Kazandık.. yedik.. içtik..

Bazen de kim bilir gasp ettik..

İşçimizin yevmiyesinden,

Sigorta priminden,

Aile yardımından,

O'nun çoluğunun çocuğunun mama parasından

Kitap defter parasından..

Bazen kim bilir çaldık..

Herşeyde güya titiz davranan bizler,

Adaleti yalnızca Adalet Saraylarına hapsettik

Hep Mahkemelerin adalet dağıtacağını zannettik..

Hiç bilmedik, belki de bildik de işimize gelmedi,bildirmedik..

Elimizin altındakilere adaletli davranmamız emredilirken

Biz hep keser gibi olduk..hep kendimize biçtik..

Sermaye bizimdir diye kapitalist rüyalarla gıdıklandık, hoşumuza gitti.

İşçimize reva gördüğümüz maaşı biz bir öğle yemeğinde çarçur ettik..

Nasıl böyle olduk biz?

Faiz oranlarını araştırdığımız kadar kul hakkına girip girmediğimizi araştırdık mı?

Şöyle işçilerimizin arasında dolaştık mı?

Memnunlar mı, istekleri nelerdir?

Aralarında eşi,çocuğu,babası,anası hasta olan,

Ölüm döşeğinde yatan var mı? Diye merak ettik mi?

Kim bilir kaç işçimiz sabaha kadar Rabbine yalvardı

"Rabbim patronuma merhamet ver, O'nun malını çoğalt ve adalet ver,

İşçi arkadaşlarımız arasındaki adaleti sağlasın,bizi boşvermesin!"diye

Kim bilir kaç işçimizin karısı her namazdan sonra Rabbine yalvarıyor

"Rabbim kocamın maaşı arttırılsın, patronuna merhamet ver!" diye..

Ve kim bilir kaç çocuk ezberledi duasını:

"Allah'ım! Babamın patronu babama çok para versin,o da bana oyuncak alsın!"

Biz ne zannediyoruz ki kendimizi!

Neyiz ki biz?

Bir uluslar arası fuara katıldık diye,

Bir lüks cipe bindik diye,

Villamız oldu, dağ evimiz pek güzel diye

Biz ne halt ettik de, ne zannediyoruz kendimizi..

Etrafımızdakilere asgari ücretten öte faydası olamayan bizler!

İşçilerimizin hakkını, bilinçsiz-dalkavuk-riyakar bir yöneticiye emanet etmiş bizler

Bu işçi hakkından hesaba çekilsek bu bile yeter..

Malımızın üzerine işçi hakkından bir zerre konsa vallahi talan olur biter eririz..

Heyhat! Faiz bile ırgalamazken maneviyatımızı, işçi hakkı ne ola ki!

Yazık! Çok yazık bize..

İddialarımız masal oldu, uykumuz derin

Tükürülse yüzümüze, ne hoş rüzgar bu, ne serin!

Derhal toparlanmalıyız...

Bir tüccarın,işadamının,patronun nasıl olması gerektiğini araştırmalıyız

Okumalıyız.. Boş siyaset konuşmalarından, faiz muhabbetlerinden..

Cip, villa gibi gösteriş böceklerinden uzak durmalıyız..

Rabbimiz bizden ne istiyor?

Efendimiz (s.a.v) bizden ne bekliyor?

Derhal araştırmalı, gayri İslami, gayri ahlaki davranışlardan uzak durmalıyız..

Çoluğumuzu çocuğumuzu da bu yönde yetiştirmeli

Ve onların da bu topraklara bir katma değerlerinin olmaları gerektiğinden bahsetmeliyiz

Ki hazırcı olmasınlar.. var olanı arttırıp, daha da ilerletsinler..

Vekalet verdiğimiz yöneticilerimizi kontrol etmeyi asla ihmal etmemeli,

İşçilerle aramızdaki bağ yıpranmamalı.. hak hukuk bizi rahat uyutmamalı..

Kendi refahımızı maksimum tutarken çalışanımıza asgari ücreti layık görmeyi uyanıklık olarak görmemeliyiz

"Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız" (Nahl, 93) ayetini unutmayalım,

Adalet için muhasebeyi bırakmamalı,zalimlerden olmayalım

"Za­limlerin hiç bir yardımcısı yoktur." ( Hac, 71.) ayetinin muhatabı olmayalım..

Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmaktadır:

"Üç kişi vardır ki kıyamet günü ben onların düşmanı olacağım.

1-)Bir şey verip hilede bulunan, 2-)hür bir kişiyi satarak değerini yiyen, 3-)bir işçi tutup ücretini ödemeyen kimseler. (İbn Mace, Ruhun, 4)

Aman diyelim Efendimize düşman olmayalım

Faiz yiyerek de Allaha savaş açmayalım..

Daha tutarlı bir yaşam süreceğimiz kutlu günleri görürüz İnşallah..

Daha mutlu,huzurlu ve sadıklardan oluruz inşallah..

Selamlar..

Tavsiye Kitap:

Asr-ı Saadette Ticaret ve Tüccar Sahabeler - Muhammed Emin YILDIRIM- Siyer Yayınları