İnegöl' e gittiğimde
Fısıldar gibi konuştu
Hasta yatağında Makbule Yengem.
Evini çalıyorlar Faruk, dedi
Ölçmek istercesine üzüntümü
Yüzümün aynasında.

Uçmuş kiremidi, kopmuş bacası
Dört yana eğilmiş, dört toprak duvar
Gitmiş kapısı, penceresi
Asılı kalmış trabzanında
Çocukluğumun,
Çok renkli uçurtması.

Cirit atıyor sofasında, raksediyor
Yağmurlarla, rüzgarlar
Esneyen çatısında duada gugukçuklar
Acep hangi odada,
Kuran okuyor şimdi
O melek yüzlü annem ?

Ön avluda babamı, gülümser görüyorum
Elinde işlemeli, çifte bakır güğümler
Su taşıyor habire, dayımın çeşmesinden
Dinmez susuzluğuma.
Sonra abdest alacak
Koşacak ezan sesine
Burhaniye camiinde akşam namazı
Az sonra toplanacak
Tahir Aga'nın Osman'ın kahvesinde
Cümle komşular, mahalleli
Sürüyor müthiş hızıyla
İkinci dünya savaşı günleri.

Kahveye bu gece
Uğrar mı acep
Saatli Mektep başöğretmeni
Galip Coşkun
Okulun odunu için
Zorlu geçiyor kış
Çocuklar üşümesin
Diyedir bütün çabası
Az göndermiş parayı
Ankara'dan Maarif


Ekmek karnesi verildi,
İaşe kuponunu aldı.
Sümerbank basması verildi,
Kaşeleriyle süslü
Çok sayfalı, nüfus kağıtlarımıza
Damgalar basılıyor.
Bir dedikodu aldı yürüdü, anında
Memurlara beyaz ekmekle
İngiliz kumaşı verilmiş kantinde,
Hem de yok fiyatına
YAŞAR FARUK İNAL

KAYNAK: İNEGÖL ŞİİRLERİ KİTABI

DERLEYEN:TURHAN ŞAHİN