Bursa'nın panoramik manzarasını ayaklar altına seren Tophane Parkı, sadece bir seyir terası değil, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş ruhunu ve şehrin simgesel yapılarını barındıran tarihi bir hazinedir. Peki, bu tepeden şehre gözcülük yapan Tophane Saat Kulesi ne zaman yapıldı ve hangi badireleri atlattı? Daha da önemlisi, Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin mezarı gerçekten burada mı? İlk Osmanlı başkentinde, kurucu padişahın türbesi bizlere hangi mesajları fısıldıyor? İşte tüm detayları ve tarihi gerçekleriyle Tophane'nin ve onun kutsal emanetlerinin hikayesi.

Tophane Saat Kulesi Ne Zaman Yapıldı, Kaç Kez Yıkıldı?
Bugün Tophane Parkı'nda gördüğümüz saat kulesi, aslında orijinal yapı değildir. Bursa'da bir saat kulesi inşa etme fikri ilk olarak Sultan Abdülaziz döneminde gündeme gelmiştir. Bu ilk kule, 19. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş ancak ne yazık ki 1900'lerin başında, tam olarak bilinmeyen bir tarihte yıkılmıştır.
Şehrin Valisi Reşit Mümtaz Paşa'nın girişimiyle, yıkılan kulenin yerine 2 Ağustos 1904'te yeni bir saat kulesinin temeli atılmış ve inşası 31 Ağustos 1905'te tamamlanmıştır. Ancak bu ikinci kule de şehrin siluetinde uzun süre kalamamıştır. Cumhuriyet döneminde, 1950'li yıllarda çıkarılan "imar kanunları" ve "tarihi eserlerin etrafının açılması" gibi gerekçelerle, maalesef bu tarihi kule de yıktırılmıştır.
Bursa'nın bu simgesel yapısına olan özlemi, yıllar sonra bir vefa projesiyle son buldu. Yıkılan ikinci kulenin orijinal projesine sadık kalınarak, 2006 yılında bugünkü saat kulesi inşa edildi. Yani Tophane Saat Kulesi, iki kez yıkılmış ve üçüncü kez aynı ruhla yeniden ayağa kaldırılmıştır. 33 metre yüksekliğindeki 6 katlı bu yapı, sadece zamanı göstermekle kalmaz, aynı zamanda şehrin belleğindeki kayıpları ve vefayı da simgeler.

Osman Gazi'nin Mezarı Gerçekten Orada Mı? Gümüşlü Kümbet'in Sırrı Nedir?
Bu sorunun cevabı hem evet hem de hayır. Osman Gazi'nin naaşı bugün Tophane'deki türbededir, ancak burası onun ilk defnedildiği yer değildir. Osman Gazi, 1324 (bazı kaynaklara göre 1326) yılında vefat ettiğinde, vasiyeti üzerine Söğüt'te bulunan babası Ertuğrul Gazi'nin yanına defnedilmiştir.
Bursa'nın fethi ise oğlu Orhan Gazi'ye nasip olmuştur. Orhan Gazi, babasının en büyük hayalini gerçekleştirdikten sonra, onun en önemli vasiyetlerinden birini daha yerine getirmek istemiştir. Rivayete göre Osman Gazi, Bursa'ya hakim bir tepeden gördüğü ve güneş vurduğunda parladığı için "Gümüşlü Kümbet" olarak adlandırdığı Saint Elie (veya bazı kaynaklara göre Hagios Elias) adlı Bizans manastırına gömülmeyi vasiyet etmiştir. Oğlu Orhan Gazi, bu vasiyeti yerine getirerek babasının naaşını Söğüt'ten Bursa'ya nakletmiş ve fetihten sonra camiye çevrilen bu manastırın şapelini türbeye dönüştürerek onu buraya defnetmiştir.
Yani Osman Gazi'nin mezarı, vasiyet ettiği ve "Gümüşlü Kümbet" olarak bilinen bu noktadadır. Ancak orijinal türbe, 1801'deki bir yangın ve özellikle 1855'teki büyük Bursa depreminde tamamen yıkılmıştır. Bugün gördüğümüz türbe, Sultan Abdülaziz tarafından 1863 yılında eski temeller üzerine yeniden inşa ettirilmiş olan yapıdır. Dolayısıyla, mekan doğru olsa da, türbenin mimarisi orijinal Bizans şapeli veya Orhan Gazi'nin yaptırdığı ilk türbe değildir.

