Karaborsacılık, yani ihtikâr, halkın ihtiyaç duyduğu malları fiyatların artması amacıyla piyasadan çekip stoklamak anlamına gelir.
Bu davranış, hem ekonomik düzeni bozar hem de toplumun temel ihtiyaçlarını karşılamasını güçleştirir. İslam dini, toplumsal dengeyi ve adaleti koruma amacıyla bu tür uygulamaları açıkça yasaklamıştır.

İslam’da Karaborsacılığın Hükmü
İslam’a göre karaborsacılık yapan kimse, ahlaki ve dini açıdan sorumludur. Resûlullah (s.a.s.) bu konuda,
“Kim karaborsacılık yaparsa o günahkârdır.” (Müslim, Müsâkât, 129)
buyurarak karaborsacılığın büyük bir günah olduğunu belirtmiştir. Ayrıca bir başka hadiste, bu tür haksız kazanç sağlayanların lanetlendiği ifade edilmiştir. (İbn Mâce, Ticârât, 6)
Karaborsacılık yapan büyük kul hakkına girer.
Hangi Mallar Karaborsacılık Kapsamına Girer?
Fakihler genel olarak karaborsacılık yasağını, insanların ve hayvanların yaşamlarını sürdürmeleri için gerekli olan temel gıda maddeleri üzerinden değerlendirmiştir.
Ancak bazı İslam hukukçuları, bu hükmün kapsamına toplumun ihtiyaç duyduğu diğer malların ve hizmetlerin de girdiğini belirtmiştir.
Günümüzde bu kapsam; ilaç, yakıt, hijyen ürünleri ve benzeri temel ihtiyaçları da içine alacak şekilde genişletilebilir.
Depolama ve İhtikâr Arasındaki Fark
İhtikâr ile meşru depolama birbirinden farklıdır. Üretim veya arz fazlası malların gelecekteki talebi karşılamak amacıyla saklanması, yani bolluk döneminde yapılan ihtiyatlı depolama, karaborsacılık sayılmaz.
Fakihlerin çoğunluğu, toplumun zarar görmediği durumlarda bu tür bir depolamayı caiz kabul etmiştir. (Merğînânî, el-Hidâye; İbn Kudâme, el-Muğnî; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc)
Din İşleri Yüksek Kurulu 19 Ocak 2022 tarihli açıklamasında, “Bolluk zamanında makul fiyatla satış amacıyla yapılan depolama caizdir; ancak fiyatları yapay şekilde artırmak için yapılan stokçuluk karaborsacılıktır.” ifadelerine yer vermiştir.

Karaborsacılık (İhtikâr) Nedir? İslam'a Göre Hükmü
Ekonomik dalgalanmaların yaşandığı dönemlerde sıkça gündeme gelen karaborsacılık (fıkıh terimiyle İhtikâr), hem dini hem de hukuki açıdan büyük bir sorumluluk ve yasak teşkil eder.
İslâm hukuku, bireysel mülkiyet hakkını korurken, bu hakkın kötüye kullanılarak toplumsal zarara yol açmasını kesinlikle reddeder. Karaborsacılık, yani ihtikâr, tam da bu toplumsal zararın odak noktasıdır.
İhtikâr (Karaborsacılık) Nedir?
Karaborsacılık, halkın temel ihtiyaç duyduğu malların fiyatlarının yapay bir şekilde yükselmesi amacıyla, piyasadan çekilerek stoklanması ve piyasaya arzının geciktirilmesi eylemidir.
Bu eylem, suni bir talep artışı yaratır, fiyatların normal rayiç seviyesinin üzerine çıkmasına neden olur ve stokçuyu haksız kazanca ulaştırırken, toplumu zor durumda bırakır.

