Davacı işçinin haksız olduğuna hükmeden İş Mahkemesi, taraflar arasındaki iş sözleşmesinde kararlaştırıldığı üzere, çalışan personelin büfedeki yiyeceklerden mesai saatlerinde ücretli veya ücretsiz yemesinin yasak olduğuna dikkat çekti. Davacının daha önce de bu şekilde yiyecek yediği halde bir veya iki defa sözlü olarak uyarıldığını hatırlatan mahkeme; davacı işçinin parasını ödemeksizin sütlacı bulaşıkhanede gizlice yemesinin bu sütlacın maddi değeri az da olsa 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 155/2. maddesine göre hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturabilecek nitelikte bulunduğuna vurgu yaptı. Mahkeme; işverenin iş sözleşmesini feshinin 4857 sayılı İş Kanununun 25. maddesine göre haklı nedene dayandığı kabul edilerek davanın reddine karar verdi. Kararı davacı garson temyiz edince devreye Yargıtay 22. Hukuk Dairesi girdi.
"Hiç ölçülü olmamıştır"
Feshin haklı veya geçerli nedenlere dayandığının ispat yükünün davalı işverene verildiğine dikkat çeken Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, garsonun sütlaç sebebiyle işten kovulmasının ölçülülük ilkesine aykırı olduğuna hükmetti. İşverenin ispat yükünü yerine getirirken içerik yönünden fesih nedenlerinin haklı veya geçerli olduğunu kanıtlamakla mükellef olduğunu hatırlattı. Kararda, "Feshin geçerli veya haklı olup olmadığının değerlendirilmesinde, işçinin davranışının ağırlığı dikkate alınarak, olayın özelliğine göre işçinin davranışı ile işverence uygulanan fesih türü arasında bir orantısızlık (ölçüsüzlük) olup olmadığı ölçülülük ilkesi gereğince değerlendirilmelidir. Feshe konu olayda, davacının satışa sunulan bir kase sütlacı ücretsiz olarak bulaşıkhanede yeme şeklindeki eyleminin iş sözleşmesini haklı nedenle feshedilmesini gerektirecek ağırlıkta olduğu kabul edilemez. Her ne kadar taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 13/b. bendinde konuya ilişkin açık düzenleme mevcut olup, eylemin haklı neden teşkil edeceği açıkça belirtilmiş ise de, eylemin tek olduğu ve davalı tarafından davacının aynı konuya ilişkin olarak uyarıldığının ispat edilemediği anlaşıldığından ölçülülük ilkesine uygun davranılmadığı kabul edilmelidir. Nitekim 27.03.2015 tarihli fesih ihbarnamesinde de davacının başkaca benzer eylemlerinin bulunduğundan söz edilmemekte; yalnızca 22.03.2015 tarihinde bulaşıkhanede yediği bir kase sütlaçtan söz edilmektedir. Dosyada yer alan belgeler, dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde, feshe konu olayın iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmesini gerektirecek nitelikte olmadığı, ölçülülük ilkesine uygun davranılmadığı kanaatine varıldığından kıdem ve ihbar tazminatının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi hatalı olmuştur. Temyiz olunan kararın bozulmasına oy birliğiyle karar verildi" denildi.