Hz. Hızır'ı (a.s) merak edenler ve Hz. Hızır'ı (a.s) görmek isteyenler için çok özel bir rehber hazırladık. İşte Hz. Hızır hakkında merak edilen soruların cevabı!
Hızır kimdir? Gerçek ismi nedir?
Hızır ismi, Arapça “yeşil, hayat verici” anlamına gelen "hadır" kökünden gelir. Kur'an'da ismi geçmemekle birlikte Kehf Suresi'nde "Allah’ın rahmet verdiği bir kul" olarak anılan ve Hz. Musa’ya ilim öğreten zatın Hızır olduğu müfessirlerce kabul edilir.
Hızır, Arapça kökenli "Hadır" (Hadr, Hıdr) kelimesinden Türkçe'ye geçmiş bir isimdir. "Yeşil, yeşilliği çok olan yer" mânasındaki "ahdar" ile eş anlamlıdır.
Bu mânadan hareketle Hızır kelimesinin özel isimden ziyade lakap ve sıfat olarak kabul edildiği söylenebilir. Nitekim bazı kaynaklarda Hızır’a bu ismin, kuru yerde oturduğunda altından otların yeşerip dalgalanması, cennet pınarından içtiği için bastığı her yerin yeşile bürünmesi sebebiyle verildiği kaydedilir.
Hızır'ın gerçek ismi hakkında kesin bir bilgi yoktur ve farklı rivayetler bulunmaktadır:
- Belyâ b. Melkân: İslamî kaynaklarda en çok geçen isimlerden biridir. Bazı araştırmacılar, bunun Kitâb-ı Mukaddes'teki İlya adının Arapçalaşmış bir biçimi olabileceğini ileri sürmüşlerdir.
- Hazrûn: Hz. Âdem'in çocuklarından Kabil'in oğlu Hazrûn veya Hz. İshak'ın torunlarından Hazrûn b. Amâyîl olduğu da rivayet edilir.
- Hadır b. Âmiya veya Hadır b. Fir‘avn: Hz. Hârûn'un soyundan geldiği iddia edilen isimlerdir.
- İlyâs veya Elyesa‘: Kur'an'da adı geçen bu peygamberlerin Hızır'ın kendisi olduğu da bazı kaynaklarda öne sürülür. Ancak sahih hadislerde Hızır ile İlyas'ın farklı kişiler olduğu belirtilir.
Hızır ne yapar?
İslam inancına göre Hızır, Allah’ın izniyle zor durumdaki insanlara yardım eden, zaman ve mekân ötesi bilgiyle donatılmış özel bir şahsiyettir. Bu tür fiilleri ledünnî ilimle yapar.
Hızır'ın temel vasfı, Allah tarafından kendisine verilen özel bir ilme (ilm-i ledün) sahip olması ve bu ilimle insanlara rehberlik etmesidir.
Kur'an'da Kehf Suresi'nde anlatılan Hz. Mûsâ kıssasında, Hızır'ın yaptığı ve dışarıdan bakıldığında anlaması zor görünen eylemler aslında derin hikmetlere dayanmaktadır. Bu eylemler, zahiri anlamıyla şeriat kurallarına aykırı gibi görünse de, batıni bir ilim ve ilahi bir takdirle gerçekleştirilmiştir.
Halk inançlarında ve tasavvufi kaynaklarda Hızır'ın yaptığı işler daha da çeşitlenir:
- Darda kalanlara yardım etmek: Özellikle zor durumda olan, sıkıntıda bulunan veya doğru yolu bulmaya çalışanlara aniden yetiştiği ve yardım ettiği inancı yaygındır.
- İlahi rehberlik ve irşad: Manevi arayış içinde olanlara yol göstermesi, sırları açığa çıkarması, hatta tarikat erkanını öğretmesi gibi görevler atfedilir.
- Gizemli işleri açıklamak: Yaptığı anlaşılmaz gibi görünen işlerin arkasındaki hikmeti zamanı gelince açıklamak.
- Bereket getirmek: Bastığı yerlerin yeşermesi gibi, bulunduğu yere bereket getirdiğine inanılır.
Hızır insan mı, melek mi, peygamber mi?
Bu konu İslam âlimleri arasında tartışmalıdır. Hızır'ın statüsü İslam alimleri arasında en çok tartışılan konulardan biridir ve üç ana görüş etrafında şekillenir:
- Peygamber:
- Delilleri: Kur'an'da Allah tarafından kendisine "rahmet ve ilim" verilmiş olması (Kehf 18/65), yaptığı işleri kendiliğinden değil, ilahi bir emirle yaptığını açıklaması (Kehf 18/82), ve Mûsâ'dan üstün bir konumda tanıtılması bu görüşün delilleridir.
- Kimler savunur: Kelam, tefsir ve hadis alimlerinin çoğu bu görüşü benimser. Peygamber olması durumunda, Mûsâ'nın ümmetinden olmadığı ve dolayısıyla onun şeriatına uymakla yükümlü bulunmadığı da söylenir.
- Velî (Allah dostu):
- Delilleri: Ona verilen bilginin doğrudan Allah'tan gelen bir ilham olabileceği, yaptığı işlerin şeriatın zahirine aykırı görünse de, batıni olarak şeriatın ruhuna uygun olduğu düşüncesi.
- Kimler savunur: Genellikle tasavvuf erbabı bu görüşü benimser. İbn Teymiyye gibi alimler, Hızır'ın şeriat dışı hareket etmediğini, yaptıkları işlerin Mûsâ tarafından onaylanmasından bunun anlaşıldığını belirtirler.
- Melek:
- Bu iddia (İbn Hacer, el-İsâbe, I, 429) pek taraftar bulmamıştır.
Sonuç olarak, peygamber olduğu görüşü alimler arasında daha yaygın kabul görse de, velî olduğu görüşü de tasavvuf çevrelerinde güçlüdür.
Hızır nerede yaşıyor?
Kur’an’da veya sahih hadislerde yaşadığı yer belirtilmez. Halk inançlarında ise dağlarda, denizlerde, ıssız yerlerde dolaştığı, özellikle sıkıntı anında ortaya çıktığına inanılır. Anadolu'da birçok “Hızır Tepesi” ve “Hızır Makamı” bu inancın yansımasıdır.
