Futbol ciddiyet isteyen bir oyun. İlk düdükten son düdüğe kadar; gol attıktan önce, sonra, uzatmasına kadar aynı ciddiyetle oynayacaksın.
Rakip ilk sıradaymış, son sıradaymış, gençmiş, yaşlıymış seni ilgilendirmez. Sen her rakibe aynı ciddiyetinle oynarsın, gerekirse hakemi de yenersin.
İnegölspor, 17.sırada yer alan Başkent Akademi ile oynuyor. Rakibin durumu, iç sahada oynamanın verdiği rahatlık ile maça başlıyoruz.
Golü de buluyoruz. Her şey galibiyet adına müsait. Ancak, gol sonrası ritm bozukluğu başlıyor sanki.
Biz nasılsa yeneriz, nasılsa bu takım bize gol atamaz derken; kaçırdığımız 3 net gol pozisyonu diyor ki 'İnegölsporlu oyuncular aklınızı başınıza alın, bu maç gidiyor'.
Aynen bunu yaşadık. O ciddiyetsizlik, pahalıya mal oldu. Oysa Murat Yoldaş, Körfez FK kazalarını 2 kez yaşamıştı. O maçlardaki kayıplar bizi Play-Off'tan etmişti.
Rakip ikinci yarı oyuncu değişiklikleri ile bambaşka bir hüviyete bürünürken biz onları izlemekle yetindik.
Oyuna aldığı almadığı, oyundan aldıkları, almadıklarına kadar bu maçın sorumluluğunu üstüne alması gereken Murat Hoca, suçluyu buluverdi: Hakem
Hakem ne yaptı? Golümüzü mü vermedi? Penaltımızı mı yedi? Kırmızı vermesi gerekirken es mi geçti? Rakibin golünde ofsayt, faul, el mi vardı da biz görmedik?
Ne yaptı hakem Allah aşkına? 90 dakika maçı izledik. Sen oyuncu değişliklerinde çok mu doğruydun da hakem yanlıştı Murat Hoca?
Neredeyse 1 yıldır top oynamayan Raif'i kurtarıcı olarak oyuna alırken; hakem ne yapıyorsun demedi diye suçlu olabilir mi acaba?
Bu maçın maç sonu açıklaması hakem olamaz. Bu benim sorumluluğumda kaybedilen anlamsız 2 puandır dersin olur biter.
İnegölspor yönetimi para bulmak için çalmadık kapı bırakmazken; futbolcuların birikmiş alacakları ödenmişken; o oyuncular sahada yürüyerek top oynamayacak.
Ona da sen müdahale edeceksin Murat Hoca.
Bir sözüm de yardımcı hocaya. İsmini bilmiyorum ancak her pozisyonda 4.hakeme gitmek orta hakemle dalaşmak nedir?
Bu gereksiz hareketler takıma zarar mı veriyor, yarar mı?
Bunu da iyi düşünmek lazım.
