. 12 Eylül 1980 sonrası İ.E.T.T’den ayrılmak zorunda kaldı. 16 senelik futbol hayatını da böylece noktalamış oldu.

8-29

ÜNİVERSİTE OKUDU MU?

Üniversiteyi Marmara Üniversitesi İktisadî ve Ticarî Bilimler Fakültesi'nde okuyan Erdoğan, bu okuldan 1981 yılında mezun oldu.

Recep Tayyip Erdoğan, Aksaray İktisat ve Ticaret Yüksek Okulu’nda başladığı öğrenimi, Şubat 1981’de İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, Ticari Bilimler Fakültesi’nde bitirdi. Recep Tayyip Erdoğan'ın mezuniyetinden sonraki yıl okulun adı 1982 yılında gerçekleştirilen

düzenlemelerle de Marmara Üniversitesi adına çevrildi.

Lise ve üniversite yıllarında Millî Türk Talebe Birliği öğrenci kollarında aktif görev aldı.

3-160

1976 yılında MSP Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanlığı'na ve aynı yıl MSP İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı'na seçildi. 1980 yılına kadar bu görevlerini sürdürdü.

EMİNE ERDOĞAN VE ÇOCUKLARI

6-46

1977 yılında bir konferans münasebetiyle tanıştığı Emine Hanım’la 4 Temmuz 1978’de evlendi. Evliliklerinden 2 erkek, 2 kız olmak üzere 4 çocukları oldu.  Çocuklarının isimleri: Ahmet Burak, Necmeddin Bilal, Esra ve Sümeyye.

5-68

Çocuklarının doğum tarihleri: Ahmet Burak Erdoğan (d.1979) , Sümeyye Erdoğan (d.1985), Esra Erdoğan (d.1981), Necmettin Bilal Erdoğan (d.1980)

4b

12 Eylül 1980’de İ.E.T.T’den ayrılınca özel sektörde çalışmaya başladı. Bir müddet özel sektörde çalıştıktan sonra 1982 yılında askere gitti. Yedek subay eğitimini Tuzla’da yaptı. İstanbul Hastal’da 77. piyade alayında askerliğini tamamladı. Erdoğan, siyasi partilerin kapatıldığı 12 Eylül döneminde, özel sektörde bir süre müşavirlik ve üst düzey yöneticilik yaptı.

4-103

REFAH PARTİSİ

1983 yılında kurulan Refah Partisi ile fiilî siyasete geri dönen Recep Tayyip Erdoğan, 1984 yılında Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı, 1985 yılında ise Refah Partisi İstanbul İl Başkanı ve Refah Partisi MKYK üyesi oldu.

Erdoğan kendine has çalışma tekniği ile Refah Partisi'ne 1989 Beyoğlu yerel seçimlerinde büyük bir başarı kazandırırken, yurt genelinde de parti çalışmaları için örnek teşkil etti.

Teşkilatlanma konusunda Türk siyasi tarihine geçecek adımlar atan Erdoğan, 1989 yerel seçimlerinde Refah Partisi Beyoğlu Belediye Başkan adayı oldu. Refah’ın oy nispeti ülke genelinde yüzde 5’in altında olmasına rağmen ülkede Erdoğan fırtınası esiyordu. Sandıklar açıldığında Erdoğan yüzde 21 almış ve seçimi kaybetmişti. Ama yakaladığı rüzgâr birkaç yıl sonra Türkiye’de siyasi dengeleri değiştirecekti.

1991 Genel seçimlerde Refah Partisi İstanbul Milletvekili adayı oldu. Fakat bu seçimlerde seçmenlerin tercih işareti ile listedeki sırada değişiklik yapma imkânına sahip bulundukları tercihli oy sistemi ilk defa uygulandı. Seçimlerden 11 gün sonra Yüksek Seçim Kurulu, Refah Partisi’nin diğer adayının daha fazla tercih edildiğini açıklayarak Mustafa Baş’ı milletvekili ilan etti. Bu, Erdoğan’ın hayatındaki ikinci ve son seçim mağlubiyeti oldu. Bir daha girdiği hiçbir sandıktan zafersiz çıkmadı.

9-22

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI

27 Mart 1994 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Kısa sürede İstanbul'un kronikleşmiş sorunlarına doğru teşhis ve çözümler üretti. Su sorunu, yüzlerce kilometrelik yeni boru hatlarının döşenmesiyle; çöp sorunu ise dönemin en modern geri-dönüşüm tesislerinin kurulmasıyla çözümlendi. Hava kirliliği sorunu Erdoğan döneminde geliştirilen doğalgaza geçiş projeleriyle son bulurken, kentin trafik ve ulaşım açmazına karşı 50'den fazla köprü, geçit ve çevre yolu inşa edildi; sonraki dönemlere ışık tutacak birçok proje geliştirildi.

