Doğru adam olmak,adamlık işidir..
Salih bir adam olmak öyle kolay bir iş değildir..
Sinirlendiğinde sinirine hakim olmak,
Elini ve dilini bağlamak öyle kolay değildir..
Sakin zamanlarda sakin kıyılarda yüzmek ne kadar kolaysa
Zor zamanlarda dalgalı denizlerde yüzmek de o kadar zordur..

Kisvelerin arkasına saklanıp kimlik sahibi olunmaz
Sakalın bıyığın, tüyün kılın manasını takınmadan
Gümüşten yüzükler takınmanın hiçbir anlamı olmaz..
Zühdden bahsedip günde beş öğün sofralarda bulunmak
Zahidlikten pirim yapıp basküllere sığamamakla Zahid olunmaz..
Her köşe başında, kahvehane ortamında vaizlik yaparken
Evine nasihati, sözü geçmeyen adamdan adam olmaz..
Caddede,sokakta.. çarşıda, pazarda el-alemin karısını kızını gösterip
“Böyle de giyinilmez ki, tövbe tövbe” deyip gözleriyle süzerken
Nefsinin arzuladığı bakışlarına kılıf bulurken adam,
Adamlığın dışında ne kadar kahpelik varsa adının yanına yazılmalıdır..

Cami cemaatinden sayılmak için ölümüne beş kala
Belki torpil olur diye, günü gelince teneşirde imamın gözüne aşina olabilmek için camiye gitmek,
Ve cami derneğine aylık aidat vermekle cenneti düşlemek,
Yıllarca harama haram demeyip,vur patlasın çal oynasın yaşayıp
Düşlediği cennetin sahibinin, ona Ğafur ve Afuv olduğu kadarını umup
Cennetine layık görüp,cennetine aldığını farz edip,o huşu ile namaz kılarken
Camide arka safa itilmiş, gülüşmeleri suretiyle cemaati irite eden çocuklara:
“Sus be Bak Allah yakar” demek ne kadar adamlık eder ki?
Halbuki onlara camiye geldikleri için çikolata alıp ikram etmek
Ve onların günahsız ağızlarından birkaç parça dua koparmak varken, yapılan da ne?

Birkaç Tv hocası dinleyip İslam adına ahkam kesen
Adını kimden duyduysa, okumadığı kitapları referans gösteren
“Yalandan kim ölmüş ki tarikatı”nın müridi olandan
Din adına insanları ayrıştırıp yaftalayandan
Müslümanları; “bizden” ve “bizden değil” diye bölenden
“Bizden” olanlara tüm kapıları açıp, olmayanları kovandan
Bırakın Salih adam olmayı,bunlardan insan bile olmaz..

Salih adam yalnız kaldığında da, kalabalıkta da müslümandır..
Dükkanına,işyerine gelen bayan müşterisine ne kadar nazik ve kibarsa
Evde hanımına da en az o oranda nezakette bulunan adam, adamdır..
Dışarıda yaşadığından evdekini azarlayan
Evdeki yaşadığından dışarıdakini azarlayan adam, adam değildir..

Salih adam olmak öyle kolay iş değildir..
Nefsinin ezildiği zamanda belli olur adamın hası
Kaya gibi sert olma zamanında pamuk gibi olabilen adam, adamdır.
Çocuğuna sigara içmemesini öğütlerken, yanında sigara içmeyen
Sigara almak için bakkala çocuğunu göndermeyen,
Hatta çocuğu sigarayı tanımasın diye sigarayı bırakan adam, adamdır..

Saliha kadın olmak da kolay bir iş değildir..
Eşinin her tür isteğinin tatmini olabilmek
Ona hoş görünüp, gönlünü hoş etmek..
Irzını namusunu koruyup,eşinin hakkını verebilmek
İş çıkışı eşinin “eve çekim gücü” olabilmek
Eşinin kahvehaneye,meyhaneye bağlanmasının sonuçlarını
Başka uygunsuz yerlerde vaktini geçirmesinin sebeplerini kendinde arayabilmek
Ve eşinin eve bağlılığı için kendi bağlarından kopan kadın olabilmek zor bir iştir..

Yoksa Saliha kadın; sadece örtünen,elini yüzünü gizleyen
Beş vaktine beş vakit daha ekleyen
Mukabeleden mukabeleye, hatimden hatime
Ev sohbetlerinden öteki ev sohbetlerine uçan..
Her aşura ayında aşure dağıtan, kandillerde lokma ikram eden
Tarikatına mürid toplayacağım derken yuvasını dağıtan
Kurslardaki öğrencilere yemek yetiştireceğim derken,
Akşam eve geç gelip kocasına yemek yapmaya vakti kalmayan
Akşam öğününde kocasına kahvaltılık yediren kadın mıdır Saliha kadın?

Evde kocasına süslenmeyen
Fakat haftalık kadın toplantılarının en güzeli olmak için yarışan kadının kadınlığının
Ve ahlakının Salihalık bakiyesi ne düzeydedir kim bilir?