Hızır'ın nerede yaşadığına dair kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, halk inançlarında ve bazı kaynaklarda çeşitli rivayetler yer alır:
- Denizlerde: Halk arasında en yaygın inanışlardan biri Hızır'ın denizlerde, İlyas'ın ise karada yaşadığıdır. Hıdırellez inancında da bu ikilinin buluşması vurgulanır.
- İki Denizin Birleştiği Yer: Kur'an'daki kıssada Hz. Mûsâ'nın Hızır'ı bulmak için "iki denizin birleştiği yere" gitmesi, Hızır'ın belirli bir coğrafyada değil, ilahi bir ilmin ve hikmetin bulunduğu manevi bir mekanda yaşadığına işaret olarak yorumlanabilir.
- Gizemli ve Erişilmez Yerler: Bazı inançlarda Hızır'ın insan gözünden uzak, özel ve gizemli yerlerde yaşadığı düşünülür.
- Her Yerde Olabilmesi: Tasavvufi düşüncede ise Hızır'ın belirli bir mekanda bağlı olmadığı, manevi makamlara erişenlere veya darda kalanlara dilediği zaman ve yerde görünebileceği inancı da mevcuttur.
Hızır kimlere görünür? Hızır nasıl görünür?
Halk inançlarına göre Hızır, genellikle darda kalanlara, kalbi temiz olanlara ve Allah’a tevekkül edenlere görünür.
Kimi zaman nur yüzlü bir derviş, kimi zaman yoksul bir ihtiyar, bazen de bir asker veya garip yolcu kılığında gelir. Göründüğünde genellikle yardım eder ve iz bırakmadan kaybolur.
Hızır'ın kime ve nasıl göründüğü konusu da halk inançları ve menkıbelerle şekillenmiştir:
- Kimlere Görünür:
- Salih ve takva sahibi kişilere: Özellikle Allah'a yakın, takva sahibi velilere, evliyalara ve dervişlere göründüğüne inanılır.
- Darda kalan ve yardıma muhtaç olanlara: Sıkıntıda olan, çaresizlik içinde dua eden veya manevi bir rehberliğe ihtiyaç duyan kişilere aniden yetiştiği düşünülür.
- Manevi makam sahiplerine: Tasavvuf yolunda ilerlemiş, belirli manevi mertebelere ulaşmış kişilerin Hızır ile görüştükleri rivayet edilir.
- Gönlü pak olanlara: Samimi niyetle Allah'a yönelen, kalbi temiz olan her kulun, Hızır'ı görme veya ondan yardım alma ihtimali olduğuna inanılır.
- Nasıl Görünür:
- Sıradan bir insan kılığında: Genellikle beklenmedik bir anda, sıradan bir yolcu, fakir bir ihtiyar, bir derviş veya tanınmayan bir yabancı kılığında göründüğüne inanılır. Görünüşünde dikkat çekici bir özellik bulunmayabilir, bu da Hızır'ın kimliğinin hemen anlaşılmamasını sağlar.
- Aniden belirip kaybolması: Aniden ortaya çıktığı, yardımını veya rehberliğini tamamladıktan sonra da aniden kaybolduğu anlatılır.
- Yeşil elbiseli: "Yeşil" lakabıyla bağlantılı olarak, bazı rivayetlerde yeşil elbiseler içinde göründüğü de belirtilir.
Hızır'ı görmek için ne yapmak gerekir? Hangi dualar okunur?
Hızır’ı görme arzusu, tasavvufta “ruhen arınma” ile ilişkilidir. Samimi bir kalple yapılan zikir, sadaka, sabır ve özellikle dua tavsiye edilir.
“Ya Hayyu, Ya Kayyum” gibi isimlerle Allah’a yönelmek, salih ameller işlemek ve “İsm-i Azam” duasını okumak bazı sufilerce önerilir. Ancak kesin bir yöntem veya garanti yoktur.
Hızır'ı görmek veya onunla karşılaşmak için özel bir ritüel veya kesin bir reçete bulunmamaktadır. Ancak halk arasında ve tasavvuf çevrelerinde bazı inanışlar ve tavsiyeler mevcuttur:
- Samimi dua ve niyaz: En temel unsur, samimi bir kalple Allah'a yönelmek, darda kalındığında veya manevi bir rehberliğe ihtiyaç duyulduğunda ihlasla dua etmektir.
- Salih ameller işlemek: İyilik yapmak, fakir ve yoksula yardım etmek, ihtiyaç sahiplerinin derdine derman olmak gibi salih amellerin Hızır'ın dikkatini çekebileceği düşünülür.
- Zikir ve ibadet: Allah'ı anmak, namaz kılmak, Kur'an okumak gibi ibadetleri aksatmamak, manevi temizliği korumak önemlidir.
- Manevi temizlik ve arınma: Kalbi kötü düşüncelerden, nefsi arzulardan arındırmak, gönlü saf tutmak Hızır'ı görmeye vesile olabilir.
- Helal lokma: Helal yoldan kazanmak ve helal rızıkla beslenmek de manevi açılım için önemli görülür.
- Hıdırellez Ritüelleri: Hıdırellez günü yapılan dilekler, temizlikler ve doğa ile ilgili ritüellerin Hızır'ı davet ettiğine dair yaygın bir inanış vardır. Ancak bunlar daha çok halk kültürü içinde yer alan uygulamalardır, dini bir zorunlulukları yoktur.
Hızır'ı görmek için Özel bir dua veya zikir listesi bulunmamaktadır. Ancak, Hızır'ın Kehf Suresi'ndeki kıssasında bahsi geçen "Allah'ın rahmeti ve ilmi" ile bağlantılı olarak, "Yâ Rahman Yâ Rahim" gibi Allah'ın isimleriyle (Esmaü'l-Hüsna) zikirler çekilmesi veya genel olarak "Allah'ım, bana ilm-i ledünnasını ver, bana doğru yolu göster" gibi niyazlarda bulunulması tavsiye edilebilir. Önemli olan, şekilden ziyade kalpten gelen samimiyettir.
Hızır'ın görevi nedir?
Tasavvufî anlayışta Hızır’ın görevi, kalpleri aydınlatmak, darda kalanlara yardım etmek, manevî rehberlik yapmak ve zamanın gizli velîlerine önderlik etmektir. Sûfîler onu abdalların reisi, irşad makamının sembolü olarak görür.
