Antalya’nın Döşemealtı ilçesinde buğday tarlaları yaz aylarında “halı tarlasına” dönüşüyor. Türkiye’nin dört bir yanından ve yurt dışından gelen 15 bine yakın el dokuması halı ve kilim, mikroplardan arındırılıp renk tonları oturtulmak için tarlalara seriliyor. Milyonluk değerdeki halılar, sabaha kadar hırsızlığa ve yağmura karşı nöbetle korunuyor.
Kışın buğdayla dolan tarım arazileri, yazın ise halı işletmelerinin hizmetine sunuluyor. Aralarında 50 yılı aşkın geçmişe sahip olan antika halı ve kilimler önce onarılıyor, ardından steril havuzlarda dezenfekte ediliyor. Son adımda ise halılar, renklerinin pastelleşmesi ve tonlarının oturması için 100 dönümlük tarlalarda güneşe seriliyor.
Gün doğunca çalışma, gün batınca nöbet
Her biri el emeği göz nuru olan halılar, sabah erken saatlerde seriliyor, gün boyu çevrilerek nem ve güneş dengesi sağlanıyor. Akşam saatlerinde ise güvenlik devreye giriyor. Arazinin çevresinde köpeklerle nöbet tutan görevliler, hırsızlık ve yağmur riskine karşı halıları koruyor. Nöbet sırasında yemekler römorklarda yeniyor, bazı çalışanlar ise sabaha kadar burada dinleniyor.
"Halılar değerli, biz de emanete sahip çıkıyoruz"
İşletme sahibi Hasan Topkara, İstanbul başta olmak üzere birçok ilden ve yurt dışından gelen halıların değerli olduğunu belirterek, “Kışın buğday ekiyoruz, yazın halı seriyoruz. Gündüzleri güneşte pastelleştiriyoruz. Akşam güvenlik nöbetine başlıyoruz. Şu ana kadar hırsızlık yaşanmadı ama her ihtimale karşı buradayız. Halılar bize emanet” dedi.
"Yemeğimizi de burada yiyoruz"
Nöbetlere eşiyle birlikte katılan Raziye Topkara ise “Akşamüzeri gelip yemeğimizi burada yiyoruz, çayımızı içiyoruz. Halılar çok kıymetli, biz de işimiz gereği başındayız” ifadelerini kullandı.
Antalya’nın sıcağında adeta renkten renge bürünen halı tarlası, hem görsel bir şölen sunuyor hem de el emeği ürünlerin korunarak yaşatılmasına sahne oluyor.