Saliha kadın, asli görev olarak ailesini, “sorumluluk alanı”nda gören kadındır
Varı da yoğu da ailesidir onun..
Kocasının gözbebeği,gönlünün süruru olmak ona tüm cakalardan,övünmelerden üstündür..
Öyle bir kadındır ki o; kocası ameliyat çıkışı onu görse tüm acısı diner
Yüzüne bir tebessüm yerleşir,gönlü huzur bulur..
Serumun,iğnenin yapamayacağı etkiyi yapan kadındır Saliha kadın..
Hiçbir psikoloğun veremeyeceği rahatlığı kocasına verebilen kadındır Saliha kadın..
Öyle yüz bin rekat namaz kılmakla olmaz bu iş
Gece namazına kalkacağım diye erkenden yatıp erkeğini boşlamakla da olmaz bu iş..
Bu iş kadının kocasını kaçıncı derece önemli görmesiyle ilgilidir..

Belki de Saliha kadını anlatmaya Hz. Fatıma’nın yaşadığı olay yetecektir:
Rasulullah (s.a.v), Kızı Fatıma’ya Cennete ilk giren kadının kim olduğunu bilip bilmediğini sordu
Fatıma da ümitle :” Ben değil miyim? Ya Rasulullah” diye sordu
Efendimiz (a.s) “Hayır, falan yerde filan evde bir kadın var, O’dur” dedi
Fatıma annemiz belirtilen yere gitti ve evi buldu..
Kapıyı vurdu ve evden ihtiyar bir kadın sesi işitildi, kapıdakinin kim olduğunu sordu
Fatıma annemiz kendini tanıttıktan sonra, Kadın: Çok sevindiğini
Fakat kapıyı açıp kendisini içeri alamayacağını
Ancak kocasından izin alıp yarın kendisini misafir edebileceğini belirtti..
Ertesi gün Fatıma yine aynı eve yanında Hz. Hasan’ı alarak gider ve kapıyı tıklatır..
İçeriden aynı ihtiyar bir ses Fatıma’ya geldiği için çok teşekkür eder
Fakat kocasından yalnız O’nun için izin aldığını ve yanındaki çocuk için almadığını
İsterse çocuğun dışarıda kalması suretiyle kendisini misafir edebileceğini,
İstemezse yarın için kocasından izin alınca öyle misafir etmek istediğini söyler..
Hz. Fatıma olan bitene,cereyan edene şaşkın bir halde, “yarın geleceğini” beyan eder ve gider..
Ertesi gün Hz.Fatıma yanına Hz. Hüseyin’i de alıp gider..
Yine aynı durum cereyan eder.. Kadın – ihtiyar bir ses- sadece bir çocuk için kocasından izin aldığını
Ve öteki çocuğu içeri alamayacağını söyler..
Nihayet ertesi gün Hz. Fatıma iki çocuğu ile o kapıdan içeri girer
Fakat içeride yaşlı bir kadın bulunmamaktadır.. genç ve güzel bir hanımdır içeride olan..
Kadın Fatıma’yı evinde ağırlamaktan memnun ve mutludur..
Peygamber kızıdır O, Peygamber kokusu vardır Onun üzerinde..
Fatıma şaşkın bir şekilde kadına sorar.. ihtiyar bir sesle konuşmuştum ama içeride genç bir kadın var ?
Kadın der ki: kapı çalınca ağzıma taş alıp öyle konuşuyorum..
Ola ki kapıdaki erkek biridir ve konuşmamdan,sesimden etkilenir diye..
Fatıma bakıyor ki, kadın evinin halısız kısmında,toprak zeminde,
Güneşin gölgelenmediği açık tavan olan bir yerde,güneşin altında oturuyor..
Hz.Fatıma sebebini sorduğunda alacağı cevaptan çok etkilenecektir..
Çünkü, der kadın.. benim kocam çobandır..
Onun döşeği toprakken ben nasıl rahat minderlerde oturabilirim..
Ve onun gölgeleneceği bir şeyi yokken, ben nasıl gölgede durabilirim..
Hz. Fatıma cennete ilk giren kadının neden o kadın olduğunu oracıkta anlamıştı..
Torpille bu işin olmadığını da anlamıştı..

Saliha kadın olmak, önceliğine kocasını koymakla olur
Ve asli görevinin bilincinde olup gereğini yapmakla olur..

Kimse kocasına haksızlık edip Peygamberle kıyaslamasın,
şunu yapmıyorsun bunu yapmıyorsun demesin..
Hangi kıyas yapan kadın Hatice olabildi ki kocasını Peygamberle kıyaslasın..
Hiçbir adam da adamlığı cinsiyet meselesi yapmasın
Nice kadınların erkeklerden daha adam olduğu vakidir
Herkes çizgisine sahip çıksın ve kimse kimseyi boşuna kandırmasın…
Salihlik ve Salihalık makamında bulunmak duasıyla..selamlar..