Diyetisyen Büşra Diler “1991 yılında İzmir’de doğup
büyüdüm. 9 yaşımdayken tayin sebebiyle çok sevdiğim İzmir’den ayrılıp
Antalya’ya taşındık. 2009 yılında burslu olarak kazandığım Antalya Envar
Koleji’nden mezun oldum.2014 haziran ayında İstanbul Medipol Üniversitesi,
Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden mezun oldum. Yetişkin
hasta stajımı Medipol Mega Hastaneler Kompleksinde onkoloji, kardiyoloji, yoğun
bakım, nöroloji, nefroloji ve gastroloji bölümlerinde 6 hafta olarak
tamamladım. Tabi bu sırakada poliklinikte kilo alma ve verme olarak hizmete
devam ettim. Çocuk stajımı metabolizma hastalıkları, endokrinoloji, çocuk
gastroloji bölümlerinde başarıyla bitirdim. Toplu Beslenme Sistemleri denilen
yemekhane ve kurum stajlarımı ise Terakki Catering şirketinin Enka Spor Kulubü
yemekhanesinde sporcular üzerine tamamladım. 4. sınıfın son stajını ise Uludağ
Üniversitesi Eğitim Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde yetişkin ve çocuk
bölümlerinin hepsinde ve tüm polikiniklerde hasta bakarak tamamladım. UÜ. Tıp
Fakültesi Hastanesi’nde yoğun bakım hastalarına mama takviyesi ile ilgili
eğitim aldım. Bunun dışında obezite cerrahisi ile ilgili çalışmalar yaptım. Şu
an, Özel Medice İnegöl Hastanesi’nde diyetisyen olarak görev yapmaktayım.”
dedi.
Diyetisyenlik alanı ile ilgili veren Diler “Diyetistenler
kişilerin kilo alma, kilo verme ve sağlıklı beslenme isteklerine yardımcı olan
ve bu konudaki eğitimlerini hasta ve danışanlarıyla paylaşıp öğreten sağlık
çalışanıdır. Halk arasında sadece zayıflama bazlı düşünülen diyetisyenlik,
aslında çok geniş bir meslek alanıdır. Hastalıklara özel beslenme
programlarının hazırlanması diyetisyenin görevidir ve bu tedavinin ilk ve
sürekli devam edecek olan tek aşamasıdır. Biz buna tıbbî beslenme tedavisi
diyoruz. Tıbbî beslenme tedavisi ile hastalıkları önleme, hastalıklardan
korunma ve hastalığın ilerlemesini engelleme gibi en temel iyileştirme
gerçekleştirilir. Çeşitli metabolik hastalıkların hastalığa özgü beslenme
dışında hiçbir tedavisi yoktur ve ömür boyunca sürdürülmesi gereken programlardır.
Bunlara çölyak ve fenilketonuri gibi hastalıkları örnek verebiliriz. Bunlar
dışında kalp hastalıkları, kolesterol, şeker hastalığı, böbrek hastalıkları,
karaciğer hastalıkları vb. hastalıklarda, beslenme tedavisi uygulanmalıdır.
Hastalıklar, kendilerine özgü beslenme tedavileriyle olumlu seyredeceklerdir.
Sadece hastalıklarda değil, hayat döngüsünde gebelik, emziklilik ve çocukluk
dönemlerinde diyetisyen yardımı alınmalıdır. Gebelikte beslenme, emziklilikte
beslenme ve çocukların doğduğu andan 18 yaşlarına kadar olan ihtiyaçlarına göre
beslenme şeklinde ayrı ayrı bilgi paylaşımları yapılmalıdır. Bebeğin gelişimi
güzel ilerlerken anne sağlığını da düşünerek beslenme programları
uygulanmalıdır. Anne sütü almayan bebeklerde beslenme nasıl olur" Hamilelikte çok
mide bulantısı yaşıyorum çaresi nedir" Gibi soruların baş muhatabı muhakkak ki
diyetisyenlerdir. Hepsinin sonunda tabi ki günümüzün en büyük sorunu obezite
var. Unutulmamalıdır ki kilo kontrolü sadece ve sadece diyetisyen eşliğinde
yapılırsa sağlıklı ve geri dönüşsüz olacaktır. Televizyonlardaki tarifler,
sporcular, sağlık eğitiminden geçmemiş kişilerin verdiği aktarvâri bilgiler
deneyenlerin sadece anlık ihtiyaçlarını karşılayıp uzun zaman zarfında
sağlığını ciddi derece tehdit eder. Bu sebeple; gerçek diyetisyen önemlidir,
şiddetle tavsiye edilir”şeklinde konuştu.