AÜ Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gönül Tuğrul İçemer’in yaptığı araştırmalara göre, iklim değişikliğinin etkisiyle deniz suyu sıcaklıklarında son yıllarda 1 ila 1,5 santigrat derece artış gözlemleniyor. Kıyı bölgelerinde sıcaklığın zaman zaman 30 dereceyi geçtiğini kaydeden İçemer, “Bu sıcaklık aralığı, bakterilerin çoğalması için son derece elverişli bir ortam oluşturuyor” dedi.
Bakteri kaynaklarının genellikle tekne turları, rekreasyonel faaliyetler ve transit gemilerin bıraktığı atıklardan oluştuğunu belirten İçemer, sıcaklık artışının yanı sıra denizdeki organik madde miktarının da bakterilerin hayatta kalma süresini uzattığını ifade etti.
Göz İltihabından Mide Rahatsızlıklarına Kadar Risk
Yüksek bakteri yoğunluğunun insan sağlığına etkilerini de anlatan Doç. Dr. İçemer, “Gözde konjonktivit, orta kulak iltihabı, ciltte isilik gibi rahatsızlıklar sıkça görülüyor. Araştırmalarımıza göre, denize giren bir kişinin ortalama 50 mililitre su yutabileceğini, bu yutulan suyla birlikte bakterilerin mide, kulak ve burun yoluyla vücuda giriş yapabildiğini tespit ettik” dedi.
Sabah Saatlerinde ve Açıkta Yüzün
Özellikle nehir ağızlarına yakın bölgelerde bakteri yükünün daha fazla olduğunu belirten İçemer, aşırı yağışların beraberinde getirdiği kirli partiküllerin bakteriyel yoğunluğu artırdığını söyledi. Denize girerken dikkat edilmesi gerekenleri sıralayan İçemer, “Özellikle dere ağızlarından uzak bölgelerde yüzmek daha güvenli. Sabah saatlerinde, denizin daha sakin olduğu saat 10.00 ile 11.00 arasında denize girilmesini öneriyoruz. Ayrıca kıyıya yakın yerlerde değil, biraz daha açıkta yüzerek bakteriyel riski azaltmak mümkün” açıklamasında bulundu.