ZİNA YAPTIĞINI İTİRAF EDEN SANATÇI

Bir TV programına konuk olan Sevda Demirel, şaşırtıcı açıklamalarda bulunmuş.

Bir zamanlar sadece günahlarıyla gündeme gelen Sevda Demirel, tesettürlü cuma sohbetlerine katıldığını açıklamış.

Demiş ki: Benim daha önceki yaşadığım aşklar, ilişkiler hikayeymiş. Şimdi dini sohbetler ve yaşam tarzımla çok mutluyum. Allah yolunda olmak çok güzel

Gençler sanatçı bildiklerini bu yönleri ile de örnek alsın. Onların pişman olduğu ve tövbe ettiği yollara özenmesin. İbret olsun diye paylaşıyorum.

Hayatında yeni bir sayfa açtığını ve o müstehcen imajını sildiğini söyleyen Sevda Demirel: Hayatımın dönüm noktası babamın ölümüyle başladı. Hayatın ne kadar boş olduğunu anladım.

Dini okuyup öğrenmeye başladıkça daha önceki ilişkilerimde zina yaptığımı ve ne kadar günah işlediğimi gördüm.

Hayatıma inançlı, namazında biri girsin istiyorum. Öyle biri girerse ve evlenirsem umreye ve hacca gideceğim. Kimseye ne kırgınım ne kızgın. Hande Ataizini bile affettim. Ona tokat attığım için pişmanım.? Diye açıklama yapmış.

UYUMAK OLMASAYDI

Uykuyu sevmeyenimiz var mı?

Hiç uyumasaydık ne olurdu acaba?

Eskişehirde yaşayan 86 yaşındaki Mehmet İnanç Dede, 50 yıldır uyuyamıyormuş.

Mehmet Dede, hiç bir tedaviden sonuç alamamış. Derdine doktorlar çare bulamamış. O da kaderine razı olmuş. 50 yıldır uyuyamamasına rağmen hayatından memnun.

Mehmet Dede, 3 kez evlenmiş. 1960 yılında ne olduysa, bir daha gözlerine uyku girmemiş.

En fazla, gözleri açıkken bir dakika dalıyor. Uykusu bundan ibaret.

Mehmet Dede herkes uyurken, ?? Bol bol kitap okurum, namaz kılarım. Halimden çok memnunum.? Diyor.

Uykudan tamamen mahrum olmak, hangimizi memnun eder acaba?

Uykuyu biz insanlar için dünya hayatında bünyemize programlayan Cenab-ı Allah, Furkan Suresi 47. Ayet-i Kerimede şöyle buyuruyor:? Sizin için geceyi örtü, uykuyu istirahat kılan, gündüzü yayılıp çalışma zamanı yapan Allah?tır.

Düşündüğünüzde, gece de bir nimet, uyku da? Uyku ilaçtır bir çok derde, sıkıntıya. Hatta bazen uyanmak istemez insan.

Uyku hakkında son bir bilgi: Cennette sıkıntı ve yorgunluk olmayacağı için uykuya da ihtiyaç olmayacaktır.

BİTLENMEYİN SAKIN

Bizim çocukluğumuzda, 80?li yıllarda, özellikle ilk ve ortaokul öğrencileri arasında çok sık, bit salgını görülürdü.

Bir çocukta üreyen bit, çok kısa zamanda sınıftaki diğer çocuklara da sıçrardı.

Öğretmenler o yıllarda mendil, tırnak ve saç kontrolü yaparlardı.

Öğretmenler tarafından periyodik aralıklarla öğrencilerin başlarında bit kontrolü yapılırdı. Başını çok kaşıyanlar, saçlarının arasında sirke adı verilen bit yumurtasına rastlananlar derhal evlerine gönderilirlerdi.

Bitleri yok etmek için çocuğun saçları kestirilir, sıfır numaraya vurulurdu. Başı DDT adlı ilâçla iyice yıkanırdı.

Genellikle kalabalık ve yoksul aile çocuklarında rastlanan bit, bir süre sonra zengin-fakir ayırt etmeksizin tüm çocuklara bulaşırdı.

Bitlenmenin yaygın olarak düşünüldüğü gibi pislikle bir ilgisi yoktur; aslında bit temiz, sağlıklı saçı, kirli saça tercih eder. Yetişkin ya da çocuk, herkes bitlenebilir. En yaygın belirtisi, başın ve ensenin şiddetle kaşınmasıdır. Saç biti son derece bulaşıcıdır. Tarak, fırça, eşarp, yastık, şapka ve tüylü oyuncaklar gibi paylaşılan kişisel eşyalar ile yayılırlar. Tekrarlanan salgın riskini azaltmak için bu eşyaları paylaşmaktan kaçınılmalıdır.

Bitler kopan deri parçaları, deriden salgılanan yağ ve bazen kan ile beslenirler. Bitin yumurtası sirke adını alır ve bitin tükrüğünden salgılanan yapışkan bir madde ile saça yapışır. Özel ilaçlı şampuanlar ve ince taraklar olmadan saçtan kopartılamaz. genellikle enseye yakın, kulakların arkasında ve başın arkasında saç tellerine tutunmuş halde bulunurlar.Bitler ortalama bir hafta yaşarlar. Baş biti yanında insana bulaşan kıl biti ve elbise bitleri vardır. Işık sevmez, saklanır.



ZENCEFİL ÇAYI İÇİN

Mevsim değişti.

Soğuk günler geldi.

Hava da kirli olunca daha çok hastalanıyoruz.

Soğuk algınlığı, nezle ve grip iyice arttı.

Soğuk algınlığına yakalanınca genellikle doktora gitmiyoruz.

Doktora gitsem de, ilaç içsem de bu geçmez deyip, bu hastalığı çekmeyi tercih ediyoruz.

Kafamıza göre önceki hastalıklardan kalmış, evdeki ilaçları kullanıyoruz. Bu yanlış. Ya da şifali bitkiler tercih ediyoruz. Bu doğru.

Öncelikle şunu bilelim. İlaçlar; grip, soğukalgınlığı ya da nezleyi tedavi etmiyor sadece etkilerini hafifletiyor.

Artık uzmanlar grip ve soğuk algınlığına yakalandığınızda ilaç kullanmak yerine bitkisel ve doğal tedavileri öneriyor.

Zencefil Çayı, ıhlamur, kuşburnu ve papatya çayı bunların başında geliyor. Bu mevsimde eksik etmeyin. Tavsiye ediyoruz.