Bir ülkenin, bir milletin, yok edilmesi için illa da o ülkenin üzerine atom bombası ile silahlı güçlerle saldırmanız gerekmiyor, atom bombasından daha etkili daha yok edici bir silah var o da eğitim.

Eğitim bir milletin bağımsızlık ruhunun canlanmasını sağlayan paradigmalar manzumesinden oluşursa o milleti ayakta tutunabilir. Eğitim hakkın hukukun, adaletin, demokrasinin, üretimin, toplum içinde yaygınlaşmasını, bütün fertler tarafından benimsenmesini sağlayabilirse misyonunu tamamlamış olur.

Eğitimin yenileşme, değişim, dönüşüm, yeni durumlara uyum sağlama, çağdaş muasır medeniyet vizyonu,eğitim programlarının içinden çekilip alınırsa işte olabilecekleri aklımın ucundan bile geçirmek istemiyorum.

Görevini yapmayan öğretmenlerin elinde, öğrencilerin kendilerini geliştirmesine fırsatlar verilmeyeceğinden ülkenin ihtiyaç duyduğu insan kaynağı yetişmemiş olur. Bura da esas olan insan kaynağı öğretmen. Toplumumuzda maalesef hiçbir şey olamazsan öğretmen ol, mantığı hakim ve bu ülkenin geleceğini ipotek altına alıyor diye bir önerme kurulsa yanlış olmayacaktır. Öğretmen donanımlı, toplum içinde farklı bir konumda olmalı, çok zorunluluklar olmadıkça işine müdahaleler edilmemeli, sınıf içinde daha bağımsız olabilmeli. Öğretmen, öğrenmenin tam olması için çaba sarf etmeli, bütün varlığıyla mücadele etmeli.

Ülkeyi yok edecekseniz, eğitimi boş verin, öğrencilerin notlarını şişirin, onların kopya çekmesine izin verin, davranışlarını kontrol etmeleri için müdahale etmeyin. Eğitim ortamlarına istedikleri zaman girip çıksınlar, onlara sorumluluk duygusu vermek için gerekli müdahaleleri yapmayın. İşte o zaman neler olur?Eğer kaliteli ve etkili bir eğitimi ülkenin elinden alırsanız olabilecekleri hep birlikte irdeleyelim, analizini yapalım.

Kendini yeni gelişmelere göre yenilemeyen doktorun elinde hastalar ölür,Kendini geliştiremeyen din adamlarının elinde, bağnaz bir topluluk oluşur,

Kendini yeni teknolojilerle donatmayan mühendislerin yaptıkları binalar çöker, millet enkaz altında kalır. Yeni teknolojilerin gelişimine katkı olmayınca, teknolojik değişim ve yenileşme olmayınca ülkenin, başka ülkelerle rekabet etme gücü yok olur.

Jeoloji mühendisleri ve ziraat mühendisleri görevlerini gereğince yapmayacaklarından tarım arazilerinin üzerine gökdelenlerin kurulmasına izin verilir, gıda üretiminde kendi kendine yeten bir ülke olarak gurur duyarken, dışarıdan tarım ürünlerini ithal eder, başkasının eline bakar hale gelir.

Vicdan mı, cüzdan mı diyen adalet çalışanları türer, cüzdanları onların ilahları olur. Adaletin olmadığı yerde de kaotik ortamın olması kaçınılmaz olur. İlerlemenin, gelişmenin sözde kaldığı vizyonsuz güruh ile iç içe yaşamak zorunda kalınır.

İşten anamayan ekonomistlerin eline ekonomiyi teslim ederseniz, tüyü bitmemiş yetimin hakkı har vurulup harman savrulur, veren el iken dilenen el olursun.

Ülkemizde eğitime verilen değeri test etmek çok kolay, sonuçlarını hemen öğrenebiliorsunuz ve sonuçlara şaşırıp kalıyorsunuz. Sen müneccim başı mısın ülkemizin eğitime verdiği değeri hemen sonuçlandırıyorsun? Söyleyenleri duyar gibiyi. Bunu test etmenin müneccim olmak ile bir ilgisi yok. Buyurun siz de yapın.

Yemek fotoğraflarının tap yaptığı, boş sözlerin tap yaptığı, işe yaramayan magazin haberlerinin tap yaptığı bir ortamda eğitim ile ilgili bir haber yaptığınızda veya bir fotoğraf yayınladığınızda, yorum ve beğeni sayısı tap yapıyorsa, eğitime verilen değer ortaya çıkar. Eğitim ile ilgili haber ve fotoğrafların tap yaptığını söylemek isterdim ama maalesef beğeni bir elin parmak sayılarını geçmiyor.

Sahi böyle bir ortamda ülkeyi yok etmek isteyenlerin eline atom bombası vermeye gerek var mı?