Belediye kaynaklarının doğru kullanımı ve yolsuzluğun önlenmesi amacıyla olağanüstü önlemler alan Erdoğan, 2 milyar dolar borçla devraldığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin borçlarını büyük ölçüde ödedi ve bu arada 4 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdi. Böylece, Türkiye'nin belediyecilik tarihinde yeni bir çığır açan Erdoğan, bir yandan diğer belediyelere örnek olurken, bir yandan da halk nezdinde büyük bir güven kazandı.

10-9

HAPİS CEZASI VERİLEN ŞİİR

Recep Tayyip Erdoğan, 12 Aralık 1997'de Siirt'te halka hitaben yaptığı konuşma sırasında, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenlere tavsiye edilen ve bir devlet kuruluşu tarafından yayınlanan bir kitaptaki şiiri okuduğu için hapis cezasına mahkûm edildi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine son verildi.

12 Aralık 1997 yılında, Siirt'te yaptığı konuşmada ünlü şair Ziya Gökalp'in 1912 yılında Balkan Savaşı için yazdığı Asker Duası adlı şiirini değiştirerek şöyle okumuştu:

"Minareler süngü, kubbeler miğfer / Camiler kışlamız, mü'minler asker / Bu

iláhi ordu dinimi bekler / Allahu Ekber, Allahu Ekber."

11-304

AK PARTİ’NİN KURULUŞU

Recep Tayyip Erdoğan, 4 ay kaldığı cezaevinden çıktıktan sonra kamuoyunun ısrarlı talebi ve gelişen demokratik sürecin bir sonucu olarak 14 Ağustos 2001'de arkadaşlarıyla birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AK Parti) kurdu.

Fazilet Partisi'nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması üzerine, parti

içindeki iki farklı görüşü oluşturan milli görüşçüler ve yenilikçiler hareketleri kendi partilerini kurdular. Recai Kutan, milli görüşçüler ile birlikte Saadet Partisini kurarken, Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki yenilikçiler 14 Ağustos 2001 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)'yi kurdular. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ilk genel kongresinde Erdoğan başkan seçildi.

5b

TEK BAŞINA İKTİDAR

Milletin teveccüh ve güveni AK Parti'yi daha kuruluşunun ilk yılında Türkiye'nin en geniş halk desteğine sahip siyasî hareketi hâline getirdi ve 2002 yılı genel seçimlerinde üçte ikiye yakın parlamento çoğunluğuyla (363 milletvekili) tek başına iktidara taşıdı.

Hakkındaki mahkeme kararı nedeniyle 3 Kasım 2002 seçimlerinde milletvekili adayı olamayan Erdoğan, yapılan yasal düzenlemeyle milletvekili adaylığının önündeki yasal engel kalktı. 9 Mart 2003'te Siirt ili milletvekili yenileme seçimine katıldı. Bu seçimde oyların yüzde 85'ini alan Erdoğan, 22. Dönem Siirt Milletvekili olarak parlamentoya girdi.

15 Mart 2003 tarihinde Başbakanlık görevini üstlendi. Recep Tayyip Erdoğan, 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde %46,6 oy alarak büyük bir zafer kazanan AK Parti’nin Genel Başkanı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin 60. Hükûmeti’ni kurdu ve tekrar güvenoyu aldı.

13-3

Recep Tayyip Erdoğan, 12 Haziran 2011 seçimlerinden de daha büyük bir zaferle çıktı ve % 49,8 oy alarak 61. Hükûmeti kurdu.

10 Ağustos 2014 Pazar günü, Türk siyasi tarihinde ilk kez doğrudan halkın oylarıyla ve ilk turda 12. Cumhurbaşkanı seçildi.

14-2

FETÖ İHANETİ

15 Temmuz 2016 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kendilerini Yurtta Sulh Konseyi olarak tanımlayan FETÖCÜ bir grup asker tarafından askerî darbe girişimi gerçekleştirildi. Erdoğan, CNN Türk kanalında telefon ile gerçekleştirdiği görüntülü konuşmada darbecilere hiçbir şekilde imkan tanınmayacağını ifade ederek halkı darbeye tepki göstermek için sokağa çıkmaya davet etti. Çağrının ardından, Türkiye'nin birçok ilinde darbe karşıtı protesto gösterileri düzenlendi. 16 Temmuz sabahı, darbe girişimi bastırıldı ve askerler silahları ile birlikte teslim oldu.

15-4

15 Temmuz darbe girişiminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, tatil yaptığı Marmaris'teki otelden ayrılmasının ardından FETÖ/PDY mensubu 35 darbeci asker tarafından otele baskın düzenlenmiştir. 2 polisin şehit düştüğü saldırı öncesi bir süre otelde değerlendirme yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 dakikayla suikast girişiminden kurtulmuştur.

16 Nisan 2017 tarihindeki halk oylamasında kabul edilen Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanının partili olabilmesinin önünün açılmasının ardından Recep Tayyip Erdoğan, 21 Mayıs 2017 tarihinde gerçekleştirilen 3. Olağanüstü Büyük Kongrede, kurucusu olduğu AK Parti'nin Genel Başkanlığına yeniden seçildi.

