Şimdilerde büyük bir tartışma ortamı daha oluşacak ve millet, her yerde sistem değişikliğini konuşacak. Kimi yanlışlarından kimi de faydalarından bahsedecek. Kırıcı sözler, kırıcı davranışlar olacak zaman zaman. Zira değişim ve oluşum her daim böyle sancılı olmuştur.

Bazen adam yerine koyup bize de soruyorlar, nedense; "Sen, nasıl buluyorsun, sen ne düşünüyorsun diye?"

"Büyükler bilir biz ne bilem beyim?" deyip geçmek var ki "evet" manasına gelir. Hazır söz buraya gelmişken, uzatmadan, ifade edeyim o mübarek fikrimi.

Şimdi millet olarak demokratik hakkımızı kullandık yöneticilerimizi seçtik, başımıza taç yaptık. Onlar da göründüğü kadarıyla ellerinden geleni ardına koymadan kavga-gürültü çalışıyorlar. Mesaileri bitmiyor.

Cumhurbaşkanımızı iyi tanıyoruz. Kişiliğiyle, karakteriyle, liderliğiyle, bilgi ve tavrıyla, ileri görüşlülüğüyle, millete karşı olan sevgisiyle, insaniyetiyle, ailesiyle vb. daha birçok yönüyle. Tanıyor ve seviyoruz. Ben "bizden biri" diyorum. İnsan evladı olduğunu her fırsatta milletine gösterdi. Milletle arasına hiç bir engel koymadı. Yüreği milletin iyiliği çarptığına eminim, öyle hissediyorum.

Yöneticiliği ve dünya üzerindeki liderliği de biliniyor. Doğruları haykıran, yanlışları devlet adamlarının yüzüne yüzüne söylüyor. Yiğit, delikanlı bir kişilik sahibi bu insan kaypak dünyada dik durabildiği kadar duruyor ve direniyor. Daha nice şeyler de sıralanabilir.

İşte burada durup düşünüyorum. "Yönetim" denilen aygıtın en dibinden en tepesine kadar her kademe de bulunmuş bir liderden bahsediyoruz. Bu milletin milli, manevi, tarihi ve kültürel dokusunu ilmik ilmik gönlüne işlemiş bir adam bize diyor ki "bu sistem değişmeli..." Daha ben ne diyem?

Geçmişte seçtiğimiz adamlar bu milletin hizmetini ne kadar gördüğünü görenlerle birlikte gördük. İktidar olmak için çalışırsın, seçtiğin vekiller; neden milletin hayrına kanun çıkamadıklarını millete anlatmaya çalışırlardı: Dünya dengesi, dış güçler, ekonomik şartlar vb. konularda ikna etmek için dil dökerlerdi." "Şimdi de aynısı olmuyor mu?" "Evet..."

Fakat, bu sistem değişikliği ile belki bunlar da değişir. "Hayırcılar" korkular üretiyorlar ileriye yönelik. "Hayır" demeye, dedirtmeye çalışıyorlar.

Asıl olan "millet iradesi" ise yönetim biçimi ne olduğu o kadar önemli değil aslında. Millet karar verecek zaten. Milletten bir şey kaçırılmıyor, millete gidelim, millete soralım deniyor. "Hakimiyet, kayıtsız şartsız milletindir" sözü hayata geçiriliyor.

Devletin yönetimsel anlamdaki en yüksek mevkideki adamı (cumhurbaşkanı) ile en alttaki adamı (muhtarlar) milletin evinde buluşuyor. Sarayda yapılan muhtar toplantılarına dikkat edilirse bu güne kadar olmayan bir şeydi bu. İtirazcılar hemen atılacaklar; "tabi cumhurbaşkanı kendi fikirlerini aktarmak için bir çalışma yapıyor" diyecekler. Kamera önündeki o konuşmadan başka bir şeyler konuşulmuyor mu içeride acaba?

Millet fertleri, şimdiden partilerinin, mensup oldukları kurum ve kuruluşların kanaatlerini dillendiriyor. "Evet" ise neden "evet"; "hayır" ise neden "hayır?" Nisan ayına kadar bu cümleler beynimizin ortasında dolanacak. Kaç kişi yönetmeliği açıp okuyacak? Çok az kişi. Neden? Çünkü çevremizdeki insanlar büyüklerimiz düşünmüşlerdir.

Ben de halktan bir fert olarak günlük işlerime bakıyorum. Detaylı incelemedim. İncelesem ne kadarını anlarım bilemem. Ancak aldığım zaman güvendiğim adamdan alıyorsam verirken de güvenilir birine -tanıdığımız kadarıyla- veriyorsam; burada da öyle yapacağım.

Kimler "hayır" diyor? "Sevemediklerim ki bazıları din ve memleket düşmanı insanlar, bazıları Müslüman ancak dar görüşlü, kendinden başkasının doğu yapabileceğine inanmayan insanlar"

Kim evet diyor? "Sevemediklerim ki bazıları çıkarcılar, zenginler olabilir. Bazıları da ümmetin derdine kulak veren Müslümanlar, seçip gönderdiğimiz millete hizmet eden kadrolar vb. "

Hani her zaman okumazsınız yazılanları? Sağa sola bakar, eş dost ne diyor der ve kanaatinizi belirlersiniz. Her zaman yeni ve farklı olan şeyler insanı dikkatini çeker. Eski ne kadar da iyi olsa artık eskidir, denenmiştir.

Dünyaya yeni bir yönetim biçim sunabilme imkanımız vardır. Başka milletlerin ve devletlerin kendilerine biçtiği donlardan kurtulma zamanıdır. Kendimize özgü, çağın şartlarını göz önüne almış pratik ve milletin her bir ferdini temsil eden bir sistemden kim rahatsız olur, şaşarım.