Yazmak, özgür düşüncenin yazıya dökülmüş hali. Yazar düşüncelerini yazarak eserini hizmet sektörünün emrine veriyor. Hizmet sektörü yazarın düşüncelerinden yola çıkarak toplum için bir katma değer ortaya çıkarmaya çalışır. Bu katma değer hem maddi hem de manevi düzeyde olabilir. Yazarın eserleri bireysel ve toplumsal değişimin güdüleyicisi olabilmeli. Eserler beyinlerde değişimin izdüşümünü oluşturabilmelidir.

Okumanın öğretisi hizmet sektörüne ve üretim sektörüne dönük olur ise yazılmışlar amacını gerçekleştirmiş olur. Yazıyorum, duygularımı, düşüncelerimi paylaşıyorum. Bu beni insani olarak huzura kavuşturuyor. Her yazı insanlara huzur verir mi? Bu bireylerin yazdıklarının içeriğine, amacına göre değişiklik gösterebiliyor.

Yazmayı bir öğreti aracı olarak kullanma taraftarıyım. Yazmak hakikaten özgürlüğü ifade ettiğinden istediğiniz her şeyi yazabilirsiniz. Yazan, yazdığı eserinin sonuçlarını irdeleyerek yazılarını toplumun hizmetine sunabilmelidir.

Yazar, yazmaya başlamadan önce bir plan çerçevesinde yazacaklarını tasarlamalı, amacını belirlemeli, elde edeceği ürünün kişisel ve toplumsal getirilerini bir mizan içinde değerlendirmeli, eserini yazmalı ve ortaya çıkarmalı.

Yazıyorum, okuyorum, irdeliyorum, öğreniyorum, değerlendiriyorum ve uyguluyorum. Okuduğum bazı yazıların amaçlarını yakalamakta zorlanıyorum. Yazar, yazdıklarıyla hem toplumsal hem de bireysel sorumluluklarını yerine getirmeli. Ben yazarım, özgürüm, her istediğim şeyi yazarım zihniyetinden uzak durmalı ve kendi kendine otokontrol sistemini geliştirebilmelidir. Yazdıklarının bireysel ve toplumsal bir fayda getirisi olabilmelidir.

Zamanın birinde 1 metre uzaklıktan iğne deliğinden ipi geçiren bir hokkabaz varmış. Bu hokkabazın becerisi bütün ülke sathına yayılmış. Hikaye bu ya hokkabazın yaptıkları padişahın kulağına kadar gitmiş. Padişah haber salmış hokkabaz huzuruna gelmiş. Sormuş hokkabaza "1 metre uzaklıktan iğne deliğinden ipi geçirdiğini söylüyorlar doğru mudur?"

"Doğrudur efendim."

"Yap o halde görelim."

Hokkabaz iğneyi 1 metre uzaklığa koyar ve iğne deliğinden bir çırpıda ipi geçirir.

Padişah vezirine söyler "Bu adama 1 kese altın verin, sonra da falakaya yatırın 100 sopa atın."

Vezir bu işe şaşırır, bütün cesaretini toplar "Padişahım, 1 kese altını anladık da 100 sopa neyin nesi?"

"1 Kese altın mahareti için, 100 sopa maharetini insanların hayrına kullanmadığı için."

Her insan yazabilir, kalemini güçlü kullanabilir, yazdıklarını ve yazacaklarını akıl süzgecinden geçirerek, insanların çıkmaz sokaklarda cebelleşmesine sebep olmamalıdır.