16-4

24 Haziran 2018 Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde %52.59 oy oranıyla yeniden Cumhurbaşkanı seçildi.

16 Nisan 2017’de kabul edilen Anayasa değişikliği ile hayata geçirilen Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin ilk Cumhurbaşkanı olarak 9 Temmuz 2018 tarihinde yemin ederek görevine başladı. 28 Mayıs 2023 tarihinde yapılan seçimden de zaferle ayrılan Recep Tayyip Erdoğan  evli ve 4 çocuk babasıdır.

16-2

DÜNYANIN GÜNDEMİNDEKİ LİDER

Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim zaferleri, iktidar olmaktan muktedir olmaya giden mücadelesi, Ak Parti’nin kapanma davalarında olduğu gibi bürokrasi vesayeti ile mücadelesi, askeri vesayetle mücadelesi, Fetö ve PKK ile mücadelesi, TL’den altı sıfırın atılması gibi ekonomik mücadeleleri, İMF ile bağların koparılması, İsrail’e one minute çıkışında olduğu gibi Uluslar arası güçlerle mücadelesi, Türk ve İslam dünyasının duasını ve desteğini alan uygulamaları, Başörtüsü yasağının kaldırılması, Ayasofya’nın tekrar cami yapılması gibi icraatlarına her biri ayrı bir araştırma konusu olduğu için bu yazımızda yer vermedik.

12-13

17-3

EMİR SULTAN KİMDİR?

1-465

Emir Sultan Hazretleri Buhara’da doğdu Bursa’da vefat etti. Asıl adı Şemseddin Muhammed’dir. Hz. Hüseyin’in soyundan gelen bir Seyyid olduğu için “Emîr” lakabı ile anılmıştır.

Emîr Külâl lakabıyla tanınan babası Seyyid Ali, Buhara’nın tanınmış mutasavvıflarındandır.

Emîr Sultan’ın Hicri 770, Miladi 1368 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. Soyu yedinci kuşakta on ikinci imam Muhammed el-Mehdî el-Muntazar’a ulaşır.

2-416

On yedi on sekiz yaşlarında iken babası vefat eden Emir Sultan, gençliğinde baba mesleği çömlekçilik yaptıktan hacca gitmek üzere Buhara’dan ayrıldı.

Birkaç yıl Medine’de kaldıktan sonra Bağdat’a uğrayarak Âşık Çelebi’nin dedesi Seyyid Muhammed en-Nattâ’nın misafiri oldu. O’nunla birlikte Anadolu’ya geçti. Karaman, Niğde, Kütahya ve İnegöl yoluyla Bursa’ya gitti.

Kafileye yol boyunca kandil şeklindeki bir nurun rehberlik ettiği, bu nurun söndüğü yere defnedileceğinin kendisine bildirildiği rivayet edilir.

3-144

 Bursa’ya Yıldırım Bayezid zamanında geldiği bilinmektedir. 1390’lı yıllarda Bursa’dadır. Bursa’da ilk olarak Pınarbaşı’na veya Gökdere civarındaki bir mağaraya yerleştiğine dair rivayetler vardır.

İlmi ve kerametleri ile Bursa’da şöhreti kısa zamanda yayılan Emir Sultan,  giderek şehrin en çok saygı gören şahsiyetlerinden biri haline gelir. Şemseddin Muhammed olan isni, Seyyid olması sebebiyle Emîr Sultan veya Emîr Seyyid adlarıyla anılmaya, ulemâ ve meşâyih arasında da itibar görmeye başlar.

5f59eda37152d81178274182

Diyanet İslam Ansiklopedisi’nde, Emîr Sultan’ın Yıldırım Bayezid’in kızı Hundi Hatun ile evlenmesi hakkında şu rivayete yer verilmiştir: Menâkıp kitaplarına göre Hundi Hatun rüyasında gördüğü mânevî işaretler üzerine, Rumeli taraflarında seferde bulunan babasının rızâsını almadan Emîr Sultan ile evlenmiş, dönüşte durumu öğrenen padişah gazaba gelerek kızıyla damadını öldürmek üzere Süleyman Paşa maiyetinde kırk kişilik bir kuvvet göndermiş, ancak Emîr Sultan’ın kerametiyle bunlar birer “kadîd” kesilmiştir. Bursa’nın Yıldırım semtindeki Kaditler Mezarlığı’nın adının bu olaydan kaynaklandığı rivayet edilmektedir. Bunun üzerine Molla Fenârî Yıldırım’a, öldürülmesini emrettiği zatın peygamber soyundan bir kişi olduğunu, Anadolu’ya şimdiye kadar böyle değerli bir zatın ayak basmadığını, onun kayınpederi olmasının kendisi için büyük bir şeref vesilesi olduğunu, kendisini öldürmek için gönderdiği adamların bir anda kadîde dönüştüğünü belirten, kendisine bir daha tecavüz edilirse bütün şehrin helâk olacağını bildiren bir mektup göndermiştir

AW524948_19

Öte yandan Mecdî ve Belîğ, padişahın çok sevip saydığı Emîr Sultan’la kızını kendi rızâsıyla evlendirdiğini söylerler ki doğrusu da bu olmalıdır.

