Sırr-ı Cennet: Anne

Abone Ol

Bedende ruh bulan bir hikaye... Rahim karanlığında perdelenen en güzel örtülerle muhafaza edilen. Alak ,nutfe ve can...Sonrası küçücük bir insan. Ruh bulduğu vücuda farklı bir vasıf da yüklüyor bir de.

Rahman, Rahim, Kerim, Vedud ismiyle tecelli ediyor Rabbimiz. Ve kadın Annelikle özel bir yere konuyor. Öyle ki bir ömür boyu insanların özlem duyduğu CENNET SEVDASI annelerin ayakları altına seriliyor.

"Allah'ın rızası ana-babanın rızasındadır" diyor, Mevla. Değil onları üzmeyi 'of ' bile demeyi yasaklıyor yüce kitabında. Kendisine Cenneti nasıl kazanacağını soran sahabeye Allah'ın Habibi "üç kez anneni razı et" diye tekrarlıyor.

Yaşlı ve hasta olduğu için hac yapmak isteyen annesine sırtında hac vazifesini yaptıran sahabe sevinçle ve kendinden emin Resulallah'a gidip soruyor:

"Ey Allah'ın elçisi annelik hakkını ödeyebildim mi? Allah'ın Resulu cevap veriyor: Değil annelik hakkını annenin sana hamileyken çektiği bir sancının bile hakkını ödeyemedin!

Annesinin hayır duasını alan kendi halindeki bir kasap, Hz. Musa Peygambere cennette komşu olma müjdesini alıyor. Resulallah'ın zamanında yaşayıp Yemen illerinde O'nun aşkıyla tutuşan Veysel Karani ise annesinin sözü tutuyor. Kilometrelerce uzaktaki Alah'ın Elçisi'nin kapısını çalıyor ancak O'nun evde olmadığını öğreniyor.

İçindeki yangınla tekrar memleketine yaşlı annesinin yanına geri dönüyor. Annesinin hatırını kırmayan Veysel Karani'ye bizzat Resulallah kendi hırkasını hediye olarak gönderiyor. Allah Resul'ünün övgüsüne layık oluyor.

Peki, bu kadar değerli kılan şey ne anneyi? Hiç düşündük mü irdelercesine? Önce canında can taşıyan, çocuğuna bir şey olmasın diye çırpınan sonlara doğru ise ağrı ve sancıdan uyuyamayan anne. Bin bir zahmetle dünyaya getirdiği bebeğini kucaklayan anne de sakinlik, huzur. Sonra mı asıl sorumluluk yeni başlıyor.

Gece gündüz saat kaç olmuş demeden beslemek, tüm ihtiyaçlarını büyük bir özenle ve merhametle gidermek. Hastalandığında, ateşlendiğinde sabahlara kadar nöbet tutmak. Emeklediğinde heyecan yürümeye başladığında düşerse diye telaşlanmak. Konuştuğunda merakla dinlemek...

Okula başladığında başaracak mı diye sürekli çabalama. Sabırla ödevlerine yardım, maddi manevi fedakarlık etmek. Sınav stresi, ergenlik psikolojisi, ahlak eğitimi, emek, çaba, özveri...

Meslek sahibi olduğunda da büyüdüğünde de bitmeyen bir aşkla evladını düşünme. Evlendirirken ayrı evlendiğinde ise mutlu mu diye yüreği titremek. Siz hiç sevgisi tükenen bir anne gördünüz mü? Yaşlansanız bile annenizin gözünde daima onun küçük evladısınız.

Şimdi açık yüreklilikle söyleyelim. Annelik bu önemi hak etmiyor mu? Kelimelerin bağının çözüldüğüne cümlelerin yetersiz kaldığına şahit olduk işte.

En Sevgili, adalet timsali olduğu içindir ki anneye vefa ve saygıyı bu kadar önemli kılmıştır.

Ve bize düşen katre;

Dünyadayken bize cenneti sunan annelerimizin kıymetini bilenlere selam olsun...

Ne yazık iki dünyasını da ateşe döndürenlere...

Sevda ÇEVİK

23 ŞUBAT 2015