"İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadırlar." (KAF 17)

Allah'ın (c.c.) sayısız melekleri vardır. Büyükler bunu şu güzel örnekle anlatırlar. Her bir yağmur tanesini bir melek indirir. Yağmur tanesini yeryüzüne indiren o meleğe bir daha sıra gelmez.

Yağmurdan yıldızlara Allah'ın meleklerinin çeşitli görevleri vardır. Ayet-i Kerime'de bize varlığı bildirilen melekler Yazıcı meleklerdir. Biz onları Kiramen Katibin ismiyle de biliyoruz. Biri sağımızda sevaplarımızı yazıyor. Diğeri solumuzda günahlarımızı yazıyor.

Bu melekleri dünyadaki yazıcılarla kıyaslamak doğru olmadığı gibi, yazma işlerini ve araçlarını bildiğimiz kalem ve kağıtla da karıştırmak doğru olmaz. İnsanoğlu Bilgisayar ve tablet gibi teknolojik aletlere sahipken Allah'ın yazıcı meleklerini haşa elinde kağıt ve kurşun kalemle tahayyül etmek yanlıştır.

O melekler öyle bir kayıt özelliğine sahiptir ki; niyetlerimizle birlikte, tüm söz ve davranışlarımızı görüntülü olarak kayda geçerler. Yani sesimiz, görüntümüz, niyetimiz, kalbimiz, her anımız ve herşeyimiz kayda geçiyor. Bu melekler bedenimizdeki kan gibi içimizde hareket ve kontrol kabiliyetine sahiptirler.

Hakikatte görmek, işitmek, bilmek ve hükmü altında tutmak için Allah'ın böyle bir kayda ihtiyacı yoktur. O'nun ilmi ve hükmü herşeyi kuşatmıştır. O herşeyi görmekte, işitmekte ve bilmektedir. O bize bizden daha yakındır. Meleklerin görev ve işlevleri, Allah'ın hikmet ve hükümlerinin gereğidir.

Mücahid şöyle der: "Allah, insanın bütün hallerini bildiği halde, delil getirip susturmak için, yaptıklarını muhafaza eden ve yazan iki melek gece, iki melek de gündüz, görevlendirmiştir. Biri sağında olup iyiliklerini, biri de solunda olup kötülüklerini yazar. İşte Yüce Allah'ın, ayetinin manası budur." Kurtubi, 17/9

Alusi de der ki: "Bundan maksat şudur: İki koruyucu zabıt meleği, onun söylediklerini yazarken. Yüce Allah, insanın durumunu, her gözetleyiciden daha iyi bilir. Burada Yüce Allah'ın, iki meleğin korumasını istemeye ihtiyacı olmadığı bildirilmektedir. Zira Yüce Allah, o iki melek­ten daha iyi bilir ve onlara gizli kalan şeylerden haberdardır. Fakat hikmet, şahitlerin bulunacağı kıyamet gününde, o iki meleğin yazmış oldukları sahifeleri göstermeleri için, yazıya geçirmiş olmalarını gerektirmektedir. Kul, Allah'ın, ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmekle birlikte, meleklerin bunları yazdığını da bilince, iyilikleri daha çok yapma, kötülüklerden de uzak durma arzusu artar." Ruhu'l-meani, 26/179

Kaf Suresi'nde ilgili Ayet-i Kerimeler mealen şöyledir: "16. Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız. 17. İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadırlar. 18. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın. 19. Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir de: İşte (ey insan) bu, senin öteden beri kaçtığın şeydir, denir."

Allah (c.c.) aklımızdan geçenleri, kalbimizden hissettiklerimizi, ve nefislerimizin arzularını bilecek bir kudrete sahip. Peki içimizden geçen kötü düşüncelerden sorumlu muyuz? Resulullah Efendimiz (s.a.v) bu konuda şöyle buyurdular: "Şüphesiz ki Allah Teala ümmetimden konuşmadıkları veya yapmadıkları sürece nefislerinin kendilerine fısıldadıklarından vazgeçmiş, onları bağışlamıştır." Buhari/rikak : 23

Hasan el-Basri Hazretlerinin şöyle dediği kayda geçmiştir: Hasan Basri ahzretleri bir sohbetinde «Sağında ve solunda onunla beraber oturan iki melek vardır.» ayetini okumuş ve şöyle demiştir: "Ey Ademoğlu senin için bir sayfa açıldı. Senin için iki şerefli melek görevlendirildi. Birisi sağında, diğeri solundadır. Sağında olanı senin iyiliklerini tesbit eder. Solundaki ise. kötülüklerini tesbit eder. Az veya çok dilediğini işle; öldüğün zaman sayfan kapatılır ve seninle beraber kabrinde boynuna konulur. Ta ki kıyamet günü sen çıkıncaya kadar. İşte o zaman şöyle buyrulur: «Her insanın işlediklerini boynuna dolarız. Ve onun için kıyamet gününde açılmış bulacağı bir kitab çıkarırız; Oku kitabım. Bugün kendi hesabın için kendi nefsin sana yeter.» (İsra, 13-14). Allah'a yemin olsun ki seni, hesaba çeken Allah Adil'dir."

İnsan yalnız değildir. Başıboş bırakılmış da değildir. Doğumundan ölümüne kadar herşey kayıt altındadır. İnsan bu bilinçle konuşmalı, bu bilinçle yaşamalı.