Hızır'ın temel görevi, ilm-i ledün sahibi bir rehber olarak, Allah'ın emriyle belirli durumlarda insanlara rehberlik etmek ve hikmetli işleri gerçekleştirmektir. Onun görevi, şeriatın zahirine değil, ilahi takdirin ve batıni hikmetin tecellisine dayanır.
Hızır'ın görevleri özetle şunlardır:
- İlahi takdiri uygulamak: Yaptığı eylemler, Allah'ın takdir ettiği olayların gerçekleşmesine aracılık etmektir.
- Gizli sırları açığa çıkarmak: İnsanların zahiren anlayamadığı olayların arkasındaki derin hikmetleri açıklamak.
- Manevi rehberlik (irşad): Özellikle tasavvuf yolunda olanlara veya darda kalanlara manevi yönden yol göstermek, sırları öğretmek.
- Yardıma muhtaçlara yetişmek: Allah'ın izniyle, darda kalan, çaresiz kimselere beklenmedik bir anda yetişerek yardım etmek.
- Kıyamete yakın görevler: Bazı rivayetlere göre, Hızır'ın ömrünün uzatılmasının sebeplerinden biri de kıyamete yakın dönemde deccâli yalanlamak gibi önemli görevleri olmasıdır. Ancak bu rivayetler tartışmalıdır.
Hızır'ın babası kimdir? Hızır'ın soyu nedir?
Çeşitli rivayetlere göre Hızır’ın soyu Hz. Nuh’un oğlu Sam’a, Hz. Harun’a veya Hz. İshak’a dayanır. Babasının adı bazı kaynaklarda Melkân, bazı rivayetlerde ise Amya veya Firavn olarak geçer. Ancak tüm bu rivayetlerin sahihliği tartışmalıdır.
Hızır'ın babası ve soyu hakkında kesin ve sahih bilgilere sahip değiliz. Yukarıda da belirtildiği gibi, bu konuda farklı ve sıhhati tartışmalı rivayetler mevcuttur:
- Baba Adı: Hazrûn (Kabil'in oğlu veya Hz. İshak'ın torunu), Melkân (Belyâ b. Melkân), Âmiya veya Fir'avn (Hadır b. Âmiya veya Hadır b. Fir'avn) gibi isimler zikredilmiştir.
- Soyu: Hz. Âdem, Hz. Nûh, Hz. İshak veya Hz. Hârûn'un soyundan geldiği iddiaları bulunmaktadır.
- Ebeveyn Kökeni: Bazı kaynaklarda annesinin Rum, babasının Fars olduğu kaydedilir.
Bu rivayetler arasında ortak ve güçlü bir delil bulunmamaktadır. Bu durum, Hızır'ın kimliğindeki gizemli yönü pekiştirmektedir.
Hızır ne zaman ölecek?
Bu da tartışmalı bir konudur. Bir kısım âlim ona “âb-ı hayat” içirildiğine ve kıyamete kadar yaşayacağına inanır.
Hızır'ın ölümsüz olduğu veya kıyamete kadar yaşayacağı inancı halk arasında yaygın olmakla birlikte, İslam alimleri arasında bu konu büyük bir tartışma konusudur.
-
Hızır'ın Hayatta Olmadığı Görüşü (Alimlerin Çoğunluğu):
- Başta Buhârî, İbnü'l-Cevzî, İbn Teymiyye, Süyûtî, İbn Kayyim el-Cevziyye gibi büyük hadis ve tefsir alimleri Hızır'ın hayatta olmadığını savunur.
- Deliller:
- Kur'an Ayetleri: Kur'an, Peygamber Muhammed'den önce hiçbir peygambere ebedi hayat verilmediğini ve her nefsin ölümü tadacağını açıkça belirtir (Âl-i İmrân 3/144, 185; el-Enbiyâ 21/34-35; el-Ankebût 29/57). Bu ayetler, Hızır'ın ölümsüz olduğu iddialarıyla çelişir.
- Hadisler: Hz. Peygamber'in vefatına yakın günlerde söylediği, "Yüz sene sonra bugün yeryüzünde yaşayanlardan hiç kimse kalmaz" (Buhârî, "ʿİlim", 41; Müslim, "Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe", 219) sözü, o dönemdeki herkesin bir asır içinde vefat edeceğini açıkça belirtir. Bu, Hızır'ın da vefat etmiş olması gerektiğini gösterir.
- Akıl: İbn Kayyim gibi alimler, Hızır'ın yaşadığına dair haberlerin zayıf ve uydurma olduğunu, aklî delillerle de bu iddianın savunulamayacağını belirtirler.
-
Hızır'ın Hayatta Olduğu Görüşü (Az Sayıda Alim ve Halk İnancı):
- Az sayıda alim ve halk inancı, Hızır'ın kıyamete kadar yaşayacağını, deccâli yalanlamak gibi özel bir görevi olduğunu veya ab-ı hayat içtiği için ölümsüz olduğunu savunur.
- Hıdırellez: Halk kültüründeki Hıdırellez inancı, Hızır'ın (İlyas ile birlikte) her yıl baharın gelişiyle yeryüzünde dolaştığı ve bereketi simgelediği inancına dayanır.
Sonuç olarak, dini metinlerin güçlü delilleri ve alimlerin çoğunluğunun görüşü, Hızır'ın vefat ettiğini göstermektedir. Ancak halk kültüründeki Hızır inancı, onun varlığını ve yardımseverliğini sürdürmektedir.
Hızır Kur’an-ı Kerim ve Hadislerde nasıl geçiyor?
-
Kur'an-ı Kerim: Hızır'ın adı Kur'an-ı Kerim'de açıkça geçmez. Ancak Kehf Suresi'nin 60-82. ayetlerinde Hz. Mûsâ ile salih bir kul arasında geçen kıssa, müfessirlerin çoğunluğu tarafından Hızır'a ait olduğu kabul edilmektedir. Bu kıssada, Allah tarafından "rahmet ve ilim" verilmiş olan bu kul, Hz. Mûsâ'ya zahiren anlayamadığı olayların batıni hikmetini öğretir. Kur'an, bu salih kulun adını zikretmez, sadece onun vasfını belirtir.
