Siyaset yazmayı çok sevmiyorum. Son zamanlarda hiç haz etmiyorum.

Seçim dönemindeki abuk subuk suçlamalar, sosyal medyada illallah dedirten paylaşımlar sonrası yazmak da çok gelmiyor insanın içinden.

Fakat şu muhalefet olayına değinmekte yarar var. 'Ortada muhalefet mi var kardeşim' diye bilmiş bilmiş konuşanlar olacaktır.

Aslında bunu diyenler memnun halinden. 'Ben de istiyorum canım iktidarı denetleyen bir muhalefet olsun. Ülkemiz için gerekli' türünden sahte demokratlara inanmayın.

Ben onların halini 'Aziz Yıldırım gitsin, Türk futbolu temizlensin' diyen Galatasaraylılara benzetiyorum.

Hayatlarının en mutlu yıllarını Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe başkanlığı döneminde geçiren Galatasaraylıların Ali Koç'un seçilmesine fazlasıyla üzüldüğünü bilirim -Bu duyguyu yaşayan biri olarak-

Siyasete tekrar geri dönersek; ortada anlamakta zorluk çektiğimiz bir durum söz konusu.

Ana muhalefetin başında kaybeden, kaybeden, yine kaybeden, durmadan kaybeden ama bir türlü gitmek istemeyen bir genel başkan var.

Her seçimde kaybettiği adamı 'Tek adam' ilan ediyor ama dönüp aynaya bakmıyor. Erdoğan'ın tek adamlığını tartışırız bir başka zamanda da; İnce'nin dediği gibi adam ezip geçiyor, kazanıyor, -demokratik anlamda doğru bulunmamış olsa da- tek adam olabiliyor.

Sen partinde sürekli kaybediyorsun ama koltuğu bırakmıyorsun. Tek adamlığın zirvesini kaybederek yapıyorsun.

İşin bir başka ilginç yönü de kaybettiğin her seçimi kazanılmış bir zafer olarak yorumluyorsun.

9 kez Erdoğan karşısında kaybedip; her seferinde aslında bir kazandık diye açıklama yapmak için sanırım Kılıçdaroğlu olmak lazım. Başkası yapamaz bu kadarını çünkü...

Genel Başkan İnce olur, kaba saba olmayan Tuncay Bey olur beni ilgilendirmez. Ama CHP'ye hayatında oy atmamış biri olarak ben bile sorgular oldum artık.

İleri demokrasi örnekleriyle Erdoğan'a çakıp durmak güzeldir de; ileri demokrasilerde bir seçim kaybeden arkadaşın ertesi gün evine, işine döndüğü kısım okunmamış mıdır bizim muhalefet liderleri tarafından.

Olay aynı Galatasaraylıların Aziz Yıldırım'ı istediği gibi. Kılıçdaroğlu kalsın her seçim cepte.

Belki de en kötü slogan, en kötü şarkılar, en kötü liste, millet kıraathanesi gibi, millet bahçesi gibi anlamsız vaatlerle dolu en kötü seçim çalışması döneminde bile AK Parti'ye kaybettiremiyorsan; gerçekten fazla başarılısın Kılıçdaroğlu...

AK Partililer kurultayda seni desteklemeye dahi gelebilirler. Aziz Başkan bizi bırakma pankartı açan Galatasaraylılar gibi...