Molla Fenârî gibi bazı büyüklerin de yardımıyla Emîr Sultan, Yıldırım Bayezid’in Timur tarafından gönderilen elçileri öldürtmesine engel oldu. Ankara Savaşı’nın ardından Bursa’nın Timur ordusu tarafından işgali sırasında Molla Fenârî ve İbnü’l-Cezerî ile birlikte Emîr Sultan da Kütahya’da bulunan Timur’un huzuruna götürüldü. Bir süre sonra serbest bırakılarak yine Molla Fenârî ile birlikte Bursa’ya döndü.

BURSA KAR (1)

II. Murad’ın, amcası Mustafa Çelebi’ye karşı sürdürdüğü mücadelede hükümdarın yanında yer aldı. Mustafa Çelebi büyük bir kuvvetle Bursa’ya yaklaşırken padişahın Emîr Sultan’a başvurup amcasına karşı yürüttüğü mücadelede onun sözlerinden cesaret aldığı, olaydan sonra kendisine daha çok bağlandığı, huzurunda diz çöküp oturduğu rivayet edilir.

II. Murad tarafından 1422’de yapılan İstanbul kuşatmasına Emîr Sultan da katıldı.

Emîr Sultan’ın vefat tarihi hicri 833, miladi 1429 tarihidir. Emîr Sultan’ın vefat tarihi hakkında bilgi vermeyen eski kaynaklar onun Bursa’da çıkan bir veba salgınında vefat ettiğini kaydetmekle yetinirler. Cenaze namazı o sırada Bursa’da bulunan Hacı Bayrâm-ı Velî tarafından kıldırılan Emîr Sultan bugün türbesinin bulunduğu yere defnedildi.

bursa-emir-sultan-camii-avlusu

Bütün kaynaklar Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed ve II. Murad’ın Emîr Sultan’a saygı gösterdiklerini, sefere giderken onun eliyle kılıç kuşanıp duasını aldıklarını belirtir.

Kaynaklara göre; Osmanlı padişahları Emîr Sultan’ın vefatından sonra da O’na hürmet göstermeye devam etmişlerdir. Padişahlar, Bursa’ya geldiklerinde Emir Sultan türbesini mutlaka ziyaret etmişlerdir. II. Bayezid ile Yavuz Sultan Selim’in Emîr Sultan’ın sandukasının örtüsü altına girip uzun süre dua ettikleri bilinmektedir.

Emîr Sultan’ın Kübreviyye tarikatına mensup olduğunu söylemek mümkündür. Tasavvuf erbabı, şeyhin tarikat silsilesini babadan oğula intikal ettirip on iki imam kanalıyla Hz. Ali’ye ulaştırırlar.

bursa-emir-sultan-camii-tarihi-hakkinda-bilgi-nerede-mimari-ozellikleri-ici

Kaynaklarda uzun boylu, güzel yüzlü, seyrek sakallı olarak tanıtılan Emîr Sultan’ın on iki terkli taç üstüne yeşil imâme sardığı, ömrünü derin bir zühd ve takvâ içinde ibadet ve irşadla geçirdiği rivayet edilir.

Şöhreti Bursa’dan sonra Osmanlı hâkimiyeti altındaki topraklarda giderek yayılmış ve hakkında birçok menkıbe teşekkül etmiştir. Bunların en meşhuru, Bursa’da Yıldırım Bayezid tarafından Emîr Sultan’ın tavsiyesiyle yaptırılan Ulucami ile ilgili olanıdır. Bu menkıbeye göre caminin inşaatı sırasında Yıldırım Emîr Sultan’a bina hakkındaki görüşünü sormuş, Emîr Sultan da caminin dört köşesinde birer meyhâneden başka bir eksiği kalmadığını söylemiş, bu uyarı üzerine padişah içkiye tövbe etmiştir. Bazı kaynaklarda bu olayın Yıldırım Bayezid ile Somuncu Baba arasında geçtiği nakledilir.

emir-sultan-türbesi

Osmanlı ordusunun bazı seferlerine bizzat katıldığı gibi müridlerini de gazâya teşvik eden Emîr Sultan’ın öldükten sonra da asırlarca Osmanlı ordusundan himmetini esirgemediğine inanılmıştır.

Emîr Sultan’ın sağlığında Bursa’dan uzak yerlerde oturan dervişler yılda bir defa kafile halinde yola çıkarak mürşidlerini görüp duasını almaya gelirlerdi. Bu ziyaretler ölümünden sonra bir gelenek halini alarak asırlarca devam etmiştir.

