DÜŞÜNENLER İÇİN

1-Uykuda gözlerimiz kapalı nasıl görüyoruz? Gördüğünüz rüyanın rüya olduğunu anladığınız oldu mu hiç uykunuzda? Her şeyin imtihan olduğunu bilen insan için hayat ; rüya olduğu bilinen rüya gibidir.

2-Ne dünya aldırıyor bize ne de zaman.Yüz verilmeyen , yüz verilmedikçe de bağlanan sevgililer gibiyiz...Dünyaya ve zamana aldanıp, aldırdıkça kaybediyoruz... Sinek kanadı kadar değeri var mı sahip olduklarımızın veya sahip olmaya çalıştıklarımızın?

3-Bize görünmeden dokunan varlıkların, gözlerimizin içine bakan ruhların farkında mıyız? Görünenden çok görünmeyenden müteşekkil alem, biliyor muyuz?

RAMAZANDA KOŞUŞTURAN KADINLAR

Eskiden Ramazan ayında özellikle kadınlar arasında yeni dostluklar, arkadaşlıklar kurulurdu.

Özellikle Ramazan ayında kadınlar arasında dostlukların tesis edilmesinin sebebi şudur: Malumunuz kadınlar erkeklere nazaran Ramazan ayı konusunda daha hassastırlar. Ramazan ayı geldi mi, kadınlar mukabeleden mukabeleye, camiden camiye, sohbetten sohbete koştururlar.

Kadınlar, özellikle güzel sesli hafızların okudukları mukabeleleri dinlemek için her gün o camiden bu camiye yer değiştirirlerdi. İşte bu koşuşturmalar esnasında kadınlar birebirleriyle tanışırlar ve yeni dostlar edinirlerdi.

RASTGELE ÇALINAN KAPILAR

Eskiden güven ortamı vardı. Bu yüzden rast gale kapı çalınıp yardım istenebilirdi.

Yardım isteme konusu şudur: Eskiden ev haricinde tuvaletler olmazdı. O devirlerde umumi tuvaletler yoktu Camilerin tuvaletlerine de kadınlar girmezdi. Kadınlar bu kadar cami-cemiyet gezince sıkışırlar, ihtiyaçlarını görmek için rast gele bir kapı çalarlardı.

Devrin güven ve hayır anlayışına göre: ihtiyaç içinde olanlara kapı açıp yardımda bulunmak sevaptı. İşte bu tür yardımlaşmalar ve karşılaşmalar sonucunda kadınlar birbirleriyle tanışır ve dost olurlardı. Tekrar görüşmek için söyleşilir, adresler alınıp verilir, zamanla dostluklar kız alıp vermeye dönüşürdü.

Şimdi ki zamanda kime güvenip kapıyı açarsın ki? Tanımadığın bir insanı eve alıp ağırlayabilir misin? Büyük cesaret?.

RAMAZAN İNSANI ŞİŞMANLATIR MI, ZAYIFLATIR MI?

İftar sonrası görüştüğüm dostlarım göbeğime dikkat çekiyor. Göbek yapmışsın diyorlar. Bilmiyorlar mı ki;iftar yemeği sonrası göbekler böyle durur. Şaka bir yana Ramazan?da yemeklere dikkat etmezsek, iyi bir göbekle bayramı karşılayabiliriz.

Ramazanda şişmanladığını düşünen insan sayısı az değil. Gün boyu aç kalıyorsun. Yine de kilo alıyorsun. Bu nasıl iş? Hâlbuki birkaç kurala uyarak Ramazandan zayıflamış olarak Bayrama kavuşabiliriz.

Birinci kural: Diyet aç kalmak değildir.Ramazan; ruhun terbiyesidir. Diyet; bedenin terbiyesidir. Ramazan doğru yaşamamız içindir. Diyet: doğru beslenmemiz için?

Hem oruç tutup hem de zayıflayabiliriz. Hem ibadet, hem diyet, ne karlı iş değil mi? Ancak sırf kilo vermek için de oruç tutmak orucun ruhuna aykırı, bunu da bilmemiz gerekiyor.

İkinci kural: ?Gün boyu açtım? deyip, iftar da tıka basa yemek, sahurda da ?aman gündüz fazla açlık hissetmeyeyim? diye yine çok yemeyi hedeflemek, fazladan kilo almanın yollarını açmak demektir.

Mutlaka sahura kalkın. Ancak sahuru bir kahvaltı gibi düşünün. Sahuru kahvaltı formatında yapın. Sahur sofrasının yasaklı yemekler listesini şöyle sıralayabiliriz: kızartma, ağır hamur işleri, yüksek kalorili yiyecekler ve yağlı etler.

İftarı ise öğlen yemeği formatında yapın. Başında mutlaka su için. Yemeğe çorba ile başlayın. Ardından salata ile midenizi dengeleyin.

RAMAZAN DA CEHENNEMİN MÜŞTERİLERİ AZALIR

Efendimiz buyurdular ki; Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da bağlanır.

Bu hadisi paylaştığımda topluluktan biri sordu: Normalde cennetin kapıları kapalı mı ki, Ramazan?da açılıyor? Tabiî ki hayır? Şüphesiz cennetin kapıları sürekli açık ve inananları bekliyor. Ramazan ayında cennetin kapılarının açılmasından şunu anlamalıyız: Ramazan ayında o kadar çok bereket, hayır ve sevap işi var ki, bunlar vesilesi ile cenneti kazanma imkânı daha yüksek.

