Şeytanın kontrol ettiklerinin kontrol ettiği bir zaman diliminde yaşıyoruz. Dünya'nın her yerinde; kan, gözyaşı, sömürü, terör,savaşın her türlüsü(sıcak savaş, soğuk savaş, psikolojik savaş, BİYOLOJİK SAVAŞ)yaygın olarak var.Şeytan'ın, insanoğlunun düşmanı olarak, olmasını istediği herşey var yeryüzünde.

Bu şeytani düzenin devam etmesi ve 'YENİ DÜNYA DÜZENİ' adı altında, şeytanla bağlantılı olanların kontrolünde TEK DÜNYA DEVLETİ'nin kurulması amaçlanıyor.Bu amaçlarına ulaşmak için her yola başvuruyorlar ve her geçen gün daha fazla acımasız oluyorlar.

Şeytani davranışları (uyuşturucu, kumar, içki, fitne, yalan, dedikodu, cahillik vb.) tüm dünyaya yaymak ve insanları kendi amaçlarına hizmet eden, ya da en azından onlara itiraz edemeyen SÜRÜLER haline getirmek istiyorlar. Bu amaçlarının önünde engel olabilecek olan şahıs, kurum, devlet ve din olarak kim varsa onları yok etmeye, itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.Sahip oldukları medyayı, KONTROL ETTİKLERİ DEVLETLERİ, sahip oldukları parayı, iplerini ellerinde tuttukları FİNOLARI( terör örgütleri) istedikleri yerde bu amaçla kullanıyorlar.

Nihai amaçları; DİNLERİ YOK ETMEK, DEVLETLERİ KONTROL ETMEK.Böylece tüm dünyaya egemen olmak.Batıl cephesinde durum özetle bu. Peki HAK cephesinde olanlar ne yapmalı.

Dinimiz, tarihimiz, aklımız bu durumda bize nasıl bir görev yüklüyor? 1-OKUmak 2-Bilim ve teknoloji üretip güçlü olmak, 3-Dini ve milli değerlerimize sahip çıkmak 4-Tüm Müslümanlarla ve Müslüman olmasa bile mazlum olanlarla birlik olmak şeklinde özetleyebiliriz sanırım bize düşen görevleri.

Yani her birey, Mehdi beklemek yerine, kendisi Mehdi-kurtarıcı-iyiliği yayıcı olmalıdır demek istiyorum.(Gerçek anlamda Mehdi konusunu işin uzmanı ilahiyatçılarımıza bırakıyorum, haddimi aşmamak adına)

Nice sahte mehdiler çıktı tarih boyunca ve İslam'a büyük zarar verdi, vermeye de devam ediyor. O zaman böyle bir beklentiyle hareket etmenin bir manası yok.Düşünelim: İspanya'da Endülüs İslam devleti kurulurken, Selahaddin Kudüs'e yürürken, Alparslan Malazgirt'te zafer kazanırken, Selçuklular Bizans'a ve Moğol'a direnirken, Osmanlı yüzyıllar boyu tüm Avrupa'ya karşı zaferden zafere koşarken yanlarında Mehdi mi vardı?Çanakkale'de can verenlerin, 15 Temmuz'da Batıl'ın kuklalarına meydanları dar edenlerin yanlarında Mehdi mi vardı?

Mehdi gelene kadar birşey yapmadan beklersek, Batıl'ın karşısına elimizden geldiğince dikilmezsek, Mehdi'nin safında yer alanlardan olmayı nasıl hakedeceğiz sorusu da önemli değil mi? Tarihi akış içerisinde insanın görevi, akıllı ve sorumluluk sahibi bir yaratılmış olarak;İMTİHAN için bu gezegende olduğunu unutmadan elinden geldiğince, gücü yettiğince Hakk'ın yanında, Batıl'ın karşısında yer almaktır.

1000 yıldır İslam'ın bayraktarlığını yapan bu milletin fertlerine düşen Şeytan ve avanesinin planlarını bozmak için sorumluluk almaktır.Herkes, herşey güzel olsun istiyor.Ama hep başkaları o güzel şeyleri yapsın diye beklersek, Mehdi gelecek o yapsın diye sorumluluklarımızdan kaçarsak, ve dünyayı Batıl'a teslim edersek torunlarımızın yüzüne nasıl bakarız. Yarın Rabb'in huzurunda nasıl hesap veririz?

Tembellik edip,korkup, tırsıp, sadece bugünkü rahatımızı düşünüp, ilmi bir kenara bırakıp malayani işlerle ömür tüketirsek yazık ederiz kendimize. TEDBİR BİZDEN, TAKDİR ALLAH'tandır. GAYRET BİZDEN ZAFER ALLAH'tandır. Yaşadığımız her şey imtihandır. Ve her imtihan Allah'a yaklaşmak için bir fırsattır.Önemli olan;Hak yoldan ayrılmamak, şeytani düzenin tuzaklarına düşmemek ve son aşamada İmtihan'ı kazanmaktır.Allah sizleri ve bizleri imtihanı kazananlardan eylesin.

Mehmet Arif SELİM