IMG_0647

Bursalılar tarafından bir bereket vesilesi sayılan bu gelenek XX. yüzyılın başlarında terkedilmiştir.

Ramazan ve Kurban bayramlarının ikinci günlerinde Eşrefî şeyh ve dervişleri, Emir Sultan Türbesini ziyaret etmeye devam etmektedirler.

EMİRSULTAN

AJDA PEKKAN KİMDİR?

 1-452

Doğum tarihi : 12.Şubat.1946

Yaşı : 77

Burcu : Kova

Doğum yeri : İstanbul

Gerçek adı Ayşe… Ajda Pekkan, 12 Şubat 1946'da İstanbul'da doğdu. Babası Rıdvan Pekkan deniz binbaşısı idi. Babasının görevi dolayısıyla çocukluğu Gölcük'te, Amerikan askerlerinin ailelerinin arasında geçti.

İlkokuldan sonra İstanbul’a taşındılar. Kadıköy Ortaokulu'nu bitirdikten sonra Çamlıca Kız Lisesinde okudu. Bu yıllarda anne babası boşandı.

1963 yılında bir aile dostlarının teşvikiyle Ses dergisinin, Sinema kapak yıldızı yarışmasına katıldı. Ediz Hun'un erkekler dalında birinci, Hülya Koçyiğit'in bayanlar dalında ikinci olduğu yarışmada, birinci seçildi.

2-397

1963 yılında "Adanalı Tayfur" ile ilk kez çıktığı kamera karşısında, 1967 yılındaki son filmi olan "Harun Reşit'in Gözdesi"ne kadar baş rollerini Ayhan Işık, Cüneyt Arkın ve Tamer Yiğit gibi sanatçılarla paylaştığı 47 film çevirdi.

İlk filmi "Adanalı Tayfur"da seslendirdiği "Göz Göz Değdi Bana" şarkısı, arka yüzünde Öztürk Serengil'in seslendirdiği "Abidik Gubidik" şarkısıyla birlikte 45'lik plak olarak yayınlandı.

1965 yılında kendine ait ilk plağı olan "Her Yerde Kar Var / 17 Yaşında" piyasaya sürüldü.

1966 yılında Zeki Müren’in alt kadrosunda Maksim’le gazino hayatına başladı. Ajda, o günlerde, CHP Genel Sekreteri Kemal Satır’ın oğlu Mustafa Satır ile beraberliği 1967 yılının en çok ses getiren olaylarından biri oldu..

Sinemadan sahneye geçen Ajda Pekkan, birkaç plak denemesinden sonra 1968 yılında çıkardığı "İki Yabancı" 45'liği ile aranjman dalında onbinlerce plak satarak satış rekoru kırdı. "Dünya Dönüyor", "Saklanbaç" ve "Üç Kalp" gibi üstüste çok başarılı plaklar yaptı.

3-132

1973 yılında Avrupa´nın ünlü müzikholü ‘Olympia’da verdiği konserle dış dünyaya açıldı. Türkiye’nin mutlu azınlığı ona ´Superstar´ ünvanını verdi. 7 yıl kadar Fransa´da kaldıktan sonra ülkesine döndü.

Ajda Pekkan'ın sesi tüm ülkede keyifle dinlendiği gibi, şık giyimi, sürekli kendini yenileyen görünümü ve değişime açık tavrıyla sadece müzikte değil moda konusunda da hayranlarını sürükleyen bir sanatçı haline geldi.

Bir dost toplantısında Hürriyet Gazetesi sahibi Erol Simavi'nin "Ajda Pekkan'a Star demek yetmez, ancak Süperstar dersek yerini bulur." sözüyle birlikte önce sanat çevrelerinde, sonra hayranlarının arasında, daha sonra da tüm ülkede "Süperstar" ünvanıyla anılır oldu.

4-85

Halk konserleri, sahne çalışmaları ve konuk sanatçı olarak katıldığı uluslararası organizasyonlar ile başarısını pekiştiren Ajda Pekkan, 1979 yılında "Bambaşka Biri", "Haykıracak Nefesim" gibi şarkıların yer aldığı Süperstar serisinin ikinci albümü "Süperstar 2"de kariyerinin doruğuna çıktı.

Türkiye'yi temsil etme görevinin, eleme usulüyle belirlendiği Eurovision şarkı yarışmasına 1980 yılında atama yoluyla Ajda Pekkan seçildi. Ajda Pekkan bu yarışmada hayal kırıklığı yaratan bir derece aldı. Süperstar'ı bir hayli küstüren bu yarışmadan sonra bir süre dinlenme kararı alıp ABD'ye yerleşti. İki sene oralarda kaldı.

8-22

Sonrasında yaptığı evlilik nedeniyle aldığı müziği bırakma kararı tüm müzik

severleri üzse de, müzikten ayrı geçen günlerinde yaşadığı boşluk hissi neticesinde yeniden müziğe dönüş kararı verdiği sıralarda Ali Bars'la evliliği de sona erdi.