-
Hadisler: Hızır konusu, başta Buhârî ve Müslim olmak üzere, Tirmizî, İbn Mâce ve Ahmed b. Hanbel gibi önemli hadis kitaplarının çeşitli bölümlerinde geçer. Bu hadislerde:
- Kehf Suresi'ndeki kıssanın tefsiri mahiyetindeki rivayetler bulunur.
- Hz. Mûsâ'nın İsrailoğulları'na gönderilen Mûsâ b. İmran olduğu ve yanındaki gencin Yûşa' b. Nûn olduğu açıklanır.
- İlahi ilim ve rahmete mazhar kılınan salih kişinin Hızır olduğu açıkça belirtilir.
- Hızır'ın İsrailoğulları'nın eşrafından biri olduğu tanıtılır.
- Hızır'a bu adın verilmesinin sebebi, "Kuru yerde oturduğunda altında otlar yeşerip dalgalanır" şeklinde açıklanır.
- Bazı hadislerde Hızır'ın ömrünün uzatıldığına dair zayıf rivayetler de yer alır, ancak bu rivayetlerin sıhhati tartışmalıdır ve çoğu alim tarafından kabul edilmez.
Hadislerdeki bilgiler, Kur'an'daki çerçeveyi korumakla birlikte, orada bulunmayan veya müphem olan bazı ayrıntılar içerir. Ancak, Hızır'ı tarihte yaşamış salih bir kişi konumundan çıkarıp onun varlığını günümüze kadar devam ettiren olağanüstü bir şahsiyet olduğuna dair sahih hadislerde bilgi bulunmamaktadır.
Diğer inanç ve kültürlerde Hz. Hızır inancı var mı?
Evet, Hızır kültü, İslam coğrafyasının genişlemesiyle birlikte farklı inanç ve kültürlerle etkileşime girmiş, bu da benzer figürlerin ortaya çıkmasına veya mevcut figürlerle Hızır'ın ilişkilendirilmesine neden olmuştur.
- Yahudilik: Ahd-i Atîk'te bir peygamber olarak gösterilen İlya (Elijah) figürü, Hızır ile benzerlikler taşır. Yahudi efsanelerinde İlya'nın haham Yeşua ben Levi ile arkadaşlık etmesi ve hikmetli işler yapması anlatılır. Hıdırellez inancındaki "İlyas" ismi de buradan türemiştir.
- Hıristiyanlık: Saint George (Aziz Yorgi veya Circîs) figürü, Hızır ile ilişkilendirilen önemli bir figürdür. Özellikle Ortadoğu ve Balkanlar'daki Hıristiyan ve Müslüman topluluklar arasında Aziz Yorgi ve Hızır kültleri arasında ortak kutlama günleri ve pratikler bulunmaktadır.
- Mezopotamya Mitolojisi (Gılgamış Destanı): Gılgamış destanında yer alan, ebedî hayatın sırrını bilen ve "nehirlerin birleştiği yer"de oturan Utnapiştim figürü, Hızır ile benzerlikler taşır.
- Yunan Mitolojisi: Glaukos (yeşil) hikayesi, ölümsüzlük pınarından içmiş ve ölümsüz olmuş bir kraldan bahseder. Friedlaender gibi şarkiyatçılar, bu efsanenin Arapça'ya "Hadır" olarak tercüme edilmiş olabileceğini ileri sürmüştür.
- İskender Efsanesi: Büyük İskender'in ölümsüzlük suyunu arayışı sırasında karşısına çıkan ve bu sudan içerek ölümsüz olan aşçı Andreas figürü, Hızır ile benzeştirilmiştir. İslamî İskender efsanelerinde ise İskender-i Zülkarneyn'in yanında bulunan kişinin Hızır olduğu yer alır.
-
Hint mitolojisi: Bazı akademisyenler, Hızır’ın Hint mitolojisindeki ölümsüz figürlerle (örneğin, Ashwatthama) benzerlikler taşıdığını belirtir.
- Türk ve Orta Asya kültürleri: Hızır-İlyas birleşimi, Hıdrellez bayramında kutlanır. Hızır, bereket ve bolluk sembolü olarak görülür.
- Alevi-Bektaşi inancı: Hızır, önemli bir manevi figürdür ve darda kalanların yardımına koştuğuna inanılır.
Bu etkileşimler, Hızır figürünün farklı kültür ve inançlarda benzer veya ortak özellikler taşıyan "evrensel bir rehber" veya "bilge yaşlı adam" arketipiyle ilişkilendirilmesine yol açmıştır.
Tasavvuf ve edebiyatta Hızır'ın yeri nedir?
Tasavvufta Hızır, ilm-i ledünnün kaynağı, velilerin mürşidi ve manevi rehberdir. - Ahmed Yesevî, - Bâyezîd-i Bistâmî, - İbnü’l-Arabî, - Niyâzî-i Mısrî gibi pek çok mutasavvıf Hızır’la görüştüğünü ifade eder.
Edebiyatta ise Hızır; âb-ı hayatı bulan, âşığa aşkı sunan, sevgilinin imdadına yetişen manevi sâkî olarak anılır.
Hızır, özellikle tasavvuf ve edebiyat dünyasında çok önemli bir yere sahiptir.
-
Tasavvufta Yeri:
- İlm-i Ledün Temsili: Hızır, tasavvufun iki ana ilkesi olan ilm-i ledün (Allah'tan doğrudan alınan gizli ilim) ve irşadı (manevi rehberlik) temsil eder. Kehf Suresi'ndeki kıssa, mürşit-mürit ilişkisinin sembolik bir anlatımı olarak görülür. Hızır mürşidi, Hz. Mûsâ ise müridi temsil eder.
- Velî Makamı: Mutasavvıfların çoğu Hızır'ı bir velî olarak kabul eder. Abdalların reisi olarak en yüksek mürşit mevkiine oturtulması, tasavvufun gelişiminde önemli bir dönüm noktasıdır.
- Manevi Yardım ve İrşad Kaynağı: Birçok sûfî ve velî, Hızır tarafından irşad edildiğini, onunla görüştüğünü, ondan öğüt ve dua aldığını, hatta bazı durumlarda Hızır'ın onlara yol gösterdiğini, yardımcı olduğunu, ism-i a‘zamı öğrettiğini belirtmiştir.
- Tarikat Silsileleri ve Uygulamaları: Bazı tarikat silsileleri, Hızır ile başlatılır. Örneğin, Hacegân silsilesinin Hızır ile başladığına inanılır. Yesevîlik'te "zikr-i erre" ve tarikat asası Hızır'dan gelme olarak kabul edilir.
