İLK KATİL: K.Kerim'de insanın yaratılışı anlatılırken; melekler, insanoğlunun yeryüzünde fesat çıkarıp kan dökeceğini söylerler.[1] Meleklerin bu konudaki tahminleri, Kabil'in Habil'e kin besleyip cinayet işlemesi ile gerçekleşir. Bu yeryüzünde dökülen ilk kandır.Resulullah Efendimiz (s.a.v) bu konuda buyurdular ki: "Bir kişi haksız yere öldürülürse, mutlaka onun kanından bir miktarı Kabil'in üzerine olur. Çünkü öldürmeyi ilk başlatan odur."[2]

Resulullah Efendimiz (s.a.v): "İki Müslüman silahları ile yüzyüze gelip vuruşurlarsa, öldüren de, öldürülen de cehennemdedir." Buyurdular. Ashab-ı Kiram sordu: "Ey Allah'ın elçisi! Katilin cezasını anladık, ya öldürülen kişinin vebalı ne?" Resulullah Efendimiz (s.a.v) cevap verdi: "Çünkü o da arkadaşını öldürmeyi istemişti."[3]

Kabil öldürmeye niyet etti ve öldürdü. Hem niyet hem fiiliyle helak oldu. Habil ise "Sen beni öldürmek için elini uzatsan bile, yemin olsun ben seni öldürmek için elimi kaldırmayacağım. Ben, herşeyin sahibi olan Allah'tan korkarım."[4] dedi, şehit oldu ve kazandı.

Bazı tefsirler şu ayet-i kerimenin Habil ve Kabil ile de ilgili olduğunu söylerler: "Biz emaneti göklere, yere ve dağlara arzettik; onu yüklenmekten kaçındılar, sorumluluğundan korktular; fakat onu insan yüklendi; çünkü o çok zalim, çok cahildir"[5] Yorumlara göre; kardeş kardeşe emanet edilmiştir. Can cana emanettir. Göklerin, yer ve dağların kabul etmediği can emanetini, insan kabul etmiştir. Habil emanetin hakkını verdi. Kabil ise bu emanete ilk ihanet eden zalim oldu.[6]

Maide Suresi'nde (27-31.Ayetler) , Hz.Adem'in iki oğlunun hikayesi geçtikten sonra şu ayet-i kerime yer alır: " Kim, kısas veya yeryüzünde bozgunculuk yapma cezası dışında, bir cana kıyarsa, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim de bir canı kurtarırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur."[7]

HÜLASA: Bu hikayede biz insanların alacağı pay şudur: Habil olmayı mı seçeceğiz, yoksa Kabil olmayı mı? Öldürmeyi mi seçeceğiz, yaşatmayı mı? Habil soyundan mıyız, yoksa Kabil mi? Mesele kardeşten yana olmak değil, mesele Habil'den yana olmaktır.Sen kavgaya taraf olma Can! Habil olmayı seç. Barışa ve sevgiye taraf ol. Ancak Habil olman zulme göz yummak anlamına gelmesin. Bir zalimin, mazluma saldırdığını görürsen, mazluma sahip çıkmayı ihmal etme. Kabil'e engel ol. Habil'i koru. Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) buyurduğu gibi; "Zalimin zulmüne elinle ve dilinle engel olmaya çalış." Buna da gücün yetmezse; imanın en zayıf reaksiyonu olsa da zalime kalbinle buğzet.[8]

MAİDE SURESİNDE HABİL VE KABİL KISSASI: "Onlara, Adem'in iki oğlunun gerçek hikayesini anlat. O ikisi Allah'a birer kurban sunmuşlardı. Birinin kurbanı kabul edilmiş, diğerinin kurbanı kabul edilmemişti. Bunun üzerine kurbanı kabul edilmeyen Kabil, kardeşi Habil'e demişti ki: "Yemin olsun, seni öldüreceğim" Habil de demişti ki; "Allah ancak kendisine teslim olanların kurbanını kabul eder" "Sen beni öldürmek için elini uzatsan bile, yemin olsun ben seni öldürmek için elimi kaldırmayacağım. Ben, herşeyin sahibi olan Allah'tan korkarım. Dilerim ki; sen hem benim günahımı, hem de kendi günahını yüklenirsin de cehennem halkından biri olursun. İşte zalimlerin cezası budur." Nefsi, kardeşi Habil'i öldürmesi için Kabil'i aldattı ve onu öldürdü. Bu yüzden de yolunu kaybedenlerden biri oldu. Ne yapacağını şaşırdı. Sonra Allah, toprağı kazıp kurcalayan bir karga gönderdi. Böylece kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona gösterdi. Kabil dedi ki; "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı? Kardeşimin cesedini gömmekten bile acizim." Ve pişmanlık duyanlardan oldu."[9]


[1] Bakara 2/30

[2] (Müsned, I, 383, 430, 433; Buhari, "Cena?iz", 33, "Enbiya?", 1, "Diyat", 2, "İ?ti?am", 15; Müslim, "?asame", 27; İbn Mace, "Diyat", 1; Tirmizi, "?İlim", 14; Nesai, "Ta?rim", 1)

[3] (Buhari, Îman 22, Diyat 2, Fiten 10; Müslim, Kasame 33, Fiten 14, 15. Ebu Davud, Fiten 5; Nesai,Tahrim 29, Kasame 7; İbni Mace, Fiten 11.)

[4] (Maide 28)

[5] el-Ahzab 33/72

[6] Taberi, Cami?u'l-beyan (Bulak), VI, 119-129/ TDV, İslam Ansiklopedisi, Habil ve Kabil

[7] Maide suresi 32

[8] Müslim, İman 78; Tirmizi, Fiten 11

[9] Maide suresi 27-31