Son zamanlarda görsel basında kümesine dadanan tilkiyi eliyle besleyen Anadolu insanı ile gurulandık.Bir yandan boşanmayı yada ayrılmayı içine sindiremeyip masum canlara kıyan insanların varlığı ile kahrolduk.Bir yandan Şırnak'ın Cizre ilçesinde teröristlerce bir hudut karakoluna yapılan saldırı sonucu terhisine 20 gün kala şehit olan er Tarık Ercan için içimiz yandı.Teröristler büyük devletlerin maşalığını ve uşaklığını yaptığı sürece vatanımızın korunması için daha çok şehitler vereceğiz.Ülkesini seven,yüreği vatan sevgisiyle aşılanmış gençlerin sayısı arttıkça büyük devletlerin uşaklarının sayısı da bir o kadar azalacaktır.Son zamanlarda yazılı ve görsel basında piskopat diye niteleyeceğimiz insanların kadınlara ve ailelerine yönelik şiddet haberlerine tanık olmaktayız.Evlenmek gibi ayrılmak da doğal bir süreç.Ama insanlarımızın cahilliği ,eğitimsizliği, bilgisizliği toplumun moralini bozan ve içini acıtan durumlara yol açıyor.Evlendin anlaşamıyor musun boşanırsın gider.Eşini,annesini,babasını,kardeşini öldürmek niye?Öldürmekle sorun çözülmüş mü oluyor.Elbette hayır.Sadece ocaklar sönüyor,olan çocuklara oluyor.Bu toplumsal çöküntünün nedenlerinin bence sorgulanması gerekiyor.Bunları yapanlar sevgi görmemiş,yüreğinde birazcık insan ve hayvan sevgisi olmayan sağlık sorunları yaşayanların işi.Burada Milli Eğitim Bakanlığına,Aile Sosyal Politikalar Bakanlığına büyük görevler düşüyor.Bunların bir çözümü olmalı.Politikacılarımız bunu dert edinmeli.Her geçen gün hayatlar sönüyor,çocuklar ya yetim ya öksüz kalıyor.Mahalle muhtarlarından siyasi partilerin mahalle temsilcilerine kadar hepsine sorumluluk verilmeli.Bu tür aileler tespit edilmeli,taraflara gerekirse psikolojik destek verilmeli.

Tam söz insanı düzeltmeye gelince aklıma konuyla ilgili bir hikaye geldi.'' Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düsündü. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba oğluna söz vermişti bu hafta sonu sinemaya götürecekti ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu.

Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim dedi. Sonra düsündü; oh be kurtuldum en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez.

Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi ve baba haritayı düzelttim, artık sinemaya gidebiliriz dedi. Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hayretler içinde kaldı ve bunu nasıl yaptığını sordu.

Çocuk şöyle cevap verdi : Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı.

İNSANI DÜZELTTİĞİM ZAMAN DÜNYA KENDİLİĞİNDEN DÜZELMİŞTİ.

Bütün mesele insanı düzeltmek.Kalplere sevgiyi kazımak,vatan sevgisini aşılamak.Zorda kalan insanlara yardım elini uzatmak.Yüreği insan ve vatan sevgisiyle dolu insanların sayısını arttırmak.

Allah,insanların bedenlerine ruhundan üfleyerek verdiği canı geri almayı melekleri vasıtasıyla kendisi üstlenmiştir.Bu sebeple cana kıymayı en büyük günahlardan biri saymıştır.

O halde insanlara cana kıymanın en büyük günahlardan biri olduğunu anlatmak.İnsanı düzeltmek adına bir çözüm diye düşünüyorum.Her şey dönüp dolaşıp nasıl da eğitime geliyor.Biz eğitimcilerin toplumsal rolü büyük.Her sene 4 Ekim de Hayvanları Koruma gününde öğrencileri hayvan barınaklarına götürürüz.Hayvan sevgisini aşılarız.Mart ayı içinde eline fidanı verir ağaç dikmeye gideriz.Doğa sevgisini aşılarız.18 Martlarda vatan sevgisini ,29 Ekimlerde Cumhuriyete bağlılığı,23 Nisanlarda ulusal egemenlik kavramını ,10 Kasımlarda Atatürk sevgisini aşılarız.değerler eğitiminde sevgiyi,saygıyı,arkadaşlığı,arkadaşça dostça yaşamayı öğretmeye çabalarız.Ama bütün bu çabaların olumsuz olayların azaltılmasına bir katkı sağlamadığını üzülerek görmekteyiz.O halde yerelden genele kadar tüm kurumlarmızın bu işin içine girmesi gerekiyor.Yukarıdaki hikayede olduğu gibi dünyayı düzeltmenin yolu insanı düzeltmekten geçiyor.Haksız mıyım?Şeyh Edebali'nin dediği gibi ''Ey oğul!İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.