- Hırka Giyinme: İbnü'l-Arabî, Hızır'la görüşüp ondan hırka giydiğini ifade ederek hırka giyme geleneğini Hızır ile ilişkilendirmiştir.
-
Edebiyatta Yeri:
- Hızırnâme, Menkıbnâme, Destan: Hızır, Türk ve İslam edebiyatında destan, menkıbnâme, hikâye, masal ve efsane türü eserlerde geniş yer tutar. Hızırnâmeler, Hızır'ın hayatını, maceralarını ve kerametlerini anlatan eserlerdir.
- Dileklerin Kabulü ve Umut Sembolü: Edebiyatta Hızır, zor anlarda yardıma yetişen, dilekleri kabul eden, umut ve bereket getiren bir figür olarak karşımıza çıkar. Halk şiirinde ve divan şiirinde sıklıkla adı geçer.
- İlm-i Ledün ve Gizem: Şiirlerde ve hikayelerde Hızır, sadece zahiri bilginin ötesindeki gizli ilmin ve ilahi hikmetin sembolüdür.
- Ölümsüzlük ve Uzun Ömür: Edebiyatta Hızır'ın ölümsüzlüğü veya çok uzun ömürlü oluşu, "ab-ı hayat" içtiği inancıyla birlikte işlenir.
- Hıdırellez Teması: Hıdırellez kutlamaları, edebiyat eserlerinde baharın gelişi, yenilenme ve dileklerin kabulü gibi temalarla Hızır ve İlyas'ın buluşmasını simgeler.
Hızır'ı gören evliyalar ve Hızır hatıraları nelerdir?
Sûfî kaynaklarda şu isimlerin Hızır’la görüştüğü rivayet edilir: - İbrâhim b. Edhem (ism-i a'zamı Hızır'dan öğrendi), - Ma’rûf-i Kerhî (Hızır tarafından irşad edildi), - Bişr el-Hâfî ve Cüneyd-i Bağdâdî, - Muhyiddin İbnü’l-Arabî (Hırka giydiği rivayet edilir), - Aziz Mahmud Hüdâyî (Celvetiyye’de “Hızır kıyamı” zikrini ondan aldığına inanılır).
Hızır'ı gördüğünü iddia eden veya onunla görüştüğüne inanılan pek çok tasavvuf büyüğü ve evliya bulunmaktadır. Bu karşılaşmalar genellikle menkıbeler şeklinde aktarılmıştır:
- İbrâhim b. Edhem: En meşhur menkıbelerden biri, İbrahim b. Edhem'in sahrada Hızır'ı gördüğünü, onun uyarısıyla zühd yoluna girdiğini ve kendisinden ism-i a'zamı öğrendiğini anlatan hikâyedir.
- İbrâhim el-Havvâs: Sina çölünde Hızır'ı gördüğü ve ondan bilgi aldığı rivayet edilir.
- Bâyezîd-i Bistâmî: Hızır'la birlikte yürüdüğü ve ondan feyiz aldığı anlatılır.
- Bişr el-Hâfî, Feth el-Mevsılî ve Ma‘rûf-i Kerhî: Bu büyük sûfîlerin de Hızır'ı gördükleri ve ondan istifade ettikleri aktarılır.
- Hakîm et-Tirmizî: Hızır'ın kendisine yol gösterdiği belirtilir.
- Cüneyd-i Bağdâdî: Döneminin büyük velilerinden Cüneyd-i Bağdâdî'nin de Hızır ile görüştüğü rivayetler arasındadır.
- Muhyiddin İbnü'l-Arabî: Hızır'la bir kere görüştüğünü ve ondan hırka giydiğini ifade etmiştir. Bu, tasavvuf literatüründe önemli bir yere sahiptir.
- Abdülhâliḳ-ı Gucdüvânî: Hızır'ın doğacağını önceden haber verdiği, hatta zikr-i hafîyi (gizli zikir) Hızır'dan öğrendiği ve Nakşibendî silsilesindeki "hâce" unvanının Hızır'la başladığı kabul edilir.
- Ahmed Yesevî: Yesevîlik geleneğinde, Ahmed Yesevî'nin bizzat Hızır'la görüştüğü, ondan irşad aldığı ve hatta tarikatında önemli bir yer tutan "zikr-i erre"yi Hızır'ın telkin ettiği anlatılır. Tarikat asasının da Hızır'dan kaldığına inanılır.
- Aziz Mahmud Hüdâyî: Celvetiyye tarikatındaki Hızır kıyamı (nısf-ı kıyâm) zikrinin Hızır'dan alındığı rivayet edilir.
- Mevlana Celaleddin Rumi: Mesnevi’de Hızır’ın hikmetli eylemlerinden bahseder ve onun manevi rehberliğini vurgular.
- Hacı Bektaş-ı Veli: Alevi-Bektaşi geleneğinde Hızır’ın Hacı Bektaş’a göründüğü ve ona yol gösterdiği rivayet edilir.
-
Halk hikâyeleri: Anadolu’da Hızır’ın, derviş kılığında köylülere, yolculara veya fakirlere yardım ettiği çok sayıda hikâye bulunur. Örneğin, bir köylünün tarlasını sürmesine yardım eden bir dervişin Hızır olduğu sonradan anlaşılır.
Bu hatıralar ve menkıbeler, Hızır'ın tasavvufi düşüncede ne denli merkezi bir figür olduğunu göstermekle birlikte, bunların çoğu sözlü rivayetlere ve keramet anlatılarına dayanmaktadır.
Hızır hakkında ilginç bilgiler
Hızır, yüzyıllardır İslam kültür ve inancının ayrılmaz bir parçası olmuştur. İşte Hızır'ın hayatı, tarihi, kültürü ve inancı hakkında bazı ilgi çekici bilgiler:
- Evrensel Bir Arketip: Hızır figürü, sadece İslam dünyasında değil, birçok farklı kültürde ve inanç sisteminde benzer özelliklere sahip "bilge yaşlı adam," "gizli rehber" veya "yardımsever varlık" arketipiyle eşleşir. Bu, insanlığın bilinmeyene, gizli bilgiye ve ilahi rehberliğe olan ortak özlemini yansıtır.