Şüphesiz cehennem kapıları da sürekli açık... İnkâr ve zülüm sahipleri için cehennem hazır. Ramazan ayında cehennem kapılarının kapalı olmasından şunu anlayabiliriz: Ramazan ayının bereketi ile günahlar azalır. İnsanlar haramlardan daha çok uzaklaşır. Böylece insanı cehenneme düşüren işler olmaz.

Şeytanın bağlanmasına gelince, oruç sebebi ile şeytan insanları fazla kandıramaz olur. Ramazan ayının fazilet ve bereketi ile adeta şeytanın eli kolu bağlanır. İnsanlara fazla zarar veremez.

Tabiri caizse Ramazan da cennetin müşterileri artar, cehennemin müşterileri azalır. İnsanlar şeytanlardan çok meleklere kulak verir. Bizim için de geçerli mi bu?

ORUÇ TUTMANIN HARAM OLDUĞU GÜNLER VAR MI?

Ramazan orucu, özel durumu olmayan tüm Müslümanlar için farzdır. Oruç Allah?ın kesin emridir. İnsan oruç tutmakla Allah?a ibadet eder ve sevap kazanmış olur.

Oruç bu derece kıymetli olmasına rağmen bazı günlerde oruç tutmak insana günah kazandırır. Allah bazı günlerde de oruç tutmayı yasaklamıştır.

Kurban Bayramının dört günü ile Ramazan Bayramının birinci günü oruç tutulmaz.. Bu günlerde oruç tutmak haramdır. Bayram günleri ikram, ziyafet ve ağırlama günleridir. Bu günlerde aç susuz kalmak ve bırakmak olmaz.

Orucun aslı budur işte: Allah?ın tut dediği günlerde oruçlu olacaksın.

KAYBETMEK NE DEMEK?
Efendimiz Buyurdular ki: Üç şey helâk edicidir:
1- Cimrilik.
2- Nefsine uymak.
3- Kendini beğenmek.
NASİHAT:
1-Helak olmak nedir? Kötü bir son? Kaybetmek te diyebilir miyiz? Helak olmak ölmek değildir aslında. Asıl helak olmak Son nefeste imansız ölmektir. Hayatta helak olmak ;kişinin sahip olduğu değerleri kaybetmesidir. En önemlisi de gerçek helak şudur : Allah?ın rızasını ve rahmetini kaybedip gazabına uğramak?
2-Kibir?Kendini beğenmek?Şeytanı şeytan yapan huy?İnsanı helak eden en tehli hastalık? ?Ben bilirim.Ben yaparım. Ben başkalarından üstünüm? sözlerinin sahibi kibirli insanlar, kendilerinden başkalarını beğenmezler, onları hor ve hakir görürler.
3-Nefis?Kontrolsüz arzu ve istekler.. İçimizde ki düşman.. Şeytanın en çok vesvese vermeye çalıştığı özelliğimizdir nefis. İnsanlar en çok nefis ve ben duygusu sebebi ile helak olurlar.
4-Allah Teala bir an bile nefsimizin eline bırakmasın bizi. Son nefeste iman nasib etsin?

GERİSİ HEP ANGARYA

? Allah?ım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirme cesareti, değiştiremeyeceğim şeylere karşı da tahammül etme kudreti ver. Fakat Allah?ım , neticeden ümitsiz olunduğu anlarda bile bana, doğruluğuna inandığım yoldan dönmeme cesareti ver.? (Amiral Chester W.Nmitz.)

HASBİHAL:

1-Yaşadığımız dünya sınırlı bir dünya can Aradığımız her şeyi burada bulamayız. Her istediğimize sahip olamayız burada. Düşeceğiz, kalkacağız ,isteklerimiz, hedeflerimiz olacak, bazı şeyler hoşumuza gitmeyecek, karşı gelip mücadele edeceğiz, değiştirmek isteyeceğiz . Bütün bunlar cesaret dolu bir can ister.

2-Bilmelisin ki hangi cesarete sahip olursan ol her şeye gücün yetmez. Bu yüzden sabırlı olmalısın can. Hayata tahammül etmelisin. Sonsuz hayatı kazanmak istiyorsan bu şart. Ne olursa olsun ümitsizlik yok. İnancını yitirmek yok. Hak?kın gösterdiği yolda yürümeye devam et. Bil ki yol O?nun, varlık O?nun, gerisi hep angarya

UFAK ŞEYLERİ DERT ETMEYİN

1-İnsanlar hakkında karar vermeden önce kendinizi o insanın yerine koyun. Diğer insanların sorunlarının, acılarının ve sıkıntılarının sizinki kadar gerçek olduğunu kabullenin. Bu duygu kalplerinizi büyük sırlara açacaktır.

2-Şu anda canınızı sıkan her ne ise ,bunun şimdi değil, bundan bir yıl sonra olduğunu hayal edin. Kendinize sorun: Bir yıl sonra bunun bir önemi olacak mı? Büyük ihtimalle bugün kafaya taktığınız şeyler bir yıl sonra umurunuzda bile olmayacaktır.

3-Mezarlıklarda, daha önce hayatta iken, nice acı ve sıkıntılar içerisinde yaşayan insanlar yatıyor. Onlar için dünyalık sıkıntıların bir anlamı var mı şimdi? Eskiden çok fazla ciddiye aldığımız birçok şeyi, şimdi hatırladığımız zaman gülüp geçmiyor muyuz? Dünyalık her şey gerçekte ufak şeydir. Çok büyütüp kafaya takmayın. Ağlatırsa Mevlam yine güldürür. Göreceksin bu da geçecek can?