İslam dininin önem verdiği en önemli konuların başında istikrar ve huzur gelmektedir.İslamın geliş amacı da zaten dünyaya huzuru ve istikrarı getirmektir.Bu nedenle bir ülkede huzur ve istikrar kurulmuşsa bunu bozmaya çalışmak büyük bir vebal ve büyük bir günahtır. Huzur ve istikrar bir ülkede sağlanmışsa artık onu korumak ve ona sahip çıkmak bütün mü’minlerin görevidir.Bu konu ile ilgili bir çok Ayet-ı kerime vardır: -” Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah’a (azabından) korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Şüphesiz, Allah’ın rahmeti iyi ve yararlı işleri en güzel şekilde yapanlara yakındır.”(A’raf,65), -“…Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk etmeyin. İnananlar iseniz bunlar sizin için hayırlıdır.”(A’raf,85). -“…Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah, bozguncuları sevmez.”(Kasas,77) Ayet-i Kerimelerde de görüldüğü gibi Rabbimiz bizden kurulu düzeni korumamızı ve sağlanan istikrarı devam ettirmemizi istemektedir.Aksi takdirde bu güzel günlerin bitişi şu kötü sonuçları doğuracaktır: -Sabah dükkanını açacak olan esnaf geleceğini karanlık görecek ve verim düşecektir. -Fabrikasına giden işçi kardeşimiz ne zaman işten atılacağının karamsarlığı içerisinde olacaktır. -Büyütmeye çalıştığımız ve geleceğimiz olan çocuklarımızı ne gibi tehlikeler beklediğinin korkusu içerisinde uykularımız kaçacaktır. -Dinimiz,Diyanetimiz,İmam Hatiplerimiz ve Kur’an kurslarımız her an elimizden alınabileceğinin korkusunu yaşayacağız.(Böylesi günleri 28 Şubat denilen o ma’kus yıllarda yaşamadık mı?). -Diyanet kaldırılırsa bu millete IŞİD türü terör örgütleri musallat olacaktır. -Hiç kimse yarınından ve geleceğinden emin olamayacaktır. Ülkemiz ve milletimiz yeniden bir yol ayırımına geldi.Bu yol ayırımı bizim için,dinimiz ve diyanetimiz için ve de neslimiz için ya devam veya tamam niteliğinde olacaktır. Yedi Haziranda yapılacak olan tercihler bu anlamda çok önemlidir. Çünkü: Bir tarafta dini,diyaneti İmam-hatipleri kapatacak bir grup pusuda beklerken, diğer tarafta ise ülkemize ve halkımıza son 13 yıldır değerli hizmetler sunan bir istikrar ve huzur yönetimi söz konusudur.Burada yapılacak en ufak bir hata geri dönülmesi mümkün olmayan bir felakete bizleri sürükleyecektir. Dini,Diyaneti,İmam-hatipleri yok etmeye çalışan taraf bol keseden vaadlerde bulunarak aslında tek amacı kaybettiği mevzilerini ele geçirmektir.Çünkü onların tek bir düşüncesi vardır, son 13 yıldır kaybettiği mevzilerini tekrar ele geçirmek.Ondan sonraki planları az çok bellidir.Her ne kadar ortaya çıkıp ”Biz gelirsek İmam hatipleri kapatmayacağız “deseler de bunun bir kelime oyunu olduğunu bütün halkımız bilmektedir.Çünkü İmam hatipleri kapatmak kapısına kilit vurmak demek değildir.Tekrar geri getirilecek olan kesintisiz sekiz yıllık ilköğretim maddesiyle İmam hatiplerin orta kısmı kapanacaktır.Devamında ise İmam hatiplere uygulanacak olan kat sayılar ve kaliteyi düşürmelerle bu okullar kendiliğinden kapanmış olacaktır. Biz Müslümanların görevi birbirimizi uyarmaktır.Emri bil’ma’ruf (İyi iş yapmaya yönlendirmek) ve Nehy’i an’il münker (Yanlıştan alıkoymak) hepimizin görevidir. Kur’an’ı Kerim de son pişmanlığın fayda vermediğine dair bir çok örnekler mevcuttur.Yanlış iş yapanlara “Size uyarıcılar gelmedi mi “diye sorar.O nedenle istikrarı ve huzuru bozmaya çalışanlara karşı birbirimizi uyarmamız ve yanlış iş yapmaktan kaçınmamız gerekir. Çevrecilerin güzel bir sözü vardır.Derler ki.Son balığı da yakalayıp balık bittiğinde ,son ağacı da kesip ağaç kalmadığında ve son suyu da içip su bittiğinde işte o zaman çevrenin değerini anlarsınız. Biz de diyoruz ki:Dinimiz ,Diyanetimiz elimizden alındığında son İmam Hatip de kapandığında ve son Kur’an kursuna kilit vurulduğun da işte o zaman bu günleri arayacağız. Unutmayın: Yedi Haziran da Ak Ak düşünmeyenler sekiz Haziran da kara kara düşünmeye başlayacaklardır.Ama ne yazık ki o zaman da iş işten çoktan geçmiş olacaktır.