Osmanlı İmparatorluğu'nun derinliklerinde, adaletin ve cezanın keskin yüzü olan cellatlar, sadece ölümün değil, aynı zamanda bir tür ticaretin de temsilcileriydi. Bu ticaretin adı "cellad mezadı" idi. Cellad mezadı, idam edilen mahkumların eşyalarının açık artırma ile satıldığı, tarihin bir köşesinde yer alan bir uygulamaydı.

Osmanlı'da idam cezaları genellikle halkın gözü önünde, meydanlarda gerçekleştirilirdi. İdamın hemen ardından, cellatlar tarafından mahkumun eşyaları toplanır ve mezad adı verilen açık artırma başlatılırdı. Bu eşyalar arasında giysiler, kişisel eşyalar ve bazen de değerli mücevherler bulunurdu. Halkın da katılımıyla gerçekleşen bu mezatlar, cellatlar için ek gelir kaynağıydı.

Osmanlı'da cellatlık, toplum tarafından dışlanan ve hor görülen bir meslekti. Bu nedenle, cellatlar sosyal hayattan izole yaşar ve geçimlerini sağlamakta zorlanırlardı. Cellad mezadı, onlara ek bir kazanç kapısı sunarak, bu zorlu mesleğin maddi yükünü bir nebze olsun hafifletirdi.

Cellad Mezadı1 Gencgazete

Bu uygulama, sadece cellatlar için değil, toplumun diğer kesimleri için de ilginç bir olaydı. Mezatlara katılan halk, idam edilen kişilerin eşyalarını satın alarak hem meraklarını giderir hem de bu eşyaların mistik bir güce sahip olduğuna inanırlardı. Özellikle, idam edilen kişinin suçunun ağırlığına göre, eşyaların değeri de artardı. Bu durum, cellad mezadlarını sadece bir ticaret değil, aynı zamanda bir toplumsal fenomen haline getirdi.

Günümüzde cellad mezadı, tarihin tozlu sayfalarında kalmış bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, bu karanlık ticaret, Osmanlı İmparatorluğu'nun adalet sisteminin ve toplumsal dinamiklerinin anlaşılmasında önemli bir rol oynadı.

Tarihin bu yüzü, günümüzde de merak uyandırmaya devam ediyor…

Kaynak: HABER MERKEZİ