- "Yeşil Adam" Sembolizmi: "Hızır" adının anlamı olan "yeşil," sadece doğanın ve bitki örtüsünün rengi değil, aynı zamanda canlılık, yenilenme, bereket ve manevi aydınlanmanın da sembolüdür. Hızır'ın bastığı yerleri yeşertmesi, onun bereket ve dirilişle olan ilişkisini pekiştirir.
- Hıdırellez: Hızır ve İlyas'ın Buluşması: Türk ve Orta Asya kültürlerinde Hızır, baharın müjdecisi ve bereketin simgesi olarak kutlanan Hıdırellez (6 Mayıs) geleneğinin merkezindedir. İnanışa göre Hızır ve İlyas bu günde buluşarak doğaya bereket ve can verirler. Bu bayram, baharın gelişi, uyanış ve dileklerin kabulü gibi temalarla kutlanır.
- Şeriat ve Hakikat Dengesi: Hızır kıssası, zahiri şeriat ile batıni hakikat arasındaki ilişkiyi anlamak için önemli bir anahtar sunar. Hızır'ın eylemleri, zahiren şeriata aykırı gibi görünse de, derin bir hikmet ve ilahi takdirle gerçekleştirilmiştir. Bu da tasavvuftaki "hakikat-ı şeriat" ayrımına işaret eder.
- Kıtmir ve Hızır İlişkisi: Bazı popüler inançlarda, Kehf Suresi'nde Ashab-ı Kehf'in köpeği olan Kıtmir'in Hızır ile bağlantılı olduğu ve onunla birlikte gezdiği rivayet edilir. Bu, köpeklerin sadakatini ve kutsallığını vurgulayan ilginç bir detaydır.
- Ab-ı Hayat ve Ölümsüzlük Efsanesi: Hızır'ın ölümsüz olduğu ve "ab-ı hayat" (hayat suyu) içtiği inancı, özellikle halk arasında ve edebiyatta yaygın olan bir efsanedir. Bu efsane, Hızır'ı bir tür "ölümsüz kahraman" mertebesine taşımıştır. Ancak İslam alimlerinin çoğu bu inancın dini bir temeli olmadığını belirtir.
- Seyyidü'l-Abdâl (Abdalların Efendisi): Tasavvufta Hızır'ın "abdalların efendisi" olduğuna inanılır. Abdallar, dünyevi bağlardan arınmış, velayet derecesine ulaşmış kimselerdir. Hızır'ın onların rehberi olması, manevi hiyerarşideki yüksek konumunu gösterir.
- Rüya ve Kerametlerde Görünme: Halk arasında Hızır'ın sadece uyanıkken değil, rüyalarda da göründüğüne, yol gösterdiğine veya bir sıkıntıyı giderdiğine dair yaygın inanışlar ve kişisel deneyim anlatıları mevcuttur.
- Hızır Camiileri ve Türbeleri: Türkiye'nin birçok yerinde Hızır ile ilişkilendirilen camiler, türbeler veya makamlar bulunmaktadır. Bu yerler, genellikle Hızır'ın göründüğü veya ibadet ettiği düşünülen mekanlardır. Bu da Hızır'ın halk arasındaki derin izlerini gösterir.
- Hızır-İlyas birleşimi: Hızır ve İlyas’ın aynı kişi olduğu veya birbirine çok yakın iki manevi varlık olduğu düşünülür.
- Hıdrellez gelenekleri: Hızır’ın dolaştığına inanılan Hıdrellez gecesinde, gül ağacının altına dilek yazılır veya niyet edilir.
- Ledün ilmi: Hızır’ın, Allah’tan aldığı özel ilim sayesinde olayların görünmeyen hikmetlerini bildiği söylenir.
- Hızır makamları: Türkiye’de ve İslam dünyasında Hızır’a adanmış türbeler (örneğin, İstanbul’daki Hızır Makamı) bulunur.
- Hızır’ın görünüşü: Genellikle yaşlı, bilge bir derviş olarak tasvir edilir, ancak her kılığa girebilir.
- Hızır’ın yardım hikâyeleri: Anadolu’da, Hızır’ın kar fırtınasında kaybolanlara yol gösterdiği, hastalara şifa verdiği gibi çok sayıda hikâye anlatılır.
- Hıdrellez Bayramı: Hızır ve İlyas’ın buluştuğu gün olarak kutlanan Hıdrellez (6 Mayıs), Türk dünyasında baharın ve bereketin sembolüdür. Bu günde dileklerin yazıldığı kâğıtlar suya bırakılır veya ağaçlara asılır.
- Ab-ı Hayat (Ölümsüzlük Suyu): Hızır’ın, Zülkarneyn ile yaptığı yolculukta Ab-ı Hayat içtiği ve bu nedenle ölümsüz olduğu rivayet edilir.
- Denizle bağlantısı: Hızır, özellikle boğazlar ve denizlerle ilişkilendirilir. İstanbul’da Hızır’a adanmış türbe ve makamlar bulunur.
- Sembolizm: Hızır, yeşil renk ile sembolize edilir ve geçtiği yerlerde doğanın canlandığına inanılır.
- Hızır’ın gemisi: Kehf Suresi’nde Hızır’ın bir gemiyi delmesi, onun hikmetli eylemlerinin bir örneğidir. Bu olay, görünüşte zararlı gibi görünen ama aslında hayırlı olan bir eylemi temsil eder.
- Kültürel çeşitlilik: Hızır inancı, sadece İslam’da değil, farklı kültürlerde de kendine yer bulmuştur. Örneğin, Orta Asya’da Hızır, şamanist geleneklerle harmanlanmıştır.
Hz. Hızır'ın ziyaret ettiğine inanılan bazı cami, makam ve yerler
Hz. Hızır (a.s.), İslam inancında özel bir yere sahip, ölümsüz olduğuna ve darda kalanlara yetiştiğine inanılan bir peygamber veya velidir. Hakkında pek çok menkıbe ve rivayet bulunmaktadır.
Bu rivayetlere göre, Hz. Hızır'ın ziyaret ettiğine inanılan, namaz kıldığı veya ayak bastığı birçok yer mevcuttur.
Ancak bu yerlerin çoğu, halk arasındaki inanışlara ve efsanelere dayanır, kesin tarihi veya dini bir kanıtı bulunmamaktadır.
