Zehra yazdığı hikayenin son kısmını henüz düzeltiyordu ki edebiyatçı selam vererek içeri girdi. Alışkanlığı gereği, üzerinde Riyazü's-Salihin isimli hadis kitabının bulunduğu cam masadaki yerini aldı. Öğrencisi için yazdığı köşe yazısı bulunan Genç Gazetenin dünkü nüshası elindeydi. Biraz sonra yazarlık okulu başlayacak ve herkes yazdıklarını okuyacaktı.

"Pişmanlık" konulu bir hikaye yazınız demiştiniz. Ben de o konuda yazdım, dedi Zehra... Mahcubiyetten izler taşıyan jest ve mimiklerine sözlerini ekledikten sonra okumaya başladı hikayesini. Büşra ise iki haftadır sınavlardan dolayı katılmadığını beyan ettikten sonra Zehra'nın hikayesine odaklanmışlardı.

Edebiyatçı, kış günün soğuğundan korunmak için kahverengi boğazlı kazağın üzerine hiç yakışmayan lacivert bir yelek, onun da üzerine koyu çizgili mavi ceketiyle adeta masasında tünemişti. Başını, Büşra'dan yan çevirdi ve "sen de iyi dinle, önce senin değerlendirmeni dinleyeceğim" dedi. Hikaye yazmakta zorlanan biri olarak Büşra'ya, kurs arkadaşının yazısını değerlendirme yükü ağır geldi bir anda.

"Başlıyorum" sözünden sonra iki paragrafı bitirmiş olan Zehra, seri bir okuyuşla satırları atladıkça, telaffuz ettiği birçok kelimeyi de ardında bırakıyordu. Bir cümle sonunda "kendisi" kelimsini Büşra da Edebiyatçı da fazlalık olarak görmüşlerdi. Kelimenin yerini değiştirmeyi teklifi yerine silmenin daha güzel olacağı kanısına vardılar.

Zehra'nın sesi berrak bir su gibi akıyor, hikayeyi ilmik ilmik dokuyordu: "Genç kız sevgilisiyle deniz kıyısında yürüyüşün ardından hediye olsun diye eline tutuşturulan bir demet çiçeği alırken yanağına kondurulan bir buseyle şaşkın bir mutluydu. Başörtüsünü ince zarif parmaklarıyla düzeltirken içinde harama düşmenin acısını hissetti yüreğinin derununda."

İmam Hatipli Zehra'nın kaleminden böyle bir hikaye beklemek garip gelse de kapının nereye açılacağı bilindiğinden kimse şaşırmadı. Sonra hikaye dediğin nedir, bir ayağı gerçeklere dayanan diğer ayağı kurmaca dünyaların özgürlük alanlarından dolaşan bir kalemin ürünü değil midir? Berraklığı şırıldayan sesi devam ediyordu.

"Sevgilisinden ayrılan genç kız eve döndüğünde dedesinin dizi dibinde buldu kendini. Onun nasihatleri geleceğini aydınlatan bir kandil gibiydi. Dedesinin anlattığı hikayede bir anda kendini buldu. Hatalara düşen genç bir kızın hazin sonu anlatılıyordu: Güzelliğine vurgun olduğunu ve kendisini gördükten sonra aklını yitirdiğini söyleyip günlerdir peşinden takip eden bir gencin sözlerine kanmış birinin hikayesiydi bu. Güngörmüş bilge dedesi bu günlerde çok farklı hikayeler anlatıyordu. Demek ki zamanı gelmişti." Zehra bir ara soluklanmak için durdu. Nefes nefese kalmıştı.

Edebiyatçı zihninde hikayenin yeni kurgusunu şekillendiriyordu. Zehra, hikaye kahramanını çok hızlı hareket ettiriyordu. Sahilde erkekle yürümesi, bir buket gülle eve dönmesi, dedesinin nasihatleri dinleyip odasına çekilmesi ve yaptığından pişman olup intihara kalkışması... Çok hızlı gelişen bu olayları biraz ağır hareket etmeliydi.

Önceki gün gazetede çıkan yazısından da anlaşılacağı üzere düşüncelerinde derin ifade sahibi olduğu bilinen Büşra, bu fikre katıldığını beyan etti. Yüzünün bir kısmını kapatan saçlarını eliyle geriye attıktan sonra değerlendirme konusunda çekingenliği attıktan sonra daha detaylıca düşüncelerini tane tane ifade etti.

Açıklamalar üzerine biraz alınmışlık hissi gösteren Zehra, eleştirilerin daha kaliteli bir kaleme sahip olacağını düşününce vazgeçti. Söz söyleyenler işin ehli insanlar olunca dinlemek ve uymak düşerdi kendisine.

Bir genç kızın yüreğinde filizlenen bir pişmanlığın değişim süreci işleniyordu hikayede. Edebiyatçının her cümlesini aklının kıyısına not eden Zehra, hikayesini yeniden kurgulayacaktı. Dedesinin dizi dibinde "aldanan kızın hikayesini" dinlerken oturan kız da kendini düşünecek ve yanlışını anlayacaktı. Akıllı kız başına gelmeden böyle hikayelerden ibret çıkarır mesajını verecekti.

Zorla yanabilmiş doğal gaz sobasının ancak ısıtabildiği kırmızı halılarla döşenmiş dernekte ders bitmiş vakit ilerlemişti. İki öğrenci ile dili damakta kalacak yazarlık okulu bereketiyle sona ermişti.