90'ların ortalarına kadarki 30 senelik müzikal kariyerinde hiç toplama albüm yapmayan Ajda Pekkan'ın, hayranlarını çok memnun etse de kendi rızası dışında yayınlanan "Hoş Görsen" ve "Unutulmayanlar" albümleri piyasaya çıktı.

2002 yılında vizyona giren "Şöhret Sandalı ismindeki sinema filminde Halil Ergün'le beraber başrolleri paylaştı. Pekkan, 2005 yılında Kanal D'de Superstar Show adlı bir televizyon programı yapmaya başladı.

5-57

2006 yılında çıkarttığı Cool Kadın adlı albümü MÜYAP tarafından Altın Plak ile ödüllendirilen Pekkan 2008 yılında İstanbul, Ankara ve İzmir'i kapsayan büyük bir turneye çıktı.

Ajda Pekkan 27 yaşındayken, 17 Kasım 1973 tarihinde 19 yaşındaki Coşkun Sapmaz ile Zürih’te evlendi. Bu evlilik 6 gün sürdü.

8-23

Ajda Pekkan 1979 yılı yazında İzmir Fuarı'nda Gazeteci Erol Yaraş ile nişanlandı, ancak birkaç gün sonra ayrıldı.

27 Aralık 1984 tarihinde iş adamı Ali Bars'la evlendi 6 yıl sürdü ve 1989 yılının sonunda evliliği sona erdi.

Derken 1998 yılında politika dünyasının parlayan yıldızı Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna aşkı patladı.

6-36

Bugüne kadar bıçak değmemiş yeri kalmayan ünlü sanatçı 21 kez Estetik Yaptırdı: 3 kez burnunu yaptırdı. 6 kez dudaklarına silikon enjekte ettirdi. Diz kapaklarını gerdirdi. 2 kez karın bölgesini gerdirdi. 4 kez yüzünü gerdirdi. Kaşlarını çektirdi. Göz kapaklarını kaldırttı. 2 kez kollarının alt bölgesindeki yağları aldırdı. Süperstar ayrıca 6 ayda bir yüzüne botoks enjekte ettiriyor.

9-17

ABDULBAKİ EROL KİMDİR?

Doğum tarihi: 02.Mayıs.1949

Yaşı: 74

Burcu: Boğa

Doğum yeri : Menzil Köyü, Kâhta, Adıyaman

gmzwBnhQ6vM4LrBO-636643156882310270

ABDULBAKİ EROL

Merkezi Adıyaman'da bulunan Menzil tarikatının şeyhidir.

2 Mayıs 1949 tarihinde Adıyaman'ın Kâhta ilçesinin Menzil Köyünde doğmuştur.

Babası Seyyid Abdulhakim el-Hüseyni’dir. 1972 yılında vefat eden babasından sonra abisi Seyyid Muhammed Raşid Erol şeyh olmuştur.

Abisi 22 Ekim 1993 tarihinde vefat edince Abdulbaki Erol Menzil tarikatının "şeyh"i oldu.

Peygamberimiz Hz Muhammed’in (s.a.v) 30. göbekten torunu olduğu söylenmektedir.

Köyünde, babasına ait medresede dini ilimleri öğrendi. Eğitimine Siirt'te ve Van’da devam etti. Genç yaşlarında verem hastalığı geçirdi.

Abdulbaki Erol tarikat üyeleri tarafından Gavs-ı Sani olarak görülüyor. Yani ikinci Gavs. Peki Gavs ne demek?

Peygamberimiz Hz Muhammed'i bu dünyada temsil eden alim insanlara Kutub adı veriliyor. Kutub makamının bir adım ötesinde “gavsiyet” makamı yer alır. Bu makamda olan alimlere Gavs deniyor. Arapça’da derin dalan dalgıç anlamında. Yani derin ilim sahibi alim.

Gavsiyet makamı: Bütün makamları kat etmiş, makamların sonlarına yaklaşmış, asrının en büyük söz sahibi konumuna gelmiş, insanlara manen yardım etme makamına erişmiş zatlara verilen bir unvandır. Bu özel, manevi bir makamdır. Bu makamda bulunan kimse kamil insandır.

"Kaynak: Biyografi.info"

MUHAMMED YAKUT KİMDİR?

4-57

Doğum tarihi: 1972

Yaşı: 51

Doğum yeri: Diyarbakır

Özetle Muhammed Yakut: Sosyal medyada Deliler Delisi lakabıyla yayın yapıp çok tartışılan iddialarda bulunmaktadır.

Muhammed Yakut, 1972 yılında Diyarbakır'da doğmuştur. Diyarbakırspor Kulübü eski başkanı Abdurrahman Yakut’un ve  Aceka Holding kurucularından Abdullah Bilgingüllüoğlu’nun da yeğenidir.

Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı. Ankara'da bir yağ fabrikasının da sahibidir.

