İnegöl Manav Yörük Muhacir Dernekleri Federasyonu Başkanı Burhanettin Özdemir, yaptığı yazılı açıklamada; "İnsanlık tarihi belki de ilk defa küresel bir salgınla çok tehlikeli bir şekilde karşı karşıya. Tarih boyunca salgın hastalıklar hep görülmüştür. Ancak bölgesel olmaktan öteye gidememiştir.Günümüzde ulaşım araçlarının gelişmesinin etkisiyle, Çin'de ortaya çıkan yeni tip koronavirüs çok kısa zamanda bütün ülkelere sarmış,genç- yaşlı,zengin- fakir,kadın- erkek demeden ,bulaşmayan ülke neredeyse kalmamıştır.Bilim ve teknikte çok ileri gitmiş, gelişmiş, hatta süper güç olmuş ülkeler bile maalesef aciz kalmıştır.Bu salgının ne zamana kadar süreceği,sonuçlarının ne olacağı hesaplanamamaktadır.Başlangıçta pek çok ülke sorunu hafife almış,bunun neticesinde içinden çıkamaz bir hal almıştır. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Devletimiz zamanında pek çok önlem almış, sağlık altyapımızın güçlü olması ile salgına en hazırlıklı ülke olduğunu göstermiş, sağlık teşkilatımız canla başla, gecesiyle gündüzüyle cephede bu salgın saldırısının karşısında büyük bir savaş vermektedir. Bu kapsamda devlet yetkililerimizin "insanı yaşat ki, devlet yaşasın" prensibinden hareketle bazı önlemler, kısıtlamaları ve tavsiyeleri olmuştur.Bilim adamlarının ortak görüşü salgının yayılmaması için, insan temasının sıfıra indirilmesidir.İnegöl olarak tavsiye ve yasaklara maalesef tam uyulmadığını görmekteyiz" dedi.

İşte 17 Nisan'da vizyona girecek filmler İşte 17 Nisan'da vizyona girecek filmler

"İnegöl Manav Yörük Muhacir Dernekleri Federasyonu olarak, sevgili camiamıza ve İnegöllülere seslenmek istiyoruz" diyen Özdemir, şöyle devam etti; "Lütfen sokağa çıkma yasağı kapsamında olan 20 taş altı ve 65 yaş üstü vatandaşlarımız kesinlikle buna uymalı, sokağa çıkma yasağı kapsamı dışında olanlar da kendisine böyle bir yasak varmış gibi davranmalıdır. Herhangi bir şekilde ilimiz, ilçemiz, mahallemiz, sitemiz veya evimiz için her an "Karantina" kararı alınabilir. Bu karara en sıkı şekilde uymak zorundayız. Peygamberimiz (S.A.V) karantinadan kaçmayı savaştan kaçmakla bir tutmuştur. Çalışmak zorunda olan, sokağa çıkma mecburiyetinde olanlar, kendisinin ve karşısındakinin potansiyel enfekte olmuş bir hasta olduğunu kabul etmeli. Çünkü kendisine virüs bulaşan kişinin, bunu ilk günler anlaması mümkün değil. Başkalarına virüs bulaştırarak, hastalanmasına, hatta ölümüne yol açabilir. Bu kul hakkı değil de nedir? Çalıştığımız ortamlarda, mücbir sebeplerle insan içinde bulunmak zorunda olduğumuz durumlarda, sosyal mesafeyi mutlaka korumalıyız, maske takmalıyız. Devlet yetkililerimizin, il ve ilçe hıfzıssıhha kurullarımızın, Vali ve Kaymakamımızın emir ve tavsiyelerine mutlaka uymalıyız. Cenab-ı Hak, hastalığı verdiği gibi mutlaka şifasını da verecektir"

"Bu salgınla mücadeleyi, milli bir mücadele görüp, seferberlik anlayışıyla, her türlü fikir ve siyasi görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak, Belediyesiyle, resmi kurumlarıyla, vakıf ve sivil toplum örgütleriyle, "bir olmak, iri olmak ve diri" olmak zorundayız. İnşallah bu felaketi atlatacağız, sokaklarımız cıvıl cıvıl olacak, okul bahçeleri çocuk sesleriyle yankılanacak, ailelerimizle piknikte eğlenecek, kafe ve kahvehanelerde dostlarımızla çaylarımızı yudumlayacak, cadde ve parkları dolduracağız.Allah devletimize zeval vermesin, bütün sağlık çalışanlarımızın yar ve yardımcısı olsun. Biraz daha sabır, biraz daha inat... Kapının arkasında bekleyen, ölüm değil hayat..."