Vefatının 84. yılında, onun bu savaşta oynadığı kritik rolü ve sonrasındaki yaşamını daha yakından inceleyelim.
Savaş Alanında Bir Kahraman: Seyit Onbaşı'nın Destansı Mücadelesi
Savaşın Dönüm Noktası: 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazı'nda gerçekleşen muharebede, Seyit Onbaşı'nın topçu bataryasının vinci bozulunca, Seyit Onbaşı ve silah arkadaşı Niğdeli Ali, devasa bir top mermisini sırtlayarak düşman gemisine ateş açmıştır. Bu eylemi, İtilaf Devletleri'nin güçlü donanmasına karşı kazanılan büyük bir zaferin simgesi haline gelmiştir.
Savaşın Kritik Anları
"Seyit Onbaşı'nın görevli olduğu bataryada bulunan toplar, merkez tabyası olması nedeniyle düşman donanmasının boğazın içine girmesinden sonra harekete geçecek ve atışlar yapacaktı. Bu tabyada bulunan 24'lük ve 28'lik olmak üzere iki tip top bulunuyor. 24'lük topların üçüncü bataryası Seyit Onbaşı'nın da görev yaptığı bataryadır. Bu bataryalardan 18 Mart 1915'te 47 top atılmıştır. Bunların içinde de özellikle üçüncü bataryanın kırılması sebebiyle buraya taşınacak topları, orada görevli askerler taşıyordu. Cephaneden top taşıyan askerlerden biri de Seyit Onbaşı'ydı. Seyit Onbaşı'nın taşıdığı toplardan dördüncüsü Ocean gemisini vuracak ve savaşın kaderini değiştirecektir."
"Savaşta belirli bir noktaya gittikten sonra Yunan birliklerinin olduğu bölgeden ileri gidemediği için köyüne geri dönmüştür. Tabii Seyit Onbaşı, bu hikayesini 1936 yılında kendisi anlatacaktır. Köyüne gelen bir gazeteci, Seyit Onbaşı'ya o günün nasıl yaşandığını ve o dönem cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal Paşa hakkındaki düşüncelerini sorar. Seyit Onbaşı gazeteciye 'Ben o gün fazla bir şey yapmadım. Sadece bizim bataryada bulunan topun kaması kırılmıştı. O sırada biz topları sırtımızda taşıyorduk. Ben dört defa taşıdım. Dördüncüsünde gemi vuruldu ama asıl ordularımız bu başarıyı elde etti. Özellikle de Mustafa Kemal Paşa' demiştir hatta o dönem, 1936'da boğazların rejiminin değiştirildiği bir dönemdi. Gazetecinin, 'Boğazlardan artık düşman gemileri geçemeyecek' dediğinde ise 'Mutlaka babamız Mustafa Kemal Paşa yapmıştır' cevabını vererek mütevazılığını göstermiştir. Seyit Onbaşı, tüm Türk milletinin kalbinde Türk kahramanlığının bir simgesi olarak yaşamaktadır."
Bir Kahramanın Ardındaki Hikaye
Savaş sonrası, Seyit Onbaşı, köyüne dönmüş ve ormancılık ile kömürcülük yaparak hayatını sürdürmüştür. 1936 yılında bir gazeteciyle yaptığı röportajda, savaşta yaşadıklarını ve dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk hakkındaki düşüncelerini paylaşmıştır. Mütevazılığı ve savaşın gerçek kahramanlarını ön plana çıkaran sözleriyle tanınır.
Seyit Onbaşı'nın Mirası ve Anısı
Seyit Onbaşı'nın kahramanlığı, onun soyundan gelenler tarafından da yaşatılmaktadır. Torunu Muhammet Yıkar, Havran Kocaseyit Mahallesi'ndeki Kocaseyit Müzesi ve kabri ziyaretçilerine büyük dedesinin hikayesini anlatmaktadır. Seyit Onbaşı'nın, Atatürk ile olan karşılaşmasını ve savaştan sonra yaşadığı hayatı anlatan Yıkar, bu büyük kahramanın hikayesini gelecek nesillere aktarmaktadır.
Seyit Onbaşı'nın kızının torunu Muhammet Yıkar ise Havran Kocaseyit Mahallesi'ndeki Kocaseyit Müzesi ve kabri ziyarete gelenlere bilgi verdiğini söyledi.
Yıkar, Koca Seyit'in 9 yıl askerlik yaptıktan sonra yürüyerek 13 günde köyüne döndüğünü anlatarak, "Sabah eve kimsenin girip çıkmadığını görünce hanımına seslenerek eve geliyor. Ninem 8 yaşında, kapıya çıkıyor bakıyor ki yabancı birisi. Annesine dönüp 'Ana kapıda uzun boylu saçlı sakallı biri var. Bizim köylü değil, ben ondan korktum' diyor. Hanımı geliyor kapıya, bakıyor, o bile inanamıyor, 9 yıl olmuş. 'Seyit hoş geldin ama seni biz öldün biliyorduk' demiş." ifadesini kullandı.
Yıkar, Atatürk ile Seyit Onbaşı'nın seneler sonraki karşılaşmasına ilişkin şu bilgileri verdi:
"Atatürk, açılıştan sonra nahiye müdürüne 'Bu bölgede bir Seyit Onbaşı olacaktı, benim onu görmem lazım' demiş. Seyit Onbaşı eve gelerek kendisini Atatürk'ün yanına götürecek olan askerlere kıyafetinin uygun olmadığı için gidemeyeceğini söylemiş. Daha sonra askerlerle Edremit'e giden Seyit Onbaşı'nın durumunu gören nahiye müdürü, Seyit Onbaşı'yı tıraş ettirip elini ayağını yıkattırmış.
FOTO:Savaşları'nda sırtladığı ağır top mermisini kundağa yerleştirerek zaferde büyük pay sahibi olan Seyit Onbaşı'nın üçüncü kuşaktan torunu Jandarma Astsubay Kıdemli Üstçavuş Seyit Çabuk
Sabah da kendi ceketini giydirmiş. Koca Seyit uzun boylu olduğu için de nahiye müdürünün ceketi küçük gelmiş. Kolları kısa, yakası bir araya gelmemiş. Atatürk, Seyit Onbaşı ile sohbet ederken ona 'Sen savaşın kaderini değiştirdin, buraya gelmişken sana maaş bağlayıp gideyim' demiş. Koca Seyit de 'Hayır Paşam, biz o zaman görevimizi yaptık, maaş için değil' demiş, istememiş. Sadece, odun kömürü işi yaptığı için orman askerlerinin kendisine çok karışmamasını istemiş. Atatürk de nahiye müdürüne o şekilde talimat vermiş."
Sonuç: Seyit Onbaşı, Türk tarihinde sadece Çanakkale Savaşları'nın değil, aynı zamanda Türk kahramanlığının da bir sembolü olarak anılmaktadır. O, sadece savaş meydanlarında değil, aynı zamanda mütevazı yaşamıyla da Türk halkının gönlünde özel bir yer edinmiştir.