Yenice yöresi, İnegöl'ün fethinden itibaren, stratejik durumu dolayısıyla, yöneticilerin dikkatini çekmiş ve beylik koyunlarının yayılma yeri olarak değerlendirilmiştir. Yörede ilk tesis edilen yerleşim alanı da Çoban Karyesi adını almıştır. Hükümdarın tasarrufunda bulunan bu yöre, resmi belgelere padişah-hassı olarak tescil olunmuştur.

Amasya Emirliği'nin nüfuzlu ailelerinden Hacı Şadgeldi soyuna mensup İsa Bey ile Sungur-zade soyuna mensup Yahşi Bey, Birinci Kosova Savaşı için Yıldırım Beyazıt'in komutasındaki askeri birliğe katılmışlardır.Muharebeden sonra, memleketlerine döndürülmeyen İsa Bey'e; günümüzde İsaören veya İsaviran adı verilen köy, dirlik olarak tahsis edilmiştir ki, bu zat, İshak Paşa'nın dedesidir. Bundan dolayı, İshak Paşa, tarih kitaplarında İsa Bey-zade diye anılmaktadır. Yahşi Bey'e de Yenice yöresi, önce, dirlik olarak verilmiştir. Yapılan bu tahsis işleminden sonra padişah-hassı olan ve ilk devirlerde Çoban Karyesi diye isimlendirilen bu yöre, Yahşi Bey'e mülk olarak verilmiş ve köy de Yahşi Bey Karyesi adını almıştır. Bu yöre Yenice-Karyesi adıyla Hamza Bey'in çocuklarına ve bir kaç nesil boyunca torunlarına -müşterek mülk olarak- intikal eylemiştir.

Böylece Yenice yöresi, genelde, mülk statüsünde iken vakıf statüsüne geçmiştir. Üç asır kadar bu statüde idare edilen Yenice Karyesi, devlet yönetiminde meydana gelen zaaflardan dolayı, 1839 yılında ilan edilen Tanzimat-Fermanı'na dayalı olarak statü değişikliğine uğramıştır.Ortaya konan yeni yapılanmaya göre yönetimde önce eyalet, sonra da vilayet sistemine geçilmiş ve 1865 yılından itibaren de yönetim birimi olarak Nahiye ve Bucak'lar kurulmuştur.

İşte bu yeni yapılanma sürecinde İnegöl Kazası'na bağlı iki nahiye oluşturulmuştur ki bunlardan biri, Yenice Nahiyesi diğeri ise Domaniç Nahiyesi'dir. Şüphesiz bu idari yapılanma sürecinde eski statü, ortadan kaldırılmıştır. Yörenin, hem nüfus yapısı hem de ekonomik yapısı değiştirilerek ipek ve dokuma sanayiine dayalı yeni bir ortam hazırlanmıştır. Başta Yenice ve çevresi olmak üzere Cerrah ve çevresi de ipek böcekçiliğine ve de dokumacılığa yönlendirilmiştir. Bu ekonomik değişime paralel olarak nüfus da hızla değişmiştir. Rum asıllı tebaa, Yenice yöresinde Ermeni asıllı tebaa da Cerrah yöresinde toplanmıştır. Bursa'ya yerleşen yabancı iş adamlarınca ve de kendi devletimizce desteklenen bu ekonomik faaliyet, kısa süre sonra meyvesini vermeye başlamış ve İnegöl, gayr-i müslim unsurların ekonomik baskısına maruz kalmıştır. Kefere Yenice'sinden Günümüz Yenice'sine Yenice ve Cerrah'da oluşturulan Rum ve Ermeni kolonisi, kazandığı ekonomik üstünlüğe ilaveten, elde ettikleri idari ayrıcalıklardan da yararlanarak yörede geniş söz sahibi olmuşlardır.

1870 yılından itibaren İnegöl'de oluşturulan belediye çalışmalarına da bu Gayr-i Müslimler, daima, ağırlıklarını koymuşlardır. Kurtuluş Savaşı'nda bu gayr-i müslim unsurlar, maalesef işgalci Yunan kuvvetlerine destek vermişler ve Domaköy katliamına sebep olmuşlardır. Ancak, Gazi Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Kurtuluş Savaşı, kazanıldıktan sonra, mübadele yoluyla Yenice ve Cerrah'taki gayr-i müslimler, Yunanistan'a gönderilmişlerdir. Boşalan Yenice Köyü'ne, Batı Trakya'dan gelen göçmenler, iskan edilmiş; Cerrah Köyü'ne ise Selanik ve Karacaovalı göçmenler yerleştirilmiştir. Bu nedenle, Günümüzde her iki köyde yer alan çekirdek nüfus, Balkan kökenli göçmenlerden oluşmuştur. İnegöl yöresinde Hamza Bey ile ilgili ikinci bir Yenice Köyü daha vardır ki bunu, Kefere Yenice'sinden ayırmak için bu köye, Ahi Karyesi veya Yenicemüslim Karyesi adı verilmiştir. Günümüzde bu köy,Küçük Yenice adıyla yad edilmektedir.

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DERLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN AYHAN BAYRAKTAR