Karaborsacılığın (İhtikârın) Hükmü ve Etkileri
İslâm'a göre karaborsacılık, ağır bir sorumluluk gerektiren ve kesinlikle yasaklanmış bir davranıştır.
Günahkârlık ve Lanet:
Resûlullah (s.a.s.), “Kim karaborsacılık yaparsa o günahkârdır.” (Müslim, Müsâkât, 129) buyurarak bu eylemi yapanın Allah katında sorumlu olduğunu belirtmiştir.Bir başka rivayette ise karaborsacılık yapanın lanetlendiği ifade edilmiştir (İbn Mâce, Ticârât, 6).
Haksız Kazanç ve Zulüm:
Karaborsacılık, bir yandan malın anormal yükselen fiyatıyla haksız kazanç elde etme amacı taşır.Diğer yandan, halkı temel ihtiyaçlarından mahrum bırakarak toplumun zarar görmesine ve zulme neden olur.
Fakihler, ihtikârı insanlara yapılan bir zulüm olarak nitelendirmişlerdir.
Mezheplerin Görüşü:
Hanefîlerin çoğunluğu, ihtikârı harama yakın bir mekruh olan tahrîmen mekruh olarak değerlendirmiştir.
Ancak İmam Muhammed ve Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerinin çoğunluğu ise bu eylemin doğrudan haram olduğu görüşündedir.
Her iki görüş de, ihtikârın bir Müslüman'ın kaçınması gereken, toplumsal düzeni bozan ve ahirette sorumluluk getiren kötü bir eylem olduğunda hemfikirdir.

İhtikâr Kapsamına Giren Mallar ve Hizmetler
Fıkıh âlimleri, başlangıçta karaborsacılık yasağını daha çok insan ve hayvanların temel gıda maddeleri üzerinden değerlendirmişlerdir. Ancak zamanla ve ihtiyaca binaen bu kapsam genişletilmiştir.
Temel Kapsam:
Yasak, öncelikle insan ve hayvanların hayati öneme sahip temel ihtiyaç maddelerini (gıda, erzak vb.) hedefler.
Fakihlerin Görüşü:
Fakihlerin büyük bir kısmı, yasağın kapsamına ihtiyaç duyulan diğer malları da dâhil etmiştir (Merğînânî, İbn Kudâme, Şirbînî).
Hanbelî ve Mâlikî mezheplerindeki bazı görüşler ise, piyasadan çekilmesiyle halka zarar verebilecek her çeşit malın ihtikâr kapsamına gireceğini belirtir.
Günümüz Uygulaması:
Din İşleri Yüksek Kurulu ve güncel fıkıh çalışmaları, yasağın kapsamına günümüzde toplumun ihtiyaç duyduğu bütün mal ve hizmetlerin dâhil edilmesinin mümkün olduğunu belirtir.
Örnekler: Temel gıda ürünleri dışındaki hayati ilaçlar, maske gibi salgın dönemlerindeki zorunlu sağlık malzemeleri, barınma ihtiyacı olan konut ve kiralık evler, yakıt ve enerji kaynakları gibi piyasadan çekilmesi toplumsal darlığa yol açacak her türlü mal ve hizmet bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Caiz Olan Stokçuluk (İhtiyaten Depolama)
Her depolama eylemi karaborsacılık değildir. İslâm hukuku, meşru ticareti ve geleceğe yönelik tedbiri destekler.
Caiz Olma Şartları (Üretim Fazlası ve Bolluk):
Üretim veya arz fazlası malların gelecekteki talepleri karşılamak için ihtiyaten depolanması karaborsacılık kapsamında değerlendirilmez.
Fakihlerin çoğunluğu, bolluk ve ucuzluk zamanında halkın zarar görmeyeceği bir depolamayı caiz görmüştür.
Netice: Bolluk ve ucuzluk zamanında mal depolayıp, ihtiyaç hâlinde bu ürünleri makul ve rayiç piyasa fiyatından satışa sunmak caizdir.

Karaborsacılık (İhtikâr), ticareti haksız bir kazanç kapısı haline getirerek toplumun ekonomik düzenini ve huzurunu bozan, İslâm ahlakına ve hukuku prensiplerine tamamen aykırı bir eylemdir.
Ticari faaliyetler, bireysel menfaatin ötesinde toplumsal adaleti ve refahı gözetme sorumluluğuyla yapılmalıdır. Ürünleri stoklayarak fiyatların yükselmesine sebep olmak ve bu yolla aşırı kâr elde ederek topluma zarar vermek, kesinlikle caiz değildir. Bunu yapmak kul hakkına girmek demektir.
Müslüman tüccar, "karaborsacı ne kötü bir kuldur, fiyatların düştüğünü öğrenince üzülür, yükseldiğini duyarsa sevinir" hadisinin muhatabı olmaktan şiddetle kaçınmalıdır. ATB

İnanç haberleri için TIKLAYINIZ!
Astroloji ve Rüya haberleri için TIKLAYINIZ!
Kadın Aile haberleri için TIKLAYINIZ!
Kültür Sanat haberleri için TIKLAYINIZ!







