"Musa ile otuz gece sözleştik ve ona bir on gece daha ekledik. Böylece Rabbinin belirlediği süre, kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a: "Kavmimde benim yerime geç, ıslah et ve bozguncuların yolunu tutma" dedi. (ARAF 142)

40 GECE: Bir ayrıntıya dikkat çekelim; Allah (c.c.) 40 gün buyurmuyor, 40 gece buyuruyor. Geceler ay takviminde günlerin başlangıcıdır. Resulullah Efendimiz (s.a.v) ve ashabı günlerle ilgili bilgi verirken geceleri esas alırlardı. Arap dilinde de uygulama böyledir. Nitekim biz de Ramazan ayında ve Kandil gecelerinde bu uygulamayı yerine getiriyoruz.

Güneş ile hesap yapmak, dünyalık işler içindir, ay ile hesap ise; oruç, hac ve zekat gibi ibadetler içindir. Bundan dolayı yüce Allah: "Musa ile otuz gece sözleştik" diye buyurmaktadır. Bu sözleşme dünyalık değil dine dair bir sözleşmedir.

Bakara suresinde 51. ayet-i kerimede Hz.Musa'nın, Tur dağında geçirdiği süre bütün halinde "kırk gece" diye yer alırken, bu ayet-i Kerime'de "otuz ve on gece" ifadeleri ile iki bölüm halinde yer almıştır. Alimlerimizin tespiti ile birinci bölüm için yani otuz gece hakkında; bu geceler, Hz.Musa'nın oruç vb ibadetlerle hazırlanma süreci diyebiliriz.

İLAVE 10 GECE: İkinci bölüm için yani ilave on gece için de; Tevrat'ın, Allah'ın emir ve yasaklarının Hz.Musa'ya bildirilmesi süreci diyebiliriz. En doğrusunu Allah bilir. Bu ilave edilen 10 gece, İsrailoğulları'nın da imtihanı olur.

Hz.Musa manevi bir eğitimden geçerken kavmi de bununla sınanmaktadır. 30 gece sonra geçen her gece İsrailoğulları için bir fitne olur. 40 gece olduğunda iyice nefislerinin uydurduklarına ve Şeytan'ın vesvesine kapılırlar: "30 gün sonra gelecekti, neden hala gelmedi, öldü mü yoksa belki de kaçtı?" gibi dedikodularla isyan ederler hatta Samiri'nin yaptığı buzağıya, " Musa artık gelmez. İşte Musa'nın görüşmeye gittiği Rabbi budur" diyerek taparlar.

Samiri İsraİloğulları'nı şu sözlerle kandırmıştı: "İşte Musa'nın da sizin de rabbiniz budur. Musa otuzuncu geceden sonra bunu arayıp duruyor ve Rabbinin ne olduğunu unutmuştur."

İbn Abbas, bu noktaya şu ifadelerle dikkat çeker: Musa (a.s) kavmine şöyle demişti: "Benim Rabbim kendisi İle konuşmak üzere bana otuz günlük bir süre vaad etti. Bu süre zarfında yerime Harun'u tayin ediyorum." Fakat Musa Rabbine kavuşmak üzere ayrıldığında Allah otuz güne on gün daha ilave etti. İşte İsrailoğulları'nın buzağıya tapınmak suretiyle fitneye düşmeleri Allah'ın ilave ettiği bu on gün İçerisinde olmuştu.[1]

Ze-mahşeri bu ayet-i kerimenin tefsirinde şöyle der: Rivayet edildiğine göre Hz.Musa Mısırda iken İsrailoğulları'na, Allah katından bir kitap getireceğine dair söz verdi. Firavun ve ordusu denizde boğulup, İsrailoğulları kurtulunca Hz.Musa, Allah'tan (c.c.) bu kitabı istedi. Allah (c.c.) Hz.Musa'ya, Zilkade ayında otuz gün oruç tutmasını emretti. Hz.Musa, Bu otuz günü oruçla tamamlayınca, Allah ile konuşmak için, oruç sonrası kokan ağzını temizlemek için misvak kullandı. Bunun üzerine Allah (c.c.) Hz.Musa'ya şöyle vahy etti: "Bilmiyor musun ki benim katımda oruçlunun ağız kokusu misk kokusundan daha güzeldir?" Bundan sonra Yüce Allah, Hz.Musa'ya, Zilhicce ayından on gün daha ilave oruç tutmasını emretti.[2] (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)


[1] İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkamil'l-Kur'an

[2] Ebü'l-K?sım Mahmud b. Ömer b. Muhammed el-Harizmi ez-Zemahşeri/el-Keşşaf