Eskiden bir yere gitmek istediğimizde, ne zaman muhacirlik başlayacak? Diye sorduklarında, geçici de olsa ikamet ettiğimiz yerden başka bir yere gideceğimiz tarihi söyler, o tarihte ikamet ettiğimiz yerden ayrılırdık. Kültürümüzde muhacirlik kabuk değiştirme, daha iyi şartlarda yaşam mücadelesi vermek niyetiyle yapılır. Günümüzde muhacir olmak isteğe bağlı olmaktan çok zorunlu göç etmeye dönüştü. Muhacirin yardım severi olarak karşımıza Ensar kavramı çıkmakta. Ensar Arapça bir kavram olup yardım eden anlamına gelmekte. Ülkemizhem iç hem de dış muhacir çeşidini barındırmakta.

Türkiye Cumhuriyeti, Cihan Şümul Osmanlı İmparatorluğu'nun devamı niteliğinde olduğundan bütün mazlum ve mağdur milletler ile insanlar koruyucu kalkan olarak Türkiye Cumhuriyetini seçmekteler. Bu seçimde ülkemizin jeopolitik ve stratejik yapısı da etkili olmakta.

Muhacir olmak, muhacir olarak yaşamak nasıl bir şey? Hiç muhacir insanlar ile ilgili empati kurdunuz mu? Bir insanındoğduğu ve doyduğu yeri terk etmesi; gittiği yerde ayakları üzerinde durmaya çalışabilmesi kolay bir şey mi?

Kendi isteğiyle muhacir olmayı tercih edenlerin zor şartlarla mücadele etmesini makul ve mantıklı görmek mümkün olabilir ancak zorla muhacir olmaya zorlanmak, doğduğu ve doyduğu yerden terk ettirilmesi sanırım dünyanın hiçbir yerinde kabul edilecek bir durum değil.

Ülkemiz, Balkanlardan Orta Asya' ya; Orta Asya'dan Orta Doğu'ya kadar geniş bir yelpazeden gelen muhacirlere ev sahipliği yapıyor. Muhacir olmak peki hep Müslümanların kaderi olmak zorunda mı? Hep niçin Müslümanlar muhacir oluyor? Malum ilk Müslümanlar da inançlarını gereği gibi yaşamak adına önce Habeşistan'a göç etmişlerdi.

Alfabenin öğretildiği okuma kitaplarında 'Uyu uyu, yat uyu' cümlesi vardı. Acaba bu kavram bizlere gizliden gizliye üretmeyelim, çalışmayalım, uyuyalım davranışını kazandırmaya mı yönelikti? Oysaki Ülkemizin kurucu lideri Büyük Önder Atatürk 'Türk öğün, çalış güven' diyerek bizleri muasır medeniyet seviyesine çıkarmaya çalıştı. Onun için Türkiye Cumhuriyeti, diğer Müslüman ülkelere göre daha demokratik ve daha ileri düzeyde.

Yukarıda ifade ettiğim gibi ülkemiz de çok değişik milletlerden çokça muhacir olmasına rağmen, kendisi de muhacir olan bazı insanlar Suriyeli muhacirleri eleştirmekte, bir an evlerine dönmeleri gerektiğini söylemekteler. 2011 yılında Suriye de iç savaş başladığı zaman 6 ay içinde Beşar Esatiktidarının yıkılacağını, Suriye'ye demokrasinin geleceğini söylüyorlardı. Bunu söyleyenler şu anda görevlerinde değiller ama BeşarEsat hala görevde.

Bir akşam, belgesel niteliğinde ki haberlerde, Suriye de savaş nedeniyle insanların yaşam şartlarının zorluklarının anlatıldığı bir programı izledim. İnsanlar evden öteye, çadırın bile lüks kaldığı yerlerde barınmaya çalışıyorlardı. Su yok, yiyecek yok, sağlık yok, yoklukların hakim olduğu bir hayat. Peki, bu insanların yaşam şartlarının çok daha kötü olmasından, ileri demokrasi getireceğiz diye insanları ayaklanmak için kışkırtanların suçu hiç mi yok?

Büyük Üstat Şair Necip Fazıl Kısakürek Sakarya şiirinde, bize necip bir milletin nesli olduğumuz şuurunu vermek için şöyle demiş;

................................................

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.

Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

................................................

Uyan, çalış, üret belki o zaman tarihin emperyalist gidişine perçin vurursun.