İlk Başkentteki Kurucu Türbesi Ne Anlatır?
Osmanlı Devleti'nin ilk başkenti olan Bursa'da, kurucu padişah Osman Gazi'nin türbesinin bulunması, derin sembolik anlamlar taşır. Bu türbe, sadece bir mezar olmanın çok ötesinde mesajlar verir:
- Kök ve Temel Vurgusu: Kurucunun mezarının ilk başkentte olması, devletin köklerinin ve temellerinin atıldığı yeri işaret eder. İmparatorluk ne kadar büyürse büyüsün, her şeyin başladığı bu mütevazı tepenin önemini vurgular.
- Fethin Meşruiyeti: Osman Gazi'nin vasiyetiyle fethedilen bir şehrin en hakim tepesine gömülmesi, fethin sadece askeri bir zafer değil, aynı zamanda manevi bir hedef olduğunu gösterir. Bu, fethi meşrulaştıran ve kutsallaştıran bir eylemdir.
- Devletin Ebediyeti: Türbe, kurucunun şahsında devletin devamlılığını ve ebediyetini simgeler. Padişahlar fani olsa da, kurdukları devletin bu topraklarda sonsuza dek yaşayacağı mesajını verir.
- Manevi Gözcülük: Osman Gazi'nin türbesi, Tophane tepesinden adeta şehri ve mirasını manevi olarak gözetler. Bu, hem halk için bir güven ve gurur kaynağı hem de sonraki nesil yöneticiler için kurucu atalarına karşı bir sorumluluk hatırlatıcısıdır.

Sonuç olarak, Tophane'deki Osman Gazi Türbesi ve yanı başındaki Saat Kulesi, bir imparatorluğun doğuşuna, yıkılışlara ve yeniden dirilişlere tanıklık eden, Bursa'nın kalbinde atan bir çift simgedir. Biri zamanın akışını, diğeri ise o zamanın içinde kök salan ebedi ruhu temsil eder.

Tophane Neden Bu Adı Aldı?
Bursa'nın en hakim tepesinde yer alan, Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerine ev sahipliği yapan Tophane Parkı, adını doğrudan askeri bir işlevden alır. Bu ismin arkasında yatan hikaye, Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri ve sosyal geleneklerine dayanmaktadır.
Peki, buraya neden Tophane denmiş, bu ismi kim koymuş ve ne anlama geliyor? İşte tüm detaylarıyla Tophane isminin kökeni.

Tophane Ne Demektir?
"Tophane" kelimesi, iki ayrı kelimenin birleşiminden oluşur:
-
Top: Savaşlarda kullanılan, gülle atan büyük ateşli silah.
-
Hane: Farsça kökenli bir kelime olup "ev, yer, mekan, yapı" gibi anlamlara gelir.
Bu iki kelime birleştiğinde Tophane, "Top Evi" veya "Topların Bulunduğu Yer" anlamına gelir. Osmanlı döneminde bu isim, top dökümünün yapıldığı (dökümhane/fabrika), topların muhafaza edildiği (cephane/silahlık) veya top atışlarının yapıldığı askeri ve idari bölgeler için kullanılmıştır.

Bursa'daki Bu Bölgeye Neden Tophane Denmiştir?
İstanbul'daki Tophane-i Amire gibi büyük bir top döküm merkezi olmasa da, Bursa'daki bu bölgenin "Tophane" olarak anılmasının çok belirgin ve tarihi bir sebebi vardır: Top atışlarının yapıldığı yer olması.
Bursa'nın fethinden sonra stratejik bir nokta olan bu tepe, şehrin savunması ve idaresi için önemli bir rol oynamıştır. Ancak bölgeye asıl ismini veren ve halkın belleğine kazıyan en önemli gelenek, Ramazan topu atışlarıdır.
Yüzyıllar boyunca Osmanlı'dan Cumhuriyet dönemine uzanan bir gelenekle, iftar ve sahur vakitleri bu tepeden atılan top atışlarıyla tüm şehre duyurulurdu. Şehrin her yerinden duyulan bu top sesleri, bölgenin "Tophane" olarak anılmasını sağlamıştır. Günümüzde dahi bu gelenek, sembolik olarak ses bombalarıyla devam ettirilmekte ve parkta sergilenen tarihi toplar, bölgenin bu tarihi kimliğini ziyaretçilere hatırlatmaktadır. Yani Tophane, adını burada icra edilen ve şehrin sosyal hayatının bir parçası haline gelen top atışı görevinden almıştır.

Bölgenin İsmini Kim Koymuş?
Tophane isminin, belirli bir padişah veya devlet adamı tarafından tek bir emirle konulduğuna dair kesin bir tarihi kayıt bulunmamaktadır. Bu ismin, bölgenin işlevinden dolayı zamanla halk ve idareciler tarafından organik bir şekilde benimsendiği ve kullanılmaya başlandığı kabul edilir.
Bir yerin, orada icra edilen faaliyetle veya orada bulunan yapıyla anılması çok yaygın bir durumdur. Tıpkı "Demirciler Çarşısı", "Bakırcılar Çarşısı" gibi, top atışlarının yapıldığı bu stratejik tepe de halk dilinde ve resmi kayıtlarda zamanla "Tophane" olarak yerleşmiştir. Dolayısıyla bu isim, bir kişinin kararı değil, bölgenin tarihi işlevinin doğal bir sonucudur.




