İnegöl’de teröre finansman operasyonu
İnegöl’de teröre finansman operasyonu
İçeriği Görüntüle

İçinde bulunduğumuz 2025 yılı, iş hayatı açısından ekonomik sıkıntıların yoğun şekilde hissedildiği bir yıl olarak geride kalıyor. Üreten firmalar açısından oldukça yorucu geçen bu süreçte, en önemli sorun yüksek enflasyon oldu.

2025 yılı için daha önce yüzde 17,52 olarak açıklanan enflasyon hedefi, revize edilen Orta Vadeli Program’da yüzde 28,5’e yükseltildi. 2026 yılı için öngörülen yüzde 9,7’lik enflasyon beklentisi ise yüzde 16 seviyesine çıkarıldı. Buna rağmen, uygulanan faiz politikalarının beklenen sonucu vermediği görülüyor. Son revizyonlara rağmen 2025 yılı enflasyonunun yüzde 31–32 bandında gerçekleşmesi bekleniyor. Hedeflerdeki sapmanın kabul edilebilir seviyede olmamasının bedelini toplum olarak birlikte ödedik.

Ekonomide artık dış ticaret, özellikle ihracat odaklı bir yol izleniyor. Ancak küresel pazarlardaki daralma, Çin etkisi, Çin ile rekabet edilemeyen maliyet yapısı ve yüksek enflasyon en büyük sorunlar olarak öne çıkıyor. 2026 yılında bu üç başlıkta somut bir ilerleme sağlanamazsa, ekonomik görünümde kayda değer bir değişim yaşanmayacağı kanaatindeyim. Bu durum, 2025’e paralel bir yılın yaşanabileceğini gösteriyor. Bu nedenle topyekûn bir enflasyonla mücadeleye ihtiyaç var. Buna rağmen ülkemizin küresel ve bölgesel pazarlardaki potansiyeli sayesinde sınırlı da olsa bir hareketlenme olabileceği umudu korunuyor.

İnegöl ölçeğinde değerlendirildiğinde, 2025 yılı üç temel sektörde ciddi sıkıntılarla geçti. Tarım ve meyvecilikte don olayları nedeniyle önemli kayıplar yaşandı. Tekstil sektöründe işten çıkarmalar ve üretimin yurt dışına kaydırılması dikkat çekerken, mobilya sektöründe ise artan maliyetler rekabet gücünü zayıflattı. 2026 yılında dış pazarlarda rekabet edebilecek yeni yöntemler geliştirilemezse, mobilya sektöründe de tekstilde yaşanana benzer bir daralma görülebilir. Ankara’dan sıkça dile getirilen teknolojik dönüşüm ise kısa sürede gerçekleşebilecek bir süreç değildir. Bu dönüşüm için en az 5 ila 10 yıllık ciddi bir altyapı ve emek gerekmektedir.

Sektörlerde iyileşme sağlanabilmesi için vatandaşların satın alma gücünün artması ve kredi maliyetlerinin düşmesi gerekiyor. Bu iki unsurun daha çok 2027 yılında gerçekleşebileceğini öngörüyorum. Bu beklentimi geçen yıl da dile getirmiştim ve halen koruyorum.

2026 yılında inşaat sektöründe özellikle küçük ölçekli projelerde hareketlilik yaşanması bekleniyor. Ekonomik daralmanın etkisiyle 1+1 ve 2+1 dairelere olan talep artıyor. İnegöl’de yapılması planlanan 4 bin sosyal konut, sektöre kısa vadede bir hareketlilik getirecek olsa da, yerel müteahhitler açısından orta ve uzun vadede pazar daralmasına yol açabileceği değerlendiriliyor.

Yeni yılda, özellikle yatırımcı ve stok konutların son kullanıcıya ulaşmasıyla birlikte konut fiyatlarının yıl ortalamasında yaklaşık yüzde 40 artmasını bekliyorum. Stokların tükenmesiyle birlikte yeni maliyetlerin fiyatlara yansıması kaçınılmaz olacaktır. Müteahhitler olarak son iki yıldır maliyetine, hatta zaman zaman zararına işler yapıldı. Bu nedenle fiyat artışlarından etkilenmek istemeyen alıcıların erken hareket etmeleri kendi menfaatlerine olacaktır.

2026 yılında İMDER olarak Alanyurt bölgesindeki kentsel dönüşüm modelleme çalışmalarını yakından takip edeceğiz. Bu süreçte iki temel noktaya odaklanıyoruz. Birincisi, kat karşılığı oranlarının sürdürülebilir seviyelerde belirlenmesi; ikincisi ise bu bölgede İnegöl dışından müteahhitlerin yer almamasıdır. İnegöl, bu dönüşümü kendi dinamikleriyle gerçekleştirebilecek bilgi ve kapasiteye sahiptir.

Yeni yılın ülkemize ve şehrimize sağlık, mutluluk ve bereket getirmesini diliyorum. Allah herkesin çarşısını, pazarını açık etsin.

Kaynak: Bülten