Sırtımda kana bulanmış bir dünya
Yürüyorum titrek ayaklarımla
İhtiyar kalbimin katı yalnızlığı yoruyor beni
Şehrin yalanlarla dolu kahpe zemininde ilerliyorum
Tozlu merceklerime çarpıyor acı haykırışlar
Yüreklerin üzerine sinmiş sağır korku
Telaşlı sesler yankılanıyor kulaklarımda.

Yerlerde sinsice bekleyen
Namlusundan yeni sıyrılmış
Ölüm doğuran mermiler, dumanlı kovanlar
Yürekleri yakan zulmün tükenmeyeceğinin habercisidir.

Çatlak duvarlar ardında
Köpeklerin tedirgince gezindiği
Bozguncuların kuşatması sonrasında
Harap olmuş binalar
Şehrin acıya soyunmuş bedeni
Zulüm dolu sinesi ve onları saran mor kabus
Sessizce yağan bombalar
Yıkıntılar arasında buz kesilmiş canlar
Betonlar altında ezilmiş masumiyet
Gömüldüler tek tek umutsuzluk mezarına.

Beli bükülmüş babalar üzgün
Ansızın gelen ölüm bozdu düzeni
Ağlıyor kırılgan gül bahçeleri
Çekiyor üstüne umutsuzluk battaniyesini.

Çelik zırhlı dünya zindanında çaresizdir kalbim
Demirleri kemiren parmaklarım
Susuz dudaklarım arasında
Döküyorlar kanımı
Vahşet sinmiş yerlere.

Usulca geliyor ölüm vuslatı
Ve giriyor koyunumuza ayrılık...

Ebubekir BAYRAM