Kültürümüzde bilinmezliklerin çok olduğu bir durumu açıklamak için 'At izi, it izine karıştı ya da sapla saman birbirine karıştı' kavramları kullanılır. Her zaman olduğu gibi yine ülkemizin gündemi yoğun ve birçok bilinmezliklerin açıklanmasına ihtiyaç var. Bu bilinmezliklerin açığa çıkarılması, açıklanması, vatandaşın kafasında ki istifhamların ortadan kaldırılması hiç şüphesiz yönetim erginde bulunanların görevidir.

Almış olduğum eğitimin bana verdiği terbiye gereği kimseye beddua etmedim, hep 'Allah ıslah etsin' diye duamı ettim. Eğer kötü düşünen, kem gözle bakan birisine beddua ettiğiniz zaman o kötünün de kötüsü olmaya devam edecek, iyilik hareketi insanlığın hizmetine girmemiş olacak. Bu zihniyetimin değiştiği zamanlar da olmadı değil, o da ta ki ıslah olmayacak duruma gelenlere karşı duanın artık işe yaramadığının anlaşılmasına kadar.

Sevgi tohumlarının atıldığı bayramdan daha yeni çıkmıştık, insanların hoşgörüsünün yoğun olduğu bir dönemde gözü dönmüş, insanlıktan nasibini almamış hainler çıktı, canlı cansız demeden her yeri ateşe verdiler. Ben bu hainler, bu satılmışlar, bu gözü dönmüş mahlukatlar için ben yine de 'Allah ıslah etsin diyorum.' Bu duam ne kadar kabul olur bilemem çünkü bu çukur mahlukat müsveddelerinin ıslah olacakları yok.

Bu aziz topraklar, aziz şehitlerimin aziz kanlarıyla aziz vatan oldu ve hala da bu yolda aziz şehitlerimiz görevlerini yapmaya devam ediyor. Ülkeme ve bu aziz milletimizin bütünlüğüne, müreffeh yaşamasına göz diken hainlerin içleri, ciğerleri, yürekleri burum burum burkulsun, yürekleri yangın yerine dönsün. Be! Çukur mahlukat ne istedin bu aziz vatanın aziz canlı cansız varlığından?

Ülkemiz jeopolitik ve jeostratejik olarak dünyanın kilit noktasında. Ülkemizin kilit noktada olması emperyalist emeller güden ülkelerin iştahını kabartmakta, buna bağlı olarak da ülkemizi boyunduruk altına almak için her türlü kirli terör olaylarını desteklemekteler. Emperyalist emel güden ülkelerin bu tür olayları desteklemesi kendileri açısından mazur görülecek bir durum değildir. Burada mazur görülecek şey her sene bu tür sabotajlara bağlı ya da sabotajlara bağlı olmayan orman yangınları olmaktadır, sorgulanması gereken şey yangınlara karşı niçin tedbirlerin zamanında alınmadığıdır.

Yukarıda ifade etmiştim at izi ile it izi birbirine karıştı, bu karışıklığı giderecek yönetim erginde olan insanlardır. Söylem THK' nun yangın söndürme uçağı yok ya da var ama 80 litre su alma kapasitesi az olduğu için ihale dışı bırakılmış, THK kendini yenileyememiş. Bunların sorumluları köylü Mehmet Efendi ile sokakta ki Ahmet Efendi değildir. THK'nun kendini yenileyebilmesi için niçin deri toplama yetkisi kaldırıldı? Ne idiği belirsiz kişi ya da kurumlara deri toplama yetkisi verildi, THK kaderine terk edildi.

Bu terk edilişin müsebbibi köylü Mehmet Efendi ile sokakta ki Ahmet Efendi değildir. Her şeyde elini taşın altına sokacağını söyleyenler bunda da elini taşın altına sokmalı ve sorumluluklarının gereğini yerine getirmelidirler, hiçbir şey olmamış gibi makamlar işgal edilmemeli.

Ana Muhalefet Partisinin başkanı 13 adet uçağın makam için kullanıldığını, 13 adet uçağın 12 adedinin yangın söndürme uçağı olarak tahsis edilmesini söyleyerek siyasi bir ironi yapmıştır ama gerçekten de 13 uçak var mı, yok mu? Bir vatandaş olarak bunları öğrenmek istiyorum.

Ülkemiz yangın yerine dönmüş, içimiz yanarken, yangın tedbirlerinin alınmayarak suçu o kuruma bu kuruma atmanın gereği yok, gerçekler hakkıyla paylaşılmalıdır. Başka bir sap ile samanın karışması işi daha var o da bazı insanların birkaç yerden maaş aldığıyla ilgilidir. Bu durumunda hakikatiyle paylaşılıp vicdanların üzerlerine su serpilerek içimizde ki yangınların alev alev yanması belki biraz hafifleyebilir.