Hişam der ki: Kureyşlilerin Kabe'nin içinde ve etrafında putları vardı. Bunların en büyüğü Hübel'di. Bana ulaşan haberlere göre bu heykel, kırmızı akik taşından mamul, sağ eli kesik bir insan suretinde idi. Kureyşliler onu bu halde bulmuşlar, altından bir kol yapıp ona takmışlardı.

Bunu ilk koyan Huzeyme b. Müdrik b. İlyas b. Mudar idi. Bu Kabe'nin içindeydi ve önünde yedi fal oku bulunuyordu. Bunların birinde "sarih" (açık) diğerinde "mülsak" (bitişik) yazılıydı. Memnun kalmadıkları bir bebek doğduğunda Hübel'e hediyeler sunarlar, sonra bu okları atarlardı. "Açık" çıktığında bebeği ailelerine katarlar. "Bitişik" çıktığında ise öldürürlerdi.

Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüklerinde, veya bir yolculuğa veya bir işe niyetlendiklerinde gelirler, onun yanında fal oklarını atarlardı. Ebu Süfyan'ın Uhud savaşında "Yücel ey Hübel!" yani "Senin dinin yüceldi!" sözünden kastettiği Hübel işte buydu. Bunun üzerine Rasulullah (s.) sahabelere "Ona bir cevap vermeyecek misiniz?" buyurdu. Onlar "Ne diyelim?" diye sorunca, O (s.); "Allah daha yüce ve büyük deyin!" buyurdu.

Arapların bir de İsaf ve Naile'leri vardı. Bana Kelbi Ebu Salih'ten, O da Ibn Abbas'tan (r.) şöyle aktar. dı. İsaf Cürhüm kabilesinden, İsaf b. Ya'la isimli bir adam, Naile ise aynı kabileden Zeyd kızı Naile isimli bir kadındır Bunlar Yemen diyarında birbirine aşık iki kişiydi.

Hac için Mekke'ye yöneldiler. İnsanların farkına varmadığı bir anda Kabe'ye girerek zina yaptılar. Allah (c.) onları anında taşa dönüştürdü. İnsanlar Kabe'ye girdiklerinde onları o halde gördüler. Dışarı çıkarıp bir yere koydular. Huzaa ve Kureyş kabileleri ile hacca gelmiş diğer Araplar bunlara ibadet etmeye başladı.

Hişam der ki: Bunlar taşa dönüştürülünce, insanlar ibret alsın diye Kabe'nin yanına konuldular. Yıllar geçip putlara ibadet edilince bunlara da ibadet edildi. Bunlardan biri Kabe'ye bitişik diğeri ise Zemzem'in kaynadığı yerde bulunuyordu. Kureyşliler Kabe'ye bitişik olanı diğerinin yanına koydular. Kurbanlarını ve hayvanlarını onların yanında kesmeye başladılar.

Hişam der ki,Bu putlardan bir diğeri de Zülhalasa idi. Bu, beyaz çakıl taşındandı ve üzeri taç gibi işlemeliydi. Mekke ile Medine arasinda, Mekke'ye yedi gecelik mesafede Tebale denen yerde bulunuyordu. Buna da Has'am ve Büceyle kabileleri saygı gösteriyor, hediyeler sunuyordu.

Rasulullah (s.) in, Cerir'e (r.) "Beni Zülhalasa belasından kurtarır mısın?" demesi üzerine Cerir bir grup gayretli insanla oraya yönelmiş, karşı çıkan Has'am ve Bahile kabilelerini bozguna uğratmış, Zülhalasa putunu yıkıp ateşe vermişti.55 Zülhalasa bugünkü Tebale camiinin kapısının eşiğinin olduğu yerde bulunuyordu.

Devs kabilesinin de "Zülkeffeyn" adında bir putu vardı. Bunlar İslam'a girince Rasulullah (s.) Tufeyl b. Amr'ın göndererek onu yaktırdı.

Beni Haris b. Yeşkur kabilesinin "Züssera" (=servet sahibi) adında bir putu vardı.

Kuzaa, Lahm, Cüzam, Amile ve Gatefan kabilelerinin de Şam girişinde "Ukaysır" adında bir putu vardı.

(Devam Edecek İNŞAALLAH!)