Müzeyne kabilesinin "Fehm" adında bir putu vardı. "Abdufehm" ismindeki "Fehm" den maksat işte bu puttur.Arze kabilesinin "Suayr" adlı bir putu vardı. Tay kabilesinin "Fülüs" adında bir putu vardı.

Mekke'deki her vadinin bir putu bulunuyor, herkes evinde bir put bulunduruyordu. Onlardan biri yolculuğa çıkarken puta dokunup mesheder, döner dönmez ilk yaptığı iş de onu üstüne sürmek olurdu. Bazıları da onun için özel bir ev yapardı. Putu veya evi bulunmayanlar da güzel bir taş diker, sonra onun etrafinda tavaf ederdi. Buna da "ansab" (=dikili taşlar) denirdi. Onlardan biri yolculuk esnasında bir yerde konakladığında dört tane taş toplar, bunların en iyisini seçip Rabb edinirdi. Onu kurduğu ocağın üçüncü taşı olarak koyar, oradan ayrılırken de orada bırakırdı. Her konakladığı yerde böyle yapardı. Allah Rasulü (s.) Mekke'yi fethettiği gün Kabe'ye indi. Putlar Kabe'nin etrafinda dikiliydi. Rasulullah (s.) elindeki yay ile bunların yüzlerini ve gözlerini yaralıyor, "Hak geldi, batıl zail oldu! Batıl yok olmaya mahkumdur!" diyordu. Sonra putun yüzüstü yıkılıp dışari çıkarılmasını ve yakılmasını emretti56 İbn Abbas'tan (r.) şöyle rivayet edilmiştir: "Yezdegerd zamanında putlara ibadet edildi ve hak dinden çıkanlar oldu."

Mehdi b. Meymun şöyle anlattı: Ebu Reca Utaridi'yi işittim, şöyle diyordu: Biz Cahiliye döneminde taşlara ibadet ederdik. Daha iyi bir taş gördüğümüzde elimizdekini atar, onu olirduk. Taş bulamadığımızda da biraz toprak yığar, sonra bir koyun getirip üzerine süt sağar, sonra da onun etrafında tavaf ederdik.

Haccac b. Ebi Zeyneb şöyle anlattı: Ebu Osman Nehdiyi şöyle söylerken işittim: "Cahiliye döneminde bir taşa ibadet ederken "Ey yolcular! Rabbınız helak oldu. Artık kendiniz için başka bir Rabb arayın!" diye bir ses duyduk. Bunun üzerine her tepe ve çukuru gezerek bir put aramaya koyulduk. O esnada "İşte Rabbınızı bulduk!" diye bir ses duyduk. O sese doğru gittiğimizde orada bir taşla karşılaştık. Bunun üzerine o taş üzerinde koyunlar kestik."

Amr b. Anbese şöyle anlatıyor: "Ben taşa ibadet eden kim. selerdendim. Bir yerde konaklandığında hiç kimsede put yoksa herkes dört taş bulmak üzere etrafa dağılırdı. Üç tanesi Ocak için konulur, en iyisi ibadet edilecek ilah haline getirilirdi. Ba. zen henüz yola çıkmadan önce daha güzel bir taş bulunur, diğeri atılıp buna ibadet edilirdi."

Hasan b. Abdülaziz Cervi, kendisine Mekkeli bir ihtiyarın şöyle anlattığını aktardı: Süfyan b. Uyeyne'ye "Araplar taşa ve putlara nasıl ibadet etmeye başlamışlar?" diye soruldu. Şöyle cevap verdi: Taşa ibadetlerinin ana fikri "Kabe bir taştır. Herhangi bir yere bir taş dikersek o da Kabe yerine geçer!" düşüncesiydi.

Ebu Ma'şer der ki: pek çok Hindistanlı Allah'ın Rabblığını kabul ediyor. O'nun (c.) meleklerine inanıyordu. Ancak Allah'ın güzel bir sureti olduğuna, meleklerin güzel cisimler olduklarına; Allah'ın (c.) ve meleklerin gökyüzüyle perdelendiklerine de inaniyorlardı. Bu inanca binaen, kendi zihinlerindeki Allah ve melek suretlerinde putlar yaptılar; kendi zanlarınca onların meleklerle aynı surette olduklarına kanaat getirdikleri için onlara ibadet etmeye başladılar. Bazılarına da şöyle öğretildi: "Melekler, yıldızlar ve gezegenler yaratıcıya en yakın cisimlerdir. Öyleyse onlara saygı ve tazimde bulunun! İbadet edin!" Sonra da onlar bunları simgeleyen putlar yaptılar.

(Devam Edecek İNŞAALLAH!)