Tüm dünyada dış ticaret istatistikleri iki ana kategoride yayımlanmaktadır: "Genel Ticaret Sistemi (GTS)" ve "Özel Ticaret Sistemi (ÖTS)". Genel Ticaret Sistemi'nde (GTS), Gümrük alanlarına ve serbest bölgelere giren ve çıkan mallar da dış ticaret verisinde yer almaktadır. Özel Ticaret Sistemi'nde (ÖTS) ise gümrük sınırı esas alınmaktadır. Bu tanıma göre serbest bölgeler ve gümrük antrepoları gümrük sınırı dışında yer almaktadır.

Bu bilgiyi verdikten sonra son açıklanan dış ticaret verilerine bir göz atalım. Mart ayında genel ticaret sistemine göre ihracat %17,8 azaldı, ithalat %3,1 arttı. TÜİK ile Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle oluşturulan GTS kapsamında üretilen verilere göre ihracat Mart ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre %17,8 azalarak 13 milyar 422 milyon dolar, ithalat %3,1 artarak 18 milyar 813 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Genel Ticaret Sistemine Göre Dış Ticaret Veri

Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı %94,7, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı %3,3 oldu. İmalat sanayi tarafında nitelik olarak yüksek teknoloji ürünlerinin toplam ihracat içerisindeki pay düşük kalmaktadır. Özellikle bir süredir katma değer yaratabilme anlamında altını çizdiğimiz noktalardan biri de budur. Tabi ki bunun için sadece imalat yapısından ziyade insan kaynağı ve uluslararası Pazar koşulları gibi hususlar mevzu bahis olmaktadır. Bu kaynak tarafında önemli olmakla birlikte esas altını çizmek istediğim konu ara mallarının ithalat içerisindeki payıdır.

REPORT THİS ADDış Ticaret Ara MallarTabloda incelediğimizde %75,3 oranında toplam ithalat içerisinde payı olan ara mallarının ne anlama geldiğini uzunca bir süredir öğrenmiş bulunmaktayız. İmalat sanayimizin gelişmesi beraberinde üretimin ithalata bağımlı olmasından ötürü cari dengeyi bozmaktadır. Bunun çözümü tarafında 2 husus vardır. Birincisi koşulları uygun olan ara mallarının ülkemizde üretmek, ikincisi ise üretimde kullanılan ara mallarını katma değerli ürün haline getirip satmak. Bugün kaynak tarafını incelediğimiz için nasılını daha önceki yazılarımda paylaştığım gibi önümüzdeki süreçte de paylaşacağım.

Dış Ticaret İhracat Yapısı

Kaynak yapısı tarafında üretim için bu dengeler yaratılamadığında cari denge tarafında açık oluşmakta ve bunun dış ya da iç kaynak ile finanse edilmesi gerekmektedir. Geçtiğimiz hafta özel sektör borcunu anlatmıştım ki ithalat ödemelerini de kapsamaktadır. Cari denge açısından ele aldığımızda tarafımızda oluşan açığın finanse edilmesi için kaynak yaratılması gerekmektedir.

Bir diğer taraftan ihracat ve ithalatlarımızda ülke yapılarını incelediğimizde yaklaşık %30 payı son dönemde COVİD19'dan etkilenen ülkeler olduğunu görebiliriz. Her ne kadar normalleşme sürecine girilmiş olsa da sonrası için ihracatımızın yapısal süreçlerinin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Dünya'daki tüketimin %80'in tüketen ülkeler ABD ve AB ülkeleridir. Dolayısıyla üretim ve uluslararası kaynak açısından ne kadar önemli olduğunu görebiliriz.

Dış Ticaret Ülkeler

Tüm bu gelişmeler ihracat gelirleri, turizm gelirleri ve kısa vadeli borçlar açısından finansal piyasalar açısından kaynak yapısını etkilemektedir. Yabancı para girdisinin düşmesi ve kriz ortamında hakim paraya olan talep dolayısıyla Dolar ve Euro tarafında kırılganlıklar yaşanmaktadır. İşte bu noktada BDDK bankalar tarafında likiditeyi etkin kullanmak, yabancı para talebini kontrol etmek ve iç borçlanma için kaynak yaratmak için yeni bir finansal enstrüman geliştirdi. Aktif rasyosu olarak göreceğimizi bankaların bilançolarındaki aktif varlıklarının likidite edilmesi ile ilgili bir finansal rasyodur. Formülasyonunu da paylaştığı finansal enstrüman ile bankaların mevduatları krediye dönüştürme oranını arttırmak ve Merkez Bankası tarafı ile borçlanma alanını genişletmeyi hedeflemektedir. Dolayısıyla gelinen noktada ana amaç oluşan Cari Dengedeki açığın ve harcamaların finansmanının sağlanabilmesidir.

REPORT THİS AD

Aktif Rasyosu Formül

Tabi burada önemli olan kısa vadeli süreçten ziyade uzun vadeli ve yapısal süreçleri dizayn edebilmektir. Çünkü özel sektör temsilcisi olan Türk ve Yabancı bankalar ki son dönemde birçoğu yabancı kaynaklıdır,Eğer güven anlamında piyasada eksiklik hissederse bilançolarında küçülmeye gidecek ve aktif rasyosunu bu şekilde tutturacaktır. Peki böyle olunca ne olacak?

Örneğin %80 aktif rasyosunu tutturmak için pay (krediler ve diğer) tarafında büyümek istemeyen bankalar payda tarafında küçülmeye gidecekler ve birkaç gün önce olduğu gibi mevduat faizi tarafında düşüşe gideceklerdir. Hal böyle olunca kredi için kaynak yaratabilmek adına mevduat kalemi küçülecek ve likidite düşecektir. Bunu engellemek adına risk algısı ile birlikte bankaların zorunlu karşılıkları tarafında da düzenlemeye ihtiyaç olmaktadır.

Son tahlilde zor bir süreçten geçen ülkemiz ve Dünya ekonomisi için bundan sonraki süreç geçmişteki gibi olmayacaktır. Dolayısıyla yapısal olarak her anlamda değişikliklerin yapılabilmesi ülkemizin lider ülke olma yolunda olmazsa olmazıdır. Böylece çok fazla avantajı olan ülkemiz kaynak girişleri ile rahatlayacak ve ciddi büyüme hamlesi yakalayacaktır.