"Onlar mağaralarında üç yüzyıl ve buna ilaveten dokuz yıl kalmışlardır." (KEHF 25)

ASHAB-I KEHF: Bu Ayet-i Kerime'de 300 ve 9 sayıları geçiyor. Mağarada 309 yıl kalanlar Ashab-ı Kehf'tir. Sure, ismini de bunlardan almıştır. "Kehf' "Mağara" demektir. "Ashab-ı Kehf' ise "Mağaraya sığınanlar" anlamına gelmektedir. Sürenin gelmesinin sebebi olarak şu olay anlatılır: "Mekkeli Müşrikler, Medine'de bulunan Yahudi bilginlerine bir heyet göndermişler ve Peygamberler hakkında bilgi almak istemişlerdi. Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) haber verdiği şeyleri kendilerince sorguluyorlardı. Yahudi alimleri, Müşriklere şu aklı verirler: "Muhammed'e (s.a.v) gidin, Ashab-ı Kehfi, Zülkarneyn'i ve Ruh'un ne olduğunu sorun. Bunlara cevap verirse O Allah'tan haber vermektedir. Veremezse O yalancının biridir."

Heyet Mekke'ye dönmüş ve raporları doğrultusunda Resulullah Efendimiz'e (s.a.v) bu sorular sorulmuştu. Allah'tan bu konuda bir bilgi gelinceye kadar Resulullah Efendimiz (s.a.v) beklemiş. Mekkeli Müşrikler de Muhammed (s.a.v) cevap veremeyecek diye sevinmişler ve insanlara, Resulullah'ın aleyhinde propaganda yapmaya başlamışlardı. İşte o sırada Hz. Cebrail (a.s.) gelerek Kehf suresini bildirmiş ve sorulan soruların cevaplarını Resulullah Efendimiz'e (s.a.v) öğretmiştir.[1]

7 UYUYANLAR: Hristiyanlar ve Yahudiler, Ashab-ı Kehf hakkında yalan yanlış da olsa bir takım bilgilere sahiptiler. Bu olayla ilgili en eski kaynak Suriyeli bir Hıristiyan rahip olan Saruc'lu James'e aittir. James M.S. 452 de doğmuştur. Bu olayı geniş ayrıntılarıyla açıklayan hitabe, James tarafından M.S. 474'de kaleme alınmıştır.[2] Ashab-ı Kehf, tüm dünyada '7 uyuyanlar' diye meşhur olmuşlardır. Birçok yerde makamları olduğu gibi Türkiye'de de makamları vardır. Efes ve Tarsus bunlardandır.

Ashab-ı Kehf, Allah'a iman eden bir gurup gençtir. Bazı kitaplarda bunların isimleri: Yemliha, Mekselina, Mislena, Mernüş, Debernüş, Şazenüş ve Kefeşdadayüş olarak geçer. Köpekleri de Kıtmir'dir.[3] Bu gençlerin yaşadığı devirde, halk ve yönetim sapıklık içindedir. Rivayetlere göre; zaman Hz.İsa sonrası M.S. 250 yılları, Halk Rum, yöneticileri de Dekyanus isimli bir kraldır. Bu kral, putlara tapmayanlara işkence yapıyor ve idamla cezalandırıyordu. Ashab-ı Kehf, şehrin ileri gelenlerinin çocukları idi. Şartlar gereği imanlarını gizliyorlardı. Kralın casusları bu gençleri ihbar ettiler. Askerler bu gençleri yakalayarak Kralın huzuruna getirildiler. Kralın tehditleri karşısında; "Biz, alemlerin rabbi olan Allah'tan başkasını tanımayız. Ondan başkasına ibadet etmeyiz. İstediğini yap" dediler.

Kral, konumlarından dolayı onları hemen cezalandırmadı ve ikna yolunu tercih etti. Tekrar düşünmeleri için süre tanıdı. Gençler de bunu fırsat bilerek gizlice şehirden çıktılar ve bir mağaraya sığındılar. Bu mağarada dua ve ibadetle meşgul iken Allah (c.c.) onlara bir uyku verdi. Öyle bir uyku ki 309 sene uyudular. 309 sene sonra Allah'ın izniyle uyanarak gerçeği öğrendiler. Sonra tekrar Allah'ın bir hikmeti olarak sır oldular. Bu olay Allah'ın mucizelerindendir. Yaşatan, öldüren ve dirilten Allah'tır. (c.c.) Allah, yarattığı kulunu dilediği kadar yaşatır. Kimine 1, kimine 10, kimine 100, kimine 1000, kimine de kıyamet gününe kadar ömür verir. Kimi kullarını da felç eder, yıllarca yatağa bağlı uyutur. Dilediği zamanda kulunun canını alır ve dilediği zamanda kulunu diriltir. Allah dilediği kulunu da bu kıssada olduğu gibi 309 sene uyutur.

İLAVE 9 YIL: Ayet-i kerimede geçen ilave 9 sene, farklı yorumlara yol açmıştır. Kimine göre; Ehl-i Kitap, Ashab-ı Kehf'in 300 sene uyuduklarını biliyorlardı. Kimine göre; bu ilave, 9 sene ay takvimi ile güneş takvimi arasındaki farktır. Kimine göre de; Ashab-ı Kehf, 300 sene uyuyup uyanmışlar. Gerçek ortaya çıktıktan sonra tekrar uyuduklarında bu uykuları 9 sene sürmüştür. Böylece toplam 309 sene uyumuşlardır.

HÜLASA: Bu başlıkta almamız gereken mesajlardan biri şudur: Allah (c.c.) Ashab-ı Kehf gibi samimi kullarını korur. O günde olduğu gibi bugün de iyilerle kötüler savaş halindedir. Hak ve Batıl Mücadelesi kıyamete kadar sürecektir. Ashab-ı Kehf gibi inananlar her dönemde zulme uğramışlardır. Ancak inkar edenler ne yaparlarsa yapsınlar, hayat ve ölüm, Allah'ın kontrolü altındadır. Zafer ve kurtuluş inananların olacaktır. (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)


[1] Taberi Tefsiri/Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul

[2] Tefhimü'l-Kuran

[3] Taberi Tefsiri