İşte Hz. Hızır'ın ziyaret ettiğine inanılan bazı cami, makam ve yerler:
1. Hatay - Samandağ Hızır Türbesi (Hızır Makamı):
- Hatay'ın Samandağ ilçesinde deniz kenarında bulunan bu türbe, özellikle Arap Alevileri tarafından kutsal kabul edilir.
- Rivayete göre, Kur'an'da bahsedilen Hz. Musa ile Hz. Hızır'ın buluştuğu yer olan "Mecmau'l-Bahreyn"in (İki Denizin Birleştiği Yer) burası olduğuna inanılır.
- Türbenin çevresinde ziyaretçiler tarafından bir veya üç kez dönme geleneği vardır. Müslüman ve Hristiyan halklar için önemli bir ziyaret merkezidir.
2. İstanbul - Bayezid Camii:
- Evliya Çelebi'nin Seyahatnâme'sinde ve diğer kaynaklarda geçen bir rivayete göre, Sultan II. Bayezid'in kendi adıyla anılan caminin inşaatında çalışırken Hz. Hızır'ı fark ettiği ve onunla her hafta bu camide bir vakit namaz kılması için anlaştığı anlatılır.
- Hatta rivayetlerde, Hz. Hızır'ın namazını genellikle kırmızı kuşaklı minarenin civarında kıldığına inanılır.
3. İstanbul - Fatih Camii:
- Bazı inanışlara göre, Hz. Hızır'ın en çok görüldüğü iki camiden biridir (diğeri Bursa Ulu Camii ile birlikte anılır).
4. Bursa - Ulu Cami:
- Hz. Hızır'ın en çok görüldüğüne inanılan camilerden biri olarak kabul edilir. Özellikle Ramazan ayında Kadir Gecesi gibi mübarek vakitlerde ziyaretçi akınına uğrar.
5. İstanbul - Valide-i Atik Camii (Üsküdar):
- Son cemaat yerinde, kapının sağında, en sağ pencerede Hz. Hızır'ın görüldüğüne inanılan ve bu anının hatırasına bir levha bulunan bir yer olduğu söylenir.
6. Yuşa Tepesi (Beykoz, İstanbul):
- Bazı inanışlara göre, karanlığın denize, denizin karaya aşık olduğu bu tepede, bastığı yerleri yeşerten Hızır Aleyhisselam'ın ayak izlerinin olduğu veya burayı ziyaret ettiği düşünülür.
7. Musa Ağacı (Hıdırbey Köyü, Hatay):
- Samandağ'daki Hızır Türbesi ile ilişkili olarak, Hz. Musa ile Hz. Hızır'ın buluştukları ve Hz. Musa'nın asasının yeşererek ağaca dönüştüğüne inanılan yerlerden biridir.
8. Hıdırlıklar:
- Hıdrellez geleneğiyle bağlantılı olarak, halk arasında "Hıdırlık" olarak anılan birçok yer, Hızır ile İlyas'ın buluştuğuna ve Hızır'ın buraları ziyaret ettiğine inanılan yeşil alanlar, tepeler veya mesire yerleridir. Bu yerler genellikle baharın gelişini kutlamak amacıyla ziyaret edilir.
Genel Bilgi ve Yorum:
- Hz. Hızır'ın ayak bastığı her yerin yeşerdiğine dair inanç, ona "Hızır" (yeşil) lakabının verilmesinin temel nedenidir. Bu yüzden Anadolu'nun birçok yerinde yeşillik ve su bulunan alanlar, onunla ilişkilendirilen yerler arasında sayılır.
- Hz. Hızır'a atfedilen bu ziyaretler ve makamlar, genellikle halk arasında tevatür yoluyla yayılmış, manevi bir değer atfedilmiştir. Bu yerler, insanların dilek dilemek, şifa bulmak veya manevi huzur arayışıyla ziyaret ettikleri mekanlar haline gelmiştir.
- Bazı araştırmacılar, Hızır kültünün kökenlerinin Hristiyanlıktaki Aziz Georgios (Aya Yorgi) veya daha eski Ortadoğu mitolojilerindeki bereket tanrıları ile benzerlikler taşıdığını belirtirler. Ancak İslami literatürde Kehf Suresi'nde Hz. Musa ile kıssası anlatılan Salih Kul olarak kabul edilir.
Türkiye'de İl İl Hızır İsmini Taşıyan Mekanlar
İstanbul
-
Hızır İlyas Türbesi ve Hıdırlık Yeri – Sarıyer Rumeli Kavağı’nda
-
Hızır Çeşmesi – Beykoz, Anadolu Kavağı'nda
-
Aya Yorgi Tepesi (Büyükada) – Hem Hızır hem Aziz Georgios ile ilişkilendirilir
-
Hızır Reis Camii – Beşiktaş
📍 Ankara
-
Hıdırlıktepe – Altındağ ilçesinde yüksekçe bir tepe
-
Hızır Camii – Güdül ilçesi sınırlarında
-
Hızır İlyas Türbesi – Şereflikoçhisar yakınlarında
📍 Konya
-
Hıdırlık Camii ve Hıdırlık Tepesi – Selçuklu döneminden kalma
-
Hızır Tepesi – Beyşehir yakınlarında, özellikle duaların edildiği yer olarak bilinir
📍 Bursa
-
Hıdırlık Tekkesi – Tophane’de, Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerinin yakınında
-
Hızır Türbesi – İznik’te, özellikle bahar aylarında ziyaret artar
-
Hıdırlık Camii – Orhangazi ilçesinde
📍 Amasya
-
Hızır Paşa Camii – Osmanlı dönemi eseri ama aynı zamanda halk arasında Hızır’ın uğradığı yerlerden sayılır
-
Hıdırlık Tepesi – Amasya manzarasının en güzel izlendiği kutsal tepe
📍 Antakya (Hatay)
-
Hızır Türbesi ve Mağarası – Samandağ ilçesi, sahil kenarında
Halk arasında burada Hızır ile İlyas’ın buluştuğuna inanılır.
📍 Mardin / Midyat
-
Hızır Camii – Mardin’in Midyat ilçesinde
-
Hızır’a ait olduğu düşünülen taş ve kuyular da halk arasında anlatılır.
