Avcılık değil, yaşamı korumak teşvik edilsin
Yaban hayatı kökenli hastalıkların yaygınlaşarak pandemilere dönüştüğü günümüzde avlanmanın artık bir ihtiyaç olmaktan çıkıp biyoçeşitlilik kaybının en önemli nedenlerinden biri haline geldiğini ve yaban hayatına zarar verdiğini belirten sivil toplum kuruluşları, Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğünün öncelikli görevinin hangi hayvan türünün ne kadar avlanacağından çok yaban hayvanlarını korumak olması gerektiğini vurguladı. Son 16 yıl içerisinde 500 bin kişinin avcılık sertifikası almasını eleştiren 230 sivil toplum kuruluşu, avcıların sayıları artarken pek çok canlı popülasyonunun tükenme tehlikesi altında olduğunun bilimsel verilerle ortaya konulduğunu belirtti. UNESCO tarafından hazırlanan Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesine göre her hayvanın yaşam hakkına saygı duyulması gerektiğini hatırlatan sivil toplum kuruluşları, hayvanları yaşatmak ve avcılığı durdurmak için herkesi harekete geçmeye ve change.org/vurmabeni adresi üzerinden imzacı olmaya çağırdı.
Çocuklarımız hiç üveyik sesi duymadan, geyik, karaca, ceylan görmeden büyüyebilir
230 kurum adına konuşan Türkiyenin ilk yaban hayatı uzmanlarından Tansu Gürpınar, Türkiye, eski dünya kıtaları olarak bilinen Asya, Avrupa ve Afrika arasında doğal bir köprü konumundadır. Ayrıca dünyanın en büyük kıtası olan Asyanın özelliklerini kendi ölçeğinde sergilediği için Küçük Asya ismini almıştır. Bu nedenlerden ötürü Türkiye doğası tam anlamıyla emsalsizdir. Yaşadığımız coğrafya bitki ve hayvan varlığı yönlerinden zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Ülkemiz aynı zamanda karnımızı doyuran kültür bitkilerinin yabani atalarının yer aldığı dünyanın en önemli gen merkezlerinden biridir. Bu zenginliğimiz dikkatle ve özenle korunmalıdır. Orman yangınları, sulak alanların kurutulması, çarpık yapılaşma, zirai zehirlerin aşırı kullanımı biyolojik çeşitliliğimize zarar vermektedir. Özellikle sayıları azalmış olan hayvan türleri üzerindeki avlanma baskısı zaten yaşama alanları daralmış olan bu varlıklar üzerinde ciddi tehdit oluşturmaktadır. Bu baskının büyük kısmının yasalara ve kurallara uymadan avlananlardan kaynaklandığı biliniyor. Düşünün ki çocuklarımız hiç üveyik sesi duymadan, geyik, karaca, ceylan görmeden büyüyebilir. Böyle bir şeyi bu ülkede bir kişinin bile isteyeceğini sanmıyorum. Bir araya gelen 230 kurum arasında konularında uzman birçok kuruluş ve kişiler var. Bilimsel verilerle ortaya konan bu gerçeklerin göz ardı edilmeyerek Türkiye doğasının daha iyi korunması için mevcut Kara Avcılığı Kanununda gereken yeni düzenlemelerin ivedilikle yapılması gerekmektedir dedi.
"Tehlike altındaki türler vuruluyor"
Açıklamada, 2020-2021 av sezonu için Merkez Av Komisyonunun avına izin verdiği türler arasında Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından hazırlanan kırmızı listede dünya ölçeğinde tehlike altında olan üveyik ve elmabaş patka kuş türlerinin de yer aldığı belirtildi. IUCNnin hassas kategorisinde bulunan türlerden üveyik nüfusunun son 40 senede yüzde 78, elmabaş patka nüfusunun ise son 20 yılda yüzde 50 gibi büyük bir oranda azaldığı kaydedildi. Ayrıca av turizmi kapsamında avına izin verilen hayvanlar arasında Anadolu yaban koyunu, ceylan, çengel boynuzlu dağ keçisi, karaca, yaban keçisi, melez yaban keçisi, kızıl geyik, yaban domuzu gibi memeli türleri bulunduğu belirtildi. Bu türlerden oluşan 798 canlının yaşam hakkının para karşılığında ihaleye açıldığını ifade eden sivil toplum kuruluşları, 1 Temmuz 2020de TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonundan geçen Kanun Teklifinin 15. maddesine oy çokluğu ile getirilen bir ekle yabancı diplomat ve üst düzey misafirlerin diledikleri takdirde ücretsiz olarak avlanabilmesi ve yaşam alanları tahrip edildiği için yerleşim yerlerine gelen ayı, domuz gibi hayvanların da öldürülebilmesinin kesinlikle kabul edilemez olduğunu kaydetti.
230 sivil toplum kuruluşu, düzenledikleri imza kampanyasının yanı sıra sosyal medyada da tepkilerini dile getirdi. Tarkan, Ezgi Mola, Can Dündar, Ziynet Sali gibi pek çok ünlü ismin de sosyal medya üzerinden destek verdiği kampanya sonucunda canlıların yaşamlarını tehdit eden birçok yanlış karar iptal edildi. Binlerce doğaseverin tepkisi sonucunda iptal edilen bu kararlar arasında Tuncelideki 17 dağ keçisinin avlanmasıyla ilgili ihale, Eskişehirde belli noktalarda kızıl geyik acente kotalarının avlattırılmasına ilişkin 20 Temmuzda yapılacak ihalenin olduğu belirtildi. Erzincanda mahkeme kararıyla dağ keçileri vurulmaktan kurtulduğu, Şanlıurfada ceylanların avlanması için düzenlenen ihalenin iptalini talep eden davada ihale için yürütmeyi durdurma kararı verildiği, Mersinde 75 dağ keçisinin vurulmasıyla ilgili karara Mersin Barosu tarafından dava açıldığı kaydedildi.