2019'dan 2020'ye miras kalan Covid-19'un yansımalarını hayatımızın her alanında görmek mümkün. Bu yansımaların hepsini dile getirmek kolay olmayacak onun için bir sınır çizmenin faydalı olacağını düşünüyorum. Mesleğimiz eğitimle ilgili olunca bu sınırı eğitim alanıyla sınırlandırmanın doğru olacağını ifade etmek istiyorum. 21 Eylül'den itibaren okullarda bazı sınıflarda okuyan öğrencilere yüz yüze eğitim yapılması hakkı tanındı. Bu süreç eğitimciler tarafından iyi yönetilmiş olacak ki daha sonraki bir tarihte de yine bazı sınıfların yüz yüze eğitim görmelerinin kısıtlaması kaldırıldı. Bu kısıtlamalar kaldırıldıkça velilerde, öğrencilerde, öğretmenlerde, yöneticilerde bir takım stres tepkileri ortaya çıkmaya başladı. Bu tepkiler psikolojik olduğu gibi fiziksel olarak da karşımıza çıkmakta ayrıca söyleşilerin içinde de sıkça görmek mümkün.

Öğrenci velileri Covid-19 hengamasında doğal olarak okula ziyarete geliyor, bu ziyaret gayet makul bir durum ancak söyleşi ortamı oluşunca iş biraz çığırından çıkıyor. Bu konuşmalar o kadar işi çığırından çıkarıyor ki bunu okuyucularla paylaşmamak olmaz.

"Öğretmenim selamun aleyküm" "Ve aleyküm selam"

"Öğretmenim zamanınınız var mı biraz konuşabilir miyiz?"

"Var tabi ki konuşalım, buyurun"

"Öğretmenim bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim."

"Ne demek efendim bizim görevlerimizden biri de siz değerli velilerimizi dinlemektir. Buyurun sizi dinliyorum."

"Öğretmenim ben çocuğumu bu pandemi sürecinde kendi arabamla okula getirip götürüyorum ama yine de korkuyorum."

"Hayrola neden korkuyorsun?"

"Öğretmenim, malum bazı öğrenciler servislerle okula gelip gidiyor, bu servisler başka kişileri de taşıyor, servis araçları dezenfekte yapılıyor mu?

"Beyefendi, servis araçlarımız sürekli temiz tutuluyor ve dezenfektanlarla adeta yıkanıyor, bunu biliyorum, şahitliğim de var."

"Ha öyle mi? Ben yine de korkuyorum, ya çocuğum serviste ki arkadaşlarından virüs kaparsa ne olur bizim halimiz?"

"Yok efendim sakin olun, okulumuza öğrencilerimizi alırken bütün öğrencilerimizin ateşlerini ölçüyoruz, okulun giriş kapılarında dezenfektanlar var, dokunmadan dezenfektan ile el hijyenlerini sağlıyor öğrencilerimiz. Ayrıca sınıflarda, koridorlarda wc girişlerinde dezenfektanlar var. Öğrencilerimiz istedikleri zaman dezenfektanlara ulaşabiliyor. Öğretmenlerimizde ve öğrencilerimizin hepsinde maske var, öğrencilerimizin sosyal mesafeye uymaları için gerekli uyarıcı levhalar var yine öğretmenlerimiz bu konuda öğrencilerimizi sürekli takip ediyorlar.

"Öğretmenim çocuğumun maskesi kaybolursa, kirlenirse ne yapacak? Yedek maske var mı?"

"Beyefendi sakin olun okulumuzda yeterince yedek maske var, isteyen öğrencimizin anında maskesini değiştiriyoruz.

"Öğretmenim su, sabun var mı?"

"Beyefendi hakikaten beni güldürüyorsun, efendim su sabun olmaz mı? Size sakin olun diyorum ama galiba anlatmakta zorluk çekiyorum. Şehir şebekesinin suları kesilse bile bir gün boyunca bütün öğrencilerimize yetebilecek büyüklükte su depomuz var. Anlayacağınız wc'lerde bolca su, lavabolarda bolca sabun var, bunu dert etmeyin. Bu tedbirlerin yanında başka tedbirleri de alıyoruz mesela teneffüslerde sınıfların pencerelerini açtırıyoruz, temizlik görevlileri her teneffüste sınıfları temizliyorlar. Öğretmenlerimiz ve diğer görevliler, öğrencilerimizin sosyal mesafeye dikkat etmelerini sık sık uyarıyor, bunun takibini yapıyor. Öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ve diğer görevliler maskelerini çıkarmadan teneffüste hava almalarını sağlıyoruz.

"Öğretmenim sınıflar kalabalık mı?

"Malum bu süreçte bakanlığımızın belirlediği bir takım kurallar var, biz bu kurallara azami düzeyde riayet ediyoruz, sınıflarımızı kalabalık tutmuyoruz."

"Ha öyle mi?" "Evet öyle"

Yukarıda ifade etmeye çalıştığım konuşmalar hemen hemen her gün okul yönetimleriyle öğrenci velileri arasında oluyor, bu tür konuşmalar pandemi sürecinde bireylerin zihinlerinde oluşan stres tepkilerinin yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Unutmayalım ki okullar sokaklardan daha güvenli, Allah akıl sağlığımızı korusun.