Bahsettiğim şey bir elinle öbür kulağını göstermekle işaret olunabilir bir şeydir. Yani içinde bulunduğunuz bir kurumu veya ülkenin yönetimini eleştirirken dikkat etmek gerekliliğinden söz ediyorum. Yönetimi elinde bulunduranın adaletli ve bilgili olmasından kaynaklanan büyük bir beklenti vardır insanda. Bu beklenti insanın hassaslaşmasını da sağlar.
Tüm sıkıntılar, adalet sisteminin zedelenmesinden kaynaklanır. Lakin, sadece böyle düşünmek bizi kurtarmaz. Heva ve hevesine uyanların, yanlış değerlendirenlerin, yüksek beklentisi olanların yanlış hesapları da problem olur.
Her şeyi söyleyebilirsiniz hatadan yana. Tek tek muhataplarınızın suratlarına haykırabilirsiniz fütursuzcasına. Ama ne kadar doğru yaptığınız konusunda içinizdeki his sizi huzursuz etmedikçe rahatsınızdır.
Belki farklı düşünmeyi normal görmek, hatalı olabileceğini düşünebilmek, düşünebilmek anlaşmayı daha da kolaylaştırır. Bağcıyı dövmek gibi bir amacınız yoksa afiyet olsun.
Mesela gazetemizde bir yazının yazım hatalarını gördüğünüzde, yazınızın üzerinde başka yazarın resmini gördüğünüzde kalemi kırıp “yok arkadaşım bu kadar da olmaz” gibi bir tepki vermek yerine oturup bir özür beklersiniz belki. “Ne olacak canım, bir daha olmaz” derler belki. Siz bir defa üzüldüyseniz, yönetim yaptığı hatalı işiten dolayı kahrolmuş olabilir. Bir de siz vurmazsınız.
İnsan olmanın en güzel karşılığı hatalı/kusurlu olmaktır. Rabbimiz bize haddimizi bilelim diye böyle bir açmazla yaratmış olamaz mı? Günahlar, kibirlenmeyi engeller bilenler için. Kendi kusuru ile uğraşan başkalarının kusurlarıyla o kadar ilgilenmezler.
Bir hatayı söylemenin en güzel önşartı, güzellikleri-iyilikleri sıralamak olmalıdır. Hatasına odaklanmış bir tutum iyilikleri görmeyecektir. Çalıyı dolaşmak değil mi amaç. O zaman hedefe kilitlenmeli insan. Asıl olan iş yapmaktır kusurları büyütmek değildir. Gönlü rahatsız eden her duygu çözüm bekler. Çözüm yolu herkes için kendisine uygun gördüğü varken olması gerekeni görmezden gelmemeli.
Hatırlayalım güzel örnekleri:
Henüz iki ufak çocuk iken Hasan İle Hüseyin (ra) yanlış abdest alan bir adam görürler. Ve ona hatasını söylemek yerine “Amca bir bakar mısınız, hangimiz doğru alıyoruz abdesti? Tartışıyoruz da” adam bakar ki ikisi de gayet güzel ve doğru abdest alıyor ama kendisini düşünür ve onlara teşekkür eder.”
Dini konulardan sosyal hayatın her bir alanına kadar herkes dil terbiyesinden geçmeli. Yönetimi eleştirirken özellikle kelimeleri tek tek tartmalı, ölçmeli, biçmeli yoksa, bindiği dalı kesmek gibi bir hatayı yaşar. Ayağına sıkmak budur işte.
Mütevazı bir gönül, kibirli bir cümle kurmaz. Gönül ne hissederse dil onu terennüm eder. Yönetimi eleştirirken, eleştiri yöntemimiz eleştirilmesin isterim vesselam