📍 Trabzon
-
Hıdırlık Camii ve Mezarlığı – Ortahisar'da yer alır, eski bir kutsal mekan
-
Hızır’ın buradaki su kaynaklarına uğradığına inanılır
📍 Gaziantep
-
Hıdırlık Camii ve Çeşmesi – Şahinbey ilçesinde
-
Hızır’ın konakladığı rivayet edilen küçük bir tepe de vardır.
📍 Manisa
-
Hıdırlık Camii ve Tepesi – Spil Dağı eteklerinde
-
Hızır’ın İlyas ile burada buluştuğuna inanılır
📍 Çorum
-
Hıdırlık Türbesi ve Camii – Hızır Aleyhisselam’ın burada göründüğüne inanılır
-
Özellikle Hıdrellez günleri büyük kalabalıklarla ziyaret edilir.
📍 Diğer Öne Çıkan Mekânlar
-
Şanlıurfa – Balıklıgöl civarında Hızır Kuyusu
-
Denizli – Hıdırlık Mevkii
-
Malatya – Battalgazi'de Hızır Camii
-
Edirne – Hıdırlık Tabyası
-
Kastamonu – Hızır Bey Camii
Hızır Hakkında Notlar:
-
Bu tür yerlerin çoğunda halk ziyaretleri, dua ve adak gelenekleri canlı biçimde sürmektedir.
-
Özellikle 6 Mayıs Hıdrellez Gecesi, bu yerlerde Hızır’a rastlanacağı inancı yaygındır.
-
Pek çok yerde “Hızır Makamı” olarak bilinen taş, kuyu, çeşme ve tepe bulunmaktadır.
Halk inanışları ve tarihi kaynaklara göre Hızır Türkiye'de Hızır Makamları
- Hz. Hızır Türbesi (Hıdır Makamı), Samandağ, Hatay
- Açıklama: Hz. Hızır ile Hz. Musa’nın buluştuğuna inanılan kutsal bir kaya etrafında yer alan bu türbe, özellikle Arap Alevileri tarafından kutsal kabul edilir. Kur’an’daki Kehf Suresi’nde (60-82. ayetler) anlatılan buluşma olayının bu noktada gerçekleştiği düşünülür. Türbe, Hıdrellez Bayramı’nda yoğun ziyaretçi çeker; ateş yakma ve dilek dileme gibi ritüeller yapılır. Ziyaretçiler genellikle türbenin etrafında bir veya üç kez tavaf eder.
- Konum: Samandağ ilçe merkezine yaklaşık 3 km uzaklıkta, denize yakın bir konumda.
- Ayasofya Camii, İstanbul
- Açıklama: Tarihi kaynaklara göre, Ayasofya’nın Hz. Hızır’ın makamı olduğuna inanılır. Fatih Sultan Mehmed’in, fetihten sonra “Bu kubbe Hızır’ın makamıdır” diyerek kubbenin altına som altından bir top kandil astırdığı rivayet edilir. Bu inanç, Ayasofya’nın kubbesinin Hz. Muhammed’in doğumu sırasında çatladığı ve Hızır’ın tavsiyesiyle onarıldığı efsanesine dayanır.
- Bayezid Camii, İstanbul
- Açıklama: Sultan II. Bayezid’in inşa ettirdiği bu camide, Hz. Hızır’ın haftada bir vakit namaz kıldığına inanılır. Rivayete göre, Sultan Bayezid inşaat sırasında hızlı çalışan bir ustanın Hz. Hızır olduğunu fark etmiş ve ondan haftada bir camiye uğramasını istemiştir. Hz. Hızır’ın namazını kırmızı kuşaklı minarenin civarında kıldığı söylenir.
- Atik Ali Paşa Camii, Çemberlitaş, İstanbul
- Açıklama: Hz. Hızır’ın makamı olarak kabul edilen camilerden biridir. Darda kalanların bu camide Hz. Hızır’a dua ettiği ve onun burada göründüğüne inanıldığı belirtilir. Caminin ruhani bir atmosfere sahip olduğu düşünülür.
- Atik Valide Camii, Üsküdar, İstanbul
- Açıklama: Hz. Hızır’ın makamı olarak görülen bir diğer cami. İstanbul’da dara düşenlerin Hz. Hızır’la buluşabileceğine inanılan mekanlardan biridir.
- Açıklama: Hz. Hızır’ın makamı olarak görülen bir diğer cami. İstanbul’da dara düşenlerin Hz. Hızır’la buluşabileceğine inanılan mekanlardan biridir.
- Habib Neccar Camii, Hatay
- Açıklama: Hz. Hızır’ın makamı olarak kabul edilen bir diğer önemli mekan. Hatay’ın merkezinde yer alan bu cami, Hz. Hızır’ın ziyaret ettiğine inanılan yerlerden biridir.
- Hızır Kapıları ve Hıdırlıklar
- Açıklama: Anadolu’da ve İslam dünyasında Hz. Hızır’ın uğradığına inanılan bazı şehir, kale ve cami kapılarına “Hızır Kapısı” denilir. Ayrıca, “Hıdırlık” adı verilen mesire yerleri, tepeler, mezarlıklar, akarsular ve köyler de Hz. Hızır’ın ziyaret ettiğine inanılan mekanlar arasında yer alır. Bu yerler genellikle bahar aylarında, özellikle Hıdrellez’de ziyaret edilir; dualar edilir, kurbanlar kesilir ve dilekler dilenir.
- Mecma’ul-Bahreyn (İki Denizin Birleştiği Yer)
- Açıklama: Kur’an’daki Kehf Suresi’nde Hz. Musa ile Hz. Hızır’ın buluştuğu yer olarak geçen “iki denizin birleştiği yer” (mecma’ul-bahreyn), coğrafi olarak Süveyş ve Akabe körfezlerinin birleştiği nokta olarak yorumlanır. Bu bölge, Hz. Hızır’ın makamı olarak kutsal kabul edilir.
Hızır'ın bu çok yönlü ve gizemli doğası, onu hem dini bilginlerin hem de halkın ilgi odağı haline getirmiş, hakkında sayısız hikaye, menkıbe ve inanış üretilmesine vesile olmuştur.
İnanç haberleri için TIKLAYINIZ!
Astroloji ve Rüya haberleri için TIKLAYINIZ!
Kadın Aile haberleri için TIKLAYINIZ!
Kültür Sanat haberleri için TIKLAYINIZ!