2012 yılında, Kocaeli'nin Körfez ilçesindeki Denizatı Petrokimya Şirketi'nin sahibi iş adamını kaçırarak 400 bin dolarını alan çete üyelerinin başında Muhammed Yakut vardı. İş adamının kaçırılması sonrasında başlatılan operasyonda Muhammed Yakut, tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir

Cezaevi cezası sonrasında, Sosyal medya ortamlarında Deliler Delisi lakabıyla yayın yapan Muhammed Yakut, Sedat Peker gibi açıklamaları ile iktidara savaş açtı ve muhalefete malzeme üretmeye çalıştı. Seçimlerde Millet ittifakına açıktan destek verdi.

Youtube'da 'Delilerin Delisi' rumuzu ile Melih Gökçek başta olmak üzere, iktidara yakın siyasetçiler hakkında ortaya attığı dedikodu ve iftiralarla tanınmaktadır. Yakut son yayınlarında, Sedat Peker gibi Süleyman Soylu, Mehmet Ağar, Binali Yıldırım ve Hayati Yazıcı’yı hedef aldı.

Muhammet Yakut yayınlarında sürekli elinde bilgi ve belge olduğunu iddia etti. Ancak hiçbir yayıyında belge ve delil paylaşmadı.  

3-88

Video paylaşımlarında Sedat Peker'i 20 yıldan beri tanıdığını ancak maddi ve manevi bir paylaşım içinde olmadığını iddia etti.

Yayınlarında Diyarbakır şivesi ile konuştu ve “organize suç örgütü lideri” olmakla suçlanan Sedat Peker’i taklit etti. Sosyal medyada hakkında “Diyarbakırlı Sedat Peker” benzetmesi yapıldı.

Dedikodu ve iddiaları ile özellikle seçimler öncesi Sosyal meydanın gündeminde yer alan Muhammed Yakut’un sabıkası kabarık. 14 ayrı suç dosyasında kaydı bulunuyor.

Muhammed Yakut'un suç dosyasına bakalım:

1-Hakaret (12 Ekim 2022)

2-Yağma(kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma) (27 Aralık 2021)

3-Tehdit (12 Temmuz 2017)

4-Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak (26 Mart 2006)

5-Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak, yağma (31 Mayıs 2012)

6-Hakaret, şantaj, tehdit (1 Şubat 2011)

7-Kasten yaralama (30 Mayıs 2007)

8-Elektrik hırsızlığı (31 Mart 2005)

9-6136 sayılı, ateşli silahlar ve bıçaklar kanununa muhalefet (8 Şubat 2001)

10-Sahtecilik (8 Şubat 2001)

11-Yağma (1 Ocak 2000)

1-397

Muhammed Yakut’un, yayınladığı videolar sebebiyle “hakaret” ve “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlarından yakalanmasına karar verildi.

Mahkemenin bu kararı üzerine, Muhammed Yakut’un, 6 Nisan 2023 tarihinde karayolu ile Edirne Kapıkule Hudut kapısından yurtdışına kaçtığı öğrenildi. Son olarak  Almanya'da görüldü. Kendisi de yayınlarında Almanya’nın Giessen kentinde olduğunu açıkladı.

ABDULLAH ÇATLI KİMDİR?

 1-387

Doğum tarihi : 01 Haziran1956

Ölüm tarihi : 03 Kasım1996

Ölüm yaşı : 40

Doğum yeri : Nevşehir

Ölüm yeri : Susurluk, Balıkesir

5-37

ABDULLAH ÇATLI KİMDİR?

Abdullah Çatlı, 1 Haziran 1956 tarihinde Nevşehir’de doğdu.

1977 yılında Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı oldu.

25 Mayıs 1978 tarihinde Ülkücü Gençlik Derneği Genel Başkan Yardımcılığı'na seçildi. O tarihte Ülkücü Gençlik Derneği Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’dur.

Hacettepe Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Bedrettin Cömert'in 11 Temmuz 1978 tarihinde öldürülmesinin faili olarak 23 Ağustos 1978'de Sakarya ilinde yakalandı ve gözaltına alındı. Daha sonra serbest bırakıldı.

9 Ekim 1978 tarihinde Ankara Bahçelievler’de 7 TİP'linin öldürülmesi olayının planlayıcısı ve baş sorumlusu olduğu iddia edildi.

İstanbul'a yerleşerek Hasan Kurtoğlu sahte kimliğiyle yaşadı ve birçok eyleme karıştı.

Milliyet Gazetesi Başyazarı Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca'nın Maltepe Askeri Cezaevi'nden kaçırılması olayının organizasyonunda yer aldığı, Ağca'yı evinde sakladığı ileri sürüldü.

Abdullah Çatlı, 1980 yılında 12 Eylül Darbesi'nden sonraki aylarda Nevşehir Emniyet Müdürlüğü'nden sağladığı sahte pasaportla yurtdışına çıktı. Bulgaristan, Viyana ve İsviçre'de kaldı.

