İlaçlara erken başlandığında hastanın daha sonraki davranışsal ve bellek problemlerinin daha az sorunla atlatıldığını da kaydeden Prof. Dr. Ertuğrul Uzar, hastalığın evreleri hakkında şunları söyledi:
Orta evrede kişi yakınına bağlı olmaya başlar, karar vermede zorlanır. Savurgan değildir ancak savurgan olabilir, sakin biriyken agresif birine dönüşebilir. Üçüncü dönemde ise daha çok eve bağlanır. İdrarını, büyük tuvaletini kaçırmaya başlar. Daha da saldırganlaşmaya başlar, konuşmakta zorlanır, kelime bulmakta daha da zorlanır. Hastalığın etkisini azaltmada beslenmenin önemli çok önemli. Bol balık türü, zeytinyağı, sebze-meyve, baklagil ve kuruyemiş tüketenlerde Alzheimera yakalanma riski bunları yapmayanlara göre düşük. Bu Akdeniz diyetinin yanında tansiyon ve şeker hastalarına yönelik yapılan diyetlerin de koruyucu rolünün olduğu ortaya konmuştur dedi.
Alzheimer hastası olan yakınımıza yabancı bir insan gibi davranmamanın çok önemli bir nokta olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ertuğrul Uzar, kurulması gereken doğru iletişim dili konusunda ise şu önerilerde bulundu:
Kendinizi ona sık sık hatırlatmaya çalışın. Sözel olarak anlaşamıyorsanız göz teması, dokunma, elini tutma, sırtını sıvazlama, masaj yapma gibi yöntemleri kullanın. Empati kurmamız şart. Sizi tanımayabilir, sinirlenebilir, suçlayabilir. Bu durumu kişisel olarak algılamayın, hastalığından kaynaklı olduğunu düşünerek sabırlı ve hoşgörülü davranın. Yapabileceği basit işlerle uğraşmasını sağlamalıyız. Ona güvenli alanlar oluşturmalıyız. Kaybolma durumlarına karşı hastaya iletişim bilgilerinin yazılı olduğu künye, kolye benzeri aksesuarlar takabiliriz.