22 Şubat 1982'de, İsviçre'de Mehmet Saral adına düzenlenmiş pasaport ile yakalandı, ancak yine serbest bırakıldı.

13 Mayıs 1981'de Mehmet Ali Ağca tarafından gerçekleştirilen Papa II. Jean Paul suikastının planlaycıları arasında olduğu iddia edildi.

Abdullah Çatlı’nın, 1983 yılında ASALA'ya karşı yapılan 5 eylemde kullanıldığı MİT resmi belgelerinde yer aldı.

22 Ekim 1984'de Paris'te yakalandı. Üzerinde Hasan Kurtoğlu adına düzenlenmiş bir pasaport ve 450 gram eroin çıktı. Abdullah Çatlı, Fransa'da 4.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu dönemde Türkiye'nin iade talebi, Fransa tarafından reddedildi.

Çatlı, kısa bir süre sonra Fransa tarafından Uyuşturucu bulundurmak suçuyla 7 yıl ceza aldığı İsviçre'ye iade edildi. 21 Mart 1990'da Bostadel Cezaevi'nden kaçtı.

1993 yılında Türkiye'ye geldi, üzerinde taşıdığı Şahin Ekli adına düzenlenmiş pasaport ile Yeşilköy havaalanında gözaltına alındı. Ancak aynı tarihte serbest bırakıldı.

Parmak izleri yıllar sonra Ömer Lütfü Topal’ı öldüren otomatik silahlardan birinin şarjöründe de bulundu. Çatlı’nın 26 Nisan 1996’da Ömer Lütfü Topal ile aynı uçakta Kıbrıs’a gittiği ve aynı otelde kaldığı kayıtlardan ortaya çıktı.

3 Ekim 1994 tarihinde İstanbul'da yabancı plakalı kaçak durumdaki araç ile yakalandı ve Mehmet Özbey kimliğiyle çıkarıldığı savcılık tarafından yine serbest bırakıldı.

Çatlı’nın; Mehmet Özbay, Mehmet Özbey, Abdullah Çatalı, Abdullah Çaltı, Mehmet Saral, Hasan Dağarslan, Hasan Kurtoğlu ve Şahin Ekli sahte isimlerini kullandığı tespit edildi.

İnegöllü neyzen, son kıssahan Muharrem Dere'yi tanıyor musunuz? İnegöllü neyzen, son kıssahan Muharrem Dere'yi tanıyor musunuz?

Abdullah Çatlı, 1974 yılında Meral Aydoğan ile evlendi. Gökçen Çatlı ve Selcen Çatlı adlarında iki çocuğu vardır.

Tansu Çiller'in başbakanlığı döneminde PKK'nın finansörü olarak görülen işadamlarına yönelik operasyonlarda yer aldığı iddia edildi.

Abdullah Çatlı'nın, 3 Kasım 1996 tarihinde Susurluk yakınlarında meydana gelen bir trafik kazasında öldüğü açıklandı.

4-55

Aynı araçta DYP Milletvekili Sedat Bucak, polis şefi Hüseyin Kocadağ ve sevgilisi Gonca Us'un da olduğu açıklandı. Kazadan sadece Milletvekili Sedat Bucak kurtulmuştu.

Çatlı'nın üzerinden dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın imzasının bulunduğu silah taşıma belgesi ve yeşil pasaport çıktı.

5 Kasım 1996'da Nevşehir'de cenaze töreni düzenlendi, Türk bayrağına sarılı tabutu Necdet Ersan Mezarlığına defnedildi.

Bir zamanların unutulmaz TV dizisi Kurtlar Vadisi’ndeki Polat Alemdar karakterinin, Abdullah Çatlı’yı canlandırdığına dair yorumlar yapılmıştı.

Ölüp ölmediği hala tartışılıyor.

Son günlerde Eski MİT başkanı, Diş İşleri Bakanı Hakan Fidan ismiyle birlikte tekrar gündeme taşındı. İki isim arasındaki benzerlikler tartışmalara yol açmaya devam ediyor.

6-22

ABDULLAH ÇATLI ADINA YAYINLANAN KİTAPLAR:

Babam Çatlı (Gökçen Çatlı)

Reisim Çatlı (Bozkurtların Kanunu) (Ahmet Haldun Terzioğlu)

Bir Vatan İki Reis (Çınar Özkan)

Çatlı Reis (Çınar Özkan)

Reis (Çınar Özkan)

Reis Gladio'nun Türk Tetikçisi (Doğan Yurdakul, Soner Yalçın)

Derin Abiler (Necdet Pekmezci)

5-6-2 Tamam Değil Reis (Ben de Vardım) (Necdet Pekmezci)

Abdullah Çatlı Kimdir? (Hakan Türk)

Teşkilat-ı Mahsusa'dan MİT'e Susurluk Dosyası (Cemal Anadol)

X1-9

Editör: